Koltuk sevdası her yerde aynı: Biden hiçbir yere gitmiyor
Başkanlık seçimlerine Cumhuriyetçilerden aday olan eski ABD Başkanı Trump yeni bir zorlukla karşı karşıya. Colorado Yüksek Mahkemesi 6 Ocak baskınında rolü olduğu gerekçesiyle Trump'ın eyalet ön seçimlerde oy pusulasında yer almamasına karar verdi.
ABD’de 2024 başkanlık seçimlerine bir yıldan az zaman kala Cumhuriyetçilerin en popüler adayı Donald Trump yeni bir zorlukla karşı karşıya. Colorado Yüksek Mahkemesi Trump’ın 6 Ocak kongre baskınına yol açtığı gerekçesiyle bir daha iktidara gelmemesi gerektiğine hükmetti, bunu da Trump’ın adının ön seçimlerde oy pusulasında yer almamasına karar vererek gösterdi. Colorado Yüksek Mahkemesi anayasaya uygun davranma yemini ettikten sonra yasalara karşı ayaklanmaya girişen kişilerin başkanlık seçimlerinden diskalifiye edilmesini öngören yasanın Trump için geçerli olduğuna karar veren ilk mahkeme oldu.
Mahkemenin kararı Trump’ın isminin Colorado eyaletindeki önseçim oy pusulalarından çıkarılması anlamına geliyor. Yani karar genel seçimlere ilişkin değil.
Dört yargıçtan oluşan çoğunluk “Bu kararlara kolay varmıyoruz. Şu anda önümüzde duran sorunun büyüklüğünün ve ağırlığının farkındayız. Aynı şekilde yasaları korkmadan, kimseyi kayırmadan ve yasaların bize emrettiği şekilde, kamuoyunun tepkisinden etkilenmeden uygulamak konusundaki ciddi görevimizin bilincindeyiz” diye bildirirken üç yargıç karara itiraz etti.
ABD’de 3 Kasım 2020’de yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Demokrat Parti’nin adayı Joe Biden olmuştu. Cumhuriyetçilerin o zaman da adayı olan Trump seçimlere hile karıştığını iddia ederek posta yoluyla kullanılan oyların manipüle edildiğini savunmuştu. Biden’ın zaferi 7 Kasım’da netleşse de Trump ve kampanya ekibi seçime hile karıştığı gerekçesiyle birçok eyalette Biden’a dava açmıştı. Trump destekçileri de iddianın doğruluğuna inanmıştı. Seçim sonuçları 6 Ocak 2021’de ABD Kongresi’nde tasdiklenecekti, ancak aynı gün Trump Beyaz Saray önünde destekçilerine konuşma yapacağını söyledi ve birçok eyaletten destekçileri Washington’a geldi. Aynı günün gecesi de kongre baskını gerçekleşti.
Konu birkaç soru etrafında dönüyordu: Trump destekçilerinin 6 Ocak 2021’de kongre binasını basıp seçim sonuçlarına karşı çıkması ayaklanma mıydı? Eğer ayaklanmaysa Trump önceden destekçilerine verdiği mesajlarla, baskının sabahında yaptığı konuşma ve baskın sırasındaki Twitter paylaşımlarıyla bu ayaklanmaya katılmış mıydı? Mahkemelerin kongre tarafından ele alınmadan böyle bir kararı uygulama yetkisi var mı? Mahkemenin anayasada dayanak gösterdiği 14. Değişikliğin 3. Bölümü’ndeki 3. bölüm başkanlık makamı için geçerli midir?
Colorado Bölge Mahkemesi’nden yargıç Sarah B. Wallace son soru hariç hepsine evet yanıtı verdi. Zira Wallace’a göre 3. bölümde pek çok makamın adı geçiyor ancak başkanlık makamı bunlardan değil, ayrıca başkanlık yemini diğer devlet makamlarına getirilen kişilerin yemininden farklı. Dolayısıyla o “ABD kamu çalışanları” ifadesinin başkanlığı içermediği kanaatine varmış. Colorado Yüksek Mahkemesi ise bu görüşe katılmıyor. Trump’ın oy pusulasından çıkarılmasını isteyen yargıçlar 3. bölümde başkanlık makamının özellikle belirtilmemesinin o kadar büyük önem taşımadığını söylüyor.
Karara itiraz eden üç yargıcın itiraz sebebi bu sorulardan ziyade usule ilişkin. Her üç yargıç da mahkemenin yetkisini aştığı kanaatinde. Yargıç Carlos Samour Jr. itiraz şerhine “Bir adayın geçmişte korkunç eylemlere katıldığına ikna olsak, ayaklanmaya karıştığını söylesek bile bu kişinin seçimlerden diskalifiye edildiğini ilan etmeden önce usule uygun yargılama sürecinden geçmesi gerekir” diye yazdı.
