‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ tiyatro sahnesinde
Ahmet Hamdi Tanpınar külliyatı okuruyla buluşuyor. Adı İstanbul ile özdeşleşen yazarın başrole İstanbul'u yerleştirdiği 'Huzur’u ve romanın eleştirel basımı da külliyatın ilk müjdecisi. Romanın 75. yılına denk gelen bu çalışmanın sürprizleri de bol.
İstanbul pek çok yazara ve sanatçıya ilham veren bir şehir olsa da edebiyatımızın en önemli isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerindeki İstanbul bir başkadır. ‘Beş Şehir’de gözbebeği İstanbul’u sona saklar, uzun uzun anlatır. En önemli romanlarından ‘Huzur’da ise Tanpınar şehre mekân değil, bir karakter gibi yaklaşır. Şehrin sokaklarını gezdirir, karakterini bu efsunlu kente büyük bir tutkuyla bağlar. Öyle ki “Bu romanın kahramanları İstanbul ve musikidir” diye anlatır ‘Huzur’u. Bu nedenle Tanpınar adı İstanbul ile özdeşleşmiştir.
Tanpınar’ın en önemli eserlerinden ‘Huzur’ bu sene 75. yaşını kutlarken yazarın 1982’den beri yayıncısı olan Dergâh Yayınları’ndan müjde geldi. Yayınevi Tanpınar külliyatını okurlarla buluşturuyor. Üç yıllık çalışmanın sonunda ortaya çıkan yayınlar yazarın iç dünyasına yeni kapı aralayacak hiç şüphesiz. Külliyatın ilk yayınları arasında bir de sürpriz var.
Nuran, Mümtaz ve Suat’ın İstanbul’u da aralarına aldıkları ilişkilerini anlatan, kimine göre Türk edebiyatında yazılmış en iyi romanlardan olan ‘Huzur’un eleştirel basımı da romanla birlikte okurlarla buluşuyor. İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde yer alan Tanpınar Arşivi çalışmalarıyla ortaya çıkan eleştirel basım 1948’deki tefrikasıyla 1949’daki ilk basımını karşılaştırmalı olarak sunuyor.
Üstelik 488 sayfalık ‘Huzur Eleştirel Basım’da başka sürprizler de var. Örneğin ‘Huzur’un arka planının notları ve bir sözlük yer alıyor. Bu bölümler yeni Tanpınar okurlarına da, roman hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlere de hitap eden bir rehber niteliğinde. Ayrıca 1939’un, İkinci Dünya Savaşı gölgesindeki İstanbul’da geçen romanın yaşandığı zamanın İstanbul fotoğraf ve mekân çizimleri de paylaşılıyor okurlarla.
Ancak çalışmanın en büyük sürprizi, romanın en büyük kahramanları İstanbul ve musikiyi bir araya getiren harita! Hacmiyle dikkat çeken eleştirel basımın sonunda okurları katlanmış bir harita bekliyor. İşte karşımızda Mümtaz’ın yürüyüş rotalarının, Nuran’la Mümtaz’ın Suriçi, Pera ve Boğaziçi yürüyüşlerinin, uğradıkları semtlerin izini süren ‘Huzur’un İstanbul’u.
İstanbul’un kentsel dokusunu romanın geçtiği döneme en yakın şekilde yansıtan 1922-45 tarihli Pervititch çizimleri ve Osman Nuri Ergin’in 1934 tarihli İstanbul Şehir Rehberi referans alınarak hazırlanmış harita; romandaki Suriçi, Pera ve Boğaziçi gezilerine tam ve toplu bir bakış atıyor.
Her ne kadar sekiz parçaya bölünmüş uzun bir harita da olsa, yayınevi bunu haritanın dışına yerleştirdiği karekodlarla dijital ortama da taşımış. Fotoğraflar eşliğinde Orta Valide Camii’nden Mahmut Paşa Yokuşu’na, NuruOsmaniye’den Beyazıt Meydanı’na uzanan yolculuk Google Haritalar uygulaması eşliğinde de izlenebiliyor. Üstelik bu yolculukta yalnız da değiliz. ‘Huzur’un haritasına bir de ‘Huzur’da geçen müzikler eşlik ediyor. Listede Ahmet Şenyüz’ün ‘Ferahfeza’, Beethoven’in yaylı dörtlüler için bestelediği eserleri, Dede Efendi’nin ‘Acemaşiran Son Yürük Semai’si gibi TRT Dinle seçkisinden 27 şarkı yer alıyor.
‘Huzur’ ve eleştirel basım öne çıksa da, bu iki kitapla birlikte ‘Mahur Beste’, ‘Abdullah Efendi’nin Rüyaları’, ‘Yaz Yağmuru’ ve ilk kez yayımlanan Tanpınar’a ait bir Paul Valéry tercümesi olan ‘Monsieur Teste’ de yer alıyor külliyatın ilk yayınlarında. Devamı da gelecek. Önümüzdeki yıla kadar yaklaşık 30 kitaplık Tanpınar külliyatının tamamı yayınlanacak.
Çoğu İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Tanpınar Arşivi’nden olmak üzere bir kısmı öğrencilerinin özel arşivlerinde de yer alan sanatçının evrakı gayretli bir çalışmayla önce tasnif edilip yeni harflere aktarılmış, ardından basılı eserler ve tefrikalarla karşılaştırılarak ele alınmış. Bu özel çalışmanın arkasında yetkin bir ekip var. Geniş ekibi Prof. Dr. İnci Enginün danışmanlığında Sakine Korkmaz yönetiyor. Külliyatın kapak tasarımları Geray Gençer’e ait. 1930’ların sonlarını yansıtan dönemin İstanbul fotoğrafları ise Cengiz Kahraman’ın özel arşivinden.