Euro neden yükseliyor?
Dün açıklanan büyüme verileri, beklenenin üzerinde geldi ve 3. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.9 olduğu açıklandı. Bir önceki çeyrekle kıyasladığımızda ise beklenenin altında bir veri geldi ve çeyrekler arası büyüme yüzde 0.3’de kaldı
Büyümenin kompozisyonuna bakıldığında ekonomi yönetiminin planlandığının uzağında olduğu söylenebilir. Buna karşılık büyüme verileri sonrası sosyal medyadan açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise “Büyümede dengeli bir kompozisyona doğru yol alıyoruz” demiş.
Her şeyden önce çeyreklik büyüme rakamlarına baktığımızda son yıllarda zigzaglı bir çizgi görüyoruz. Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 0,3 daralmanın ardından seçim harcamaları nedeniyle ikinci çeyrek büyümesi yüzde 3,3’e çıktı. Ardından gelen faiz artışlarıyla yeniden zayıflayarak 3. çeyrekte yüzde 0.3 büyüme oranına indi. Yılın son çeyreğinde ise faiz artışlarının etkisiyle buradan da aşağı inecek, büyük ihtimalle çeyrekler bazında eksi rakamı göreceğiz.
Önümüze bakalım; bu yılın son çeyreğindeki gerileme ardından, seçim harcamalarının başlamasıyla 2024 yılının ilk çeyreğinde büyük ihtimalle yeniden çeyreklik büyüme göreceğiz. Bunun etkisi bir süre daha devam ederse, yılın ikinci çeyreğinde büyüme biraz azalsa da pozitif devam edecek. 2024’ün ikinci yarısından itibaren ise, eğer Bakan Şimşek’in istedikleri hayata geçirilirse, en azından 2 yıl boyunca ekside gidecek büyüme oranları göreceğiz. Çeyrekler itibariyle küçük artılara geçilse bile tekrar eksiye geçilmek zorunda kalınacak.
Dolayasıyla çeyrekler itibariyle büyüme oranlarının zigzaglı çizgilere devam etmesi kaçınılmaz, yani istikrarsızlık göstergesi olacak.
Gelelim Bakan Şimşek’in asıl kastettiğini düşündüğümüz büyümenin kaynaklarına. Oraya baktığımızda da nihai tüketim harcamalarının 2023 üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11.2 arttığını, devletin harcamalarındaki artışın yüzde 5.3, yatırımların yüzde 14.7 arttığını görüyoruz. Hane halkının büyümeye en fazla katkıyı yüzde 7.7 ile verdiğini, bunu 3.4 puanla yatırımlar izlerken, kamu harcamaları katkısı 0.7 puanda kalmış. Üçüncü çeyrekte net ihracat büyümeyi 2.6 puan aşağı çekmiş, stokların 3.2’lik eksi etki yapmış.
Mehmet Şimşek ise dengeli bir kompozisyona doğru yol alındığını belirtirken yatırım ve ihracatın bir önceki çeyreğe göre arttığını örnek göstermiş. Bu artışların yetersiz olduğunu Bakan da çok iyi biliyor. Bardağın dolu tarafını göstermek istemesine bir şey demiyoruz ama bu konuda söylenecek çok şey var.
Ekonomi yönetimi iç talebin daha da daralmasını bekliyordu. Diyeceksiniz ki üçüncü çeyrekte politika faizi ancak yüzde 30’lara gelmişti o nedenle iç talep o kadar kısılamadı. İyi de o zaman sormazlar mı: siz politika faizinde yüzde 40’a geldiniz, daha da artırabileceğini söylüyorsunuz. Yani önemli bir kısıt belli ki yok. O zaman yılın üçüncü çeyreğinde gelinmesi rakamlara önceden gelseniz de, iç talebi biran önce kıssaydınız daha yerinde olmaz mıydı?
Şimşek’in asıl sıkıntısı büyümeden fazla taviz vermeden iç talebi kısmak zorunluluğundan kaynaklanıyor. Bunun için de yeterince düşürülemediğini gördüğü iç talebin yakında düşürüleceğini söylemeyi seçiyor.
Şimşek’in kastettiği kompozisyonun da dengeli bir tabloya gelebilmesi çok zor. Çünkü büyümeyi ihracata dayalı yapmayı planlıyor ama önümüzdeki yılın, neredeyse tümünün, bizim dış pazarlarımızda durgun geçeceğini herkes biliyor. İhracat finansmanını çok artıracaklarını söylüyor ama, kurlar da söyledikleri gibi düşecekse, o zaman ihracat nasıl artacak?
İhracat artmadı diyelim, o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan iki yıl boyunca ekonominin küçülmesine, seçim olmasa bile, razı olabilir mi? Büyüme oranları kötü gittikçe Erdoğan’ın iç talebi artırmak isteyeceğini, olmadı kamu harcamalarını artırarak büyümeyi dengelemeye çalışacağını görmüyor musunuz?
Zaten kamu harcamaları deprem ödemeleri nedeniyle önümüzdeki yıl da bir miktar yüksek gidecek. Bu da yetmezse, kamu harcamalarını daha da yüksek seviyelere çekmek istemesi kompozisyonu darmadağın edecek.
İşte o zaman sağlıklı büyüme kompozisyonundan kastınız olan; iç talebin iyice kısıldığı ihracata dayalı büyümenin sağlanabilmesi çok zor.
Gelelim ücretlerin milli gelirden aldığı paya. 3. Çeyrekte yeniden düşüş başladığı görülüyor ve 4. Çeyrekte yüzde 32’ye inen bu pay iyice azalacak. Sonra yılbaşında zamlarla bir miktar bu oran yükselecek ama, hele tek seferlik zam yapılırsa, uzun süre baş aşağı gidecek. Bu mu sağlıklı kompozisyon?