Aradığınız ‘Umut’a ulaşılabiliyor mu?
10Haber, tiyatro eleştirmenleri ve yazarlardan oluşan bir jüriye "Bu sene en beğendiğiniz oyun?" hangisi diye sordu. Değerlendirmenin sonucunda 2023 yılının en iyi oyunu Tunç Şahin'in ilk tiyatro metni 'Canavar' oldu.
10Haber Kültür Sanat ekibi olarak tiyatro eleştirmenleri ve yazarlardan oluşan bir jüriye “Bu yılın iyi oyun hangisiydi?” diye sorduk. Jürimiz bu sene izledikleri oyunları sıraladı biz de yaptıkları sıralamalara göre herbir oyunu puanlandırdık.
Değerlendirmenin sonucunda 2023 yılının en iyi oyunu sinema yönetmeni kimliğiyle tanıdığımız Tunç Şahin’in ilk tiyatro metni ‘Canavar’ oldu.Tülin Özen, Gülçin Kültür Şahin ve Hakan Emre Ünal’ın kadrosunda yer aldığı oyun, yıllardır karşılaşmamış üç kuzen arasında yaşanan bir yüzleşme gecesinin hikâyesini anlatıyor. Canavar, sezon boyunca devam edecek. Tarihler ve biletler için detaylar burada.
Karşınızda jürimizin seçkisiyle, 2023’ün en iyi oyunları… Şanslıyız ki listede yer alan birçok oyun yeni yılda da sahnelenmeye devam edecek. 1oHaber Kültür Sanat ekibi “2024’te daha çok tiyatro oyunu izleyeceğim” kararı alanlara fikir vermesini umduğumuz liste eşliğinde mutlu ve bol bol sahne tozuna bulandığımız bir yıl diler!
Bir imza günü için küçük bir anadolu şehrine gelmiş olan roman yazarı Kemal Sönmez, yıllardır görüşmediği kuzenleri Aslı ve Derya’yı ziyaret eder. Kız kardeşler bu habersiz ziyarete hazırlıksız yakalanır. İki kız kardeş, Kemal’in de önerisiyle tarifini unuttukları ve yıllardır yemedikleri aile yemekleri “Kapama”yı yapmaya karar verir. Yapması hatırladıklarından kolay, yemesi ise tahmin ettiklerinden zor olan yemek hazırlanırken, Kemal’in ziyaretinin altındaki gerçek sebep ortaya çıkar. Sinema yönetmeni kimliğiyle tanıdığımız Tunç Şahin’in ilk tiyatro metni ‘Canavar’ın kadrosunda Tülin Özen, Gülçin Kültür Şahin ve Hakan Emre Ünal yer alıyor.
Haluk Bilginer ile Zuhal Olcay’ı 20 yıl sonra yeniden bir araya getiren ‘Kel Diva’ bu yılın en büyük tiyatro olaylarından biriydi. Ionesco’nun kült oyunu izleyicileri, bir İngiliz burjuva ailesinin, İngiliz koltuklarla döşenmiş oturma odasına davet ederek bir İngiliz akşamına davet ediyor. Oyun, Bay ve Bayan Smith’in, Martin çiftini ziyarete davet ettiği, onlara Smith’lerin hizmetçisi Mary ve aynı zamanda Mary’nin sevgilisi olan yerel itfaiye şefinin katıldığı ve zaman ilerledikçe sohbetin her şeyi değiştirdiği bir geceyi anlatıyor. uharrem Özcan’ın yönettiği, kadrosunda Yiğit Özşener, Özlem Zeynep Dinsel, Gözde Kırgız ve Kıvanç Kılınç’ın da yer alıyor.
1875’te açılan dünyanın en eski ikinci metrosu Tünel’in istasyon binası olan Metrohan, mekana özgü bu performatif enstalasyon ile bir yazarın çalışma odasına, bir müze/eve dönüşüyor. Ferdi Çetin’in kaleminden çıkan dumanı üstünde metni Kayhan Berkin yönetiyor. Metrohan’ın tarihi dokusunun içinde, Nişantaşı’nda bir eve, bir anne-kızın öyküsüne konuğuz. Mekana özgü performatif bir enstalasyon olan oyun, bir rüya atmosferinde anların, imgelerin ve duyguların peşinden gidiyor. Karşımızda deneyimli oyuncular Nergis Öztürk, Okan Urun, Ayşe Lebriz Berkem ve Kayhan Berkin olacak.
İstanbul’un farklı iki zamanında yaşanan sokağa çıkma yasağı günleri… İçinde ruhların, kalplerin durmadan yer değiştirdiği Çamlıca’da bir evin salonu…Komik ve içli bir ailenin, demansın bulanıklığı içinde bir zamandan bir başka zamana zıplayan, bir kaç nesillik hikayesi… Elden ele dolaşan bir avuç fındığın dem tuttuğu, hafızanın zamanı parçaladığı, her bir parçanın tekrar tekrar çağırıldığı, nihayetinde her ihtimalin mümkün olduğu buluşmalar…Ve bu buluşmalara eşlik eden bir terennüm…
Firuze Engin’in kaleme aldığı, sahnede İpek Türktan ve Tolga İskit’in performanslarını izlediğim oyun, sezonun öne çıkan yapımlarındandı.