Trump’ın kampanya ekibi kararı kınayarak konuyu ABD Yüksek Mahkemesi’ne taşıyacağını açıkladı. Colorado yargıçları ise bu olasılığı öngörerek kararlarını en azından 4 Ocak’a kadar bekletmeye aldı. Trump o tarihten önce temyize giderse karar ABD Yüksek Mahkemesi hükümde bulunana kadar beklemede kalacak.
Kampanya sözcüsü Steven Cheung “Tamamı Demokratlardan oluşan Colorado Yüksek Mahkemesi şaşırtıcı olmayan bir şekilde Trump’ın ismini oy pusulasından çıkararak ve Colorado seçmeninin kendi seçtiği adaya oy verme hakkını engelleyerek, Soros tarafından fonlanan solcu bir grubun Sahtekar Joe Biden’ın lehine seçimlere müdahale etme planını destekleyerek başkanımız Trump aleyhine karar verdi. ABD Yüksek Mahkemesi’nin bir an önce lehimize karar vereceğine ve nihayet bu Amerikan karşıtı davalara son vereceğine inancımız tam” dedi.
Hakkındaki davaların siyasi gerekçelerle açıldığını ve solcuların kendisini hedef alan bir cadı avına çıktığını her zaman dile getiren Trump salı akşamı Iowa Waterloo’daydı, ancak Colorado Yüksek Mahkemesi’nin kararından açık açık bahsetmedi. Yine de kampanya ekibi bu karar sebebiyle seçmenlerden şimdiden bağış toplamaya başladı. Trump destekçilerine gönderilen bir e-postada Demokratların Trump’ın oylarını “geçersiz kılmaya” çalıştığı, eski liderin oy pusulasında kalabilmesi için kampanyaya destek vermeleri istendi.
Cumhuriyetçi seçilmiş temsilciler de çok geçmeden Trump’ın etrafında çember oluşturdu. Ön seçimlerde Trump’ı yenerek başkanlık seçimlerinde Demokratlara karşı yarışacak aday olarak öne çıkmak isteyen Florida valisi Ron DeSantis ve ön seçim anketlerinde Trump’tan sonra ikinci sırada yer alan Nikki Haley bile Colorado Yüksek Mahkemesi’nin aldığı kararı yargının yetkisini kötüye kullanması olarak gördüklerini söyledi.
Colorado daha çok Demokrat eğilimlerin görüldüğü bir eyalet olduğundan Trump’ın burada Biden’a galip gelmesi zaten beklenmiyordu. Başkanlık seçimlerinde başkan ve başkan yardımcılarını seçmek üzere halk oyuyla belli sayıda kişi Seçiciler Kurulu’na seçiliyor. Başkanlığa giden yolda Seçiciler Kurulu’nun 270 üyesinden yalnızca dokuzu Colorado’dan çıkıyor. Biden 2020 seçimlerinde eyaleti 13 puanlık bir farkla kazanmıştı. Tabii karar Trump’ın kazanması muhtemel diğer eyaletlerde de benzer davalar açılmasına emsal teşkil etmesi açısından sıkıntı yaratabilir.
Colorado kararı sadece bir eyalet için geçerli olsa da ülkenin en yüksek yargı mercii ABD Yüksek Mahkemesi’nin vereceği karar 50 eyalet için de belirleyici olabilir. Minnesota ve New Hampshire’da ele alınan benzer davalar usule ilişkin gerekçelerle reddedilmişti. Michigan’da bir yargıç geçen ayki açıklamasında konunun siyasi olduğunu ve kendisinin karar veremeyeceğine hükmetmiş, konunun taşındığı temyiz mahkemesi de Trump’ın diskalifiye edilmemesi kararını onaylamıştı.
Yüksek mahkeme bu davayı ele alırsa Trump’ın görevdeyken yaptığı eylem ve işlemler nedeniyle cezai yaptırımdan muaf olup olmadığı dahil Trump’la ilgili kabul ettiği diğer konulara bir yenisi eklenmiş olacak. ABD Yüksek Mahkemesi’nde üçü bizzat Trump tarafından atanmış 6’ya 3 muhafazakâr çoğunluk var. Dolayısıyla hem verilen kararlar hem de yargıçların etik davranıp davranmadığı konusu nedeniyle bu yüksek mahkeme üzerinde sıra dışı bir baskı ve inceleme var. California Üniversitesi’nde seçim hukuku uzmanı Richard L. Hasen, “Yüksek mahkeme bir kez daha bir ABD başkanlık seçiminin merkezine itiliyor. Ancak 2000’den farklı olarak ABD’deki mevcut genel siyasi istikrarsızlık durumu çok daha tehlikeli hale getiriyor” dedi.