Beklentinin üzerinde faiz artışı Goldman’ı revizyona zorladı
ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs raporunda bu yıl TL'nin reel olarak değer kazanacağını ve net rezervlerin artacağını belirtirken, 10 trilyon doları yöneten ABD'li fon yönetim şirketleri Pimco ve Vanguard portföylerine TL cinsi varlıkları ekledi.
Yeni ekonomi yönetiminin “rasyonel zemine dönme” çabalarıyla birlikte politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 42,5’e yükseltmesinin ardından yabancıların Türk Lirası’na (TL) olan ilgileri devam ediyor. ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs, yayınladığı raporda bu yıl TL’nin reel olarak değer kazanacağını ve Merkez Bankası net rezervlerinin pozitife dönmesini beklediğini açıkladı. Bankanın “2024 için 10 CEEMEA sorusu” başlıklı raporunda, “Türk lirası tahminlerden daha mı az değer kaybedecek?” sorusuna “Evet” yanıtı verildi.
Eylül ayından bu yana parasal ve finansal koşullarda önemli ölçüde sıkılaşma sağlandığı belirtilen raporda, bunun da iç talebin ılımlı seyretmesini ve art arda gelen fiyat baskılarının yavaşlamasını sağladığı vurgulandı. Raporda, reel faizlerin tekrar pozitif bölgeye dönmesiyle yabancı Döviz girişlerinin artış eğilimine girdiği kaydedildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) TL’nin en azından bir miktar reel değer kazanması konusunda rahat olduğuna dair sinyaller verdiği belirtilen raporda, bu durum hesaba katıldığında artan döviz girişlerinin ve daralan cari açığın 2024’te TL’deki değer kaybı oranını sınırların içine çekeceği aktarıldı.
Talebin yeniden dengelenmesinin Türkiye’nin dış dengelerini de iyileştirdiği kaydedilen raporda, 2023’te yüzde 4,1 olan cari açığın GSYH’ye oranının 2024’te yüzde 1,8’e gerileyeceği öngörüsünde bulunuldu.
Raporda, TCMB’nin TL’nin nominal anlamda güçlenmesine izin vermek yerine bilançosunu yeniden yapılandırmaya odaklanmasının daha muhtemel olduğu belirtilerek, “TCMB’nin ikili ve banka swaplarının her iki ayağını da kapsayan net rezervlerinin şu anda negatif olan 49 milyar dolardan 2024’te pozitife dönmesinin muhtemel olduğunu düşünüyoruz” denildi.
Dünya genelinde yaklaşık 10 trilyon doları yöneten ABD’li fon yönetim şirketleri Pimco ve Vanguard, seçimlerin ardından uygulanan ortodoks politikalar ve yüklü faiz artışları sonrasında portföylerine TL cinsi varlıkları ekledi. Reuters’ın sorularını yanıtlayan iki şirket, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini tekrar kazanmasının ardından faiz artışını da içeren ortodoks para politikasına keskin dönüş yapılmasının ardından Türkiye’ye daha olumlu baktıklarını belirtti. Pimco ve Vanguard aldıkları tahvillerin büyüklüğü hakkında bilgi vermese de bu yatırımlar, yabancının yıllar süren Türk tahvillerinden çıkışı sonrası tekrar oluşmaya başlayan “güvenin” önemli bir işareti.
Yaklaşık 2 trilyon dolar portföy büyüklüğünü yöneten Pimco’da gelişmekte olan piyasalar yöneticisi Pramol Dhawan, “Harcamaları dizginlemek ve enflasyonu kontrol altına almak için finansal koşulların sıkılaştırılması ve varlık fiyatlarında bozulmaya yol açan düzenlemelerin kademeli olarak gevşetilmesi nedeniyle Türk varlıklarına, özellikle de TL cinsi varlıklara olumlu bakıyoruz” dedi.
Yaklaşık 7.5 trilyon portföy büyüklüğü ile dünyanın ikinci büyük fon yönetim şirketi Vanguard’ın yönetilerinden Nick Eisinger da, geçen yılın sonlarına doğru “hedge etmeden” Türk tahvillerini portföylerine eklediklerini söyledi. Gösterge tahvil getirilerinin Kasım’dan Aralık ortasına kadar 500-600 puan geriledikten sonra kısmen tekrar yükseldiğini kaydeden Eisinger, Türk tahvillerini aldıkları zamanı “Bir dönüm noktası gibiydi” diye tanımladı.
Mayıs ayındaki genel seçim öncesi 700 baz puana ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık kredi iflas primi (CDS), alışılagelmiş politikalara doğru geçişle birlikte başlayan düşüş ile 350 baz puanın altına gerilerken, yurtdışından yatırımcı talebi de geçen ay altı yılın zirvesine yükseldi.
Mayıs ayındaki genel seçimlere kadar politika faizini enflasyonun çok altında tutan ve TL’nin keskin değer kaybetmesine neden olan TCMB, yeni yönetimi altında Haziran ayında faiz artırımlarına başlarken Aralık’taki son artırımla birlikte toplamda 3,400 bp faiz artırdı ve politika faizini yüzde 42.5’e yükseltti.