Pembe Çıkmazı’nda 150 yıllık bir apartmandayız. Burası Abdülaziz ve II. Abdülhamit dönemlerinde İstanbul’un en varlıklı ailelerinden Zarifilerin yaptırdığı Büyük Zarifi Apartmanı. Kapı aralığından duyulan melodiler, sıva çatlaklarından dökülen hikâyeler, döşeme gıcırtılarından sızan hatıralar da eşlik edecek izleyicilere. Umulmadık başka misafirler de…
Genç aktivist Aslan katıldığı bir eylemden kaçıp oğlunu bekleyen Leandros’un kapısını yana yakıla çalarken, üst katın kapısını açık bulan Rodoslu turist Elefteria, Serap’ın misafiri olur ister istemez. Peki çatı katında yalnız yaşayan, bir zamanların Rebetiko şarkıcısı Hrisula’nın kapısı sıkı sıkıya kapalıyken onun misafiri kim ya da kimler olabilir, zira içeriden şarkılara karışan konuşmalar? İlyas Özçakır’ın tasarlayıp yönettiği ‘Büyük Zarifi Apartmanı’ tarihi gerçeklerle harmanlanan kurmaca hikâyelerin sahnesine dönüşüyor.
Farklı sınıf, kültür ve çevreden kadınların dilinden monologlar… Deniz Kaptan’ın Kadın Hikâyeleri kitabından seçilen monologlar, sahnedeki kadın oyuncunun kimliğini de içine katarak tek bir bedende birleşiyor. Sözcükler,dans ve enstalasyonla iç içe geçiyor, kadınların hikâyelerinden performatif bir alan ve eylem yaratılıyor. Yalnızca tanımadığınız insanlarla paylaşılan sır türünden hikâyeler bunlar. Her hikâyede patlamaya hazır, kaynamakta olan bir şeyler var. Oyuncu sona doğru tamamen bağımsız olacağı boş bir alana doğru yolculuk ediyor. Oyun, boşluktaki malzemeyi tamamen bir enstalasyon alanına, performans da dansa dönüştürmekten kaçınmıyor.
Bin yıllardır yaşayan, çirkin bir mahluk Şiva. Kendisiyle birlikte lanetlenerek ölümsüzlük cezasına çarptırılan tavukla beraber geçmiş ve bugün arasında geziyor. Zamanın dışına atılmış bu iki karakter bir yandan didişiyorlar bir yandan da izleyicilere Anadolu’nun gelenek ve masallarından ilham alan gerçeküstü bir ihanet hikayesi anlatıyorlar. Firuze Engin’in kaleme aldığı ‘Çirkin’i, Güray Dinçol yönetiyor. Sahnede ise Nihal Yalçın ve Onur Berk Arslanoğlu karşımızda. Anlatı tiyatrosu ile dijital enstalasyonu birleştiren oyun, sezon boyunca devam edecek.
Doğu ve Batı, eski ve yeni, geleneksel ve modern kutupları arasında salınıp duran Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Serkan Keskin’in onlarca surete büründüğü bir oyunculuk şöleniyle sinema ve tiyatronun iç içe geçtiği çağdaş bir uyarlama olarak izleyici ile buluşuyor. Serdar Biliş’in yönetmenliğinde sahneye uyarlanan oyunun müziklerini Tuluğ Tırpan besteliyor.
Absürd Tiyatro’nun öncü yazarlarından IONESCO’nun 1951’de yazdığı ‘Ders’ oyununda; hizmetçisiyle birlikte yaşayan bir öğretmenin evine, özel ders için yeni bir öğrenci gelir. Oyun, diyaloglar, ilişkiler hiç de beklendiği şekilde ilerlemez.
Kimsenin aslında özgür olmadığı bir dünyada hem öğretmenin hem de öğrencinin ezberlere sığındığı, şiddetin bir farsa dönüştüğü, farsın içindeki şiddeti kustuğu ve bizim kendimizle yüzleştiğimiz bir hayat hikayesi. Bizim hikayemiz. Tıpkı oyunun karakterleri gibi döngüsel bir ‘oyunda’ aynı daireleri çizerek yaşıyoruz. Hepimizi bir diğerinin celladı haline getiren bir sistemin acıklı komik kuklalarıyız. Kahkahanın sefil tarafı hayatımızın özeti. Ders’e hoşgeldiniz!
Uğur Kanbay’ın kendi yazıp yönettiği ve oyuncu olarak yer aldığı oyunu ‘Rem’ ilkokul öğrencisi Umut’la tanışıyor, aile hikâyesini dinliyoruz. Pokémon’lara benzetiyor Umut anne ve babasını. Babaannelerin de kardeşlerin de kulakları çınlıyor kahkaha duygulanıyor kahkaha gülüyorsunuz oyun boyunca. Ama en çok da geçmiş ve hafızanın labirentlerine çıktığı yolculuk etkiliyor ‘Rem’ izleyicilerini.