Pentagon Suriye’de İran bağlantılı tesisi vurdu, Husiler ABD İHA’sı düşürdü
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, çantasında Gazze ve İsveç konularıyla İstanbul'a geldi; temaslarda bulundu. Bir yetkili Washington'un, savaş sonrası Gazze planında Türkiye'nin de rol almasını istediğini iddia etti.
İsrail ve Filistinli örgütler arasındaki savaşta can kaybı 23 bine dayandı. Hayatta kalanlar ise kıtlıkla burun buruna bir mücadele içinde. İsrail, 7 Ekimden beri sürdürdüğü saldırılarda artık ‘dördüncü aşama’ya geçtiğini, yani Gazze’deki işgalci asker sayısını azaltacağını söylüyor ve kendi kabinesinde ‘Savaş sonrası Gazze’ planlarını tartışmaya başladı. Ancak bu tartışmayı, yani İsrail’in aylardır süren saldırıları sonrasında Gazze’de ne olacağını ve buranın nasıl yönetileceğini konuşan tek ülke İsrail değil. Amerika Birleşik Devletleri de bu tartışmaları yapıyor ve Blinken’in İstanbul ziyaretinin başlıca amacının da bu olduğu anlaşılıyor. Zaten anlaşıldığı kadarıyla İsrail Savunma Bakanı’nı Gazze için bir ‘savaş sonrası planı’ açıklamak zorunda bırakan da ABD’nin bu konudaki baskısı.
Anthony Blinken, ABD Dışişleri Bakanı olarak dördüncü Ortadoğu turuna bu kez İstanbul’dan başladı. Sızan bilgiler, Blinken’in çantasında bir Gazze Planıyla yola çıktığı yönünde. Blinken’in amacının nihayetinde Gazze’de silahların susması ve Filistin sorununa bir çözüm bulunması ümidi olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Blinken’in bir önceki ziyaretine göre bir hayli farklı tutum aldı ve Blinken’le görüştü. ABD Dışişleri Bakanının bir önceki Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan onunla görüşmek yerine Rize’ye gitmişti, Blinken de sadece Hakan Fidan’la bir araya gelmişti.
Dün Anthony Blinken İstanbul’da Vahdettin Köşkü’nde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da uzun uzun görüştü. Görüşmeler sonrası basın toplantısı veya resmi açıklama yapılmadı ama sızan haberler, İsrail’in saldırılarını durdurması sonrası Gazze için ABD’nin Türkiye’ye de bir rol vermek istediği yönündeydi.
Aylardır ağır bombardıman altında olan, son olarak karadan giren İsrail askerlerince kısmen işgal de edilip şehir çatışmalarına sahne olan Gazze’de aynı anda hem bir büyük insani felaket yaşanıyor hem de taş üstünde taş kalmamış durumda. Ayrıca Gazze şeridinde siyasi durum da karmaşık.
Ne İsrail, ne ABD ne de dünyanın geri kalanı Gazze’nin bu son savaştan sonra yeniden Hamas tarafından yönetilmesini istiyor. Ancak buradaki yegane büyük siyasi güç de Hamas. Türkiye, Hamas’la iletişimi sürdüren az sayıda ülkeden biri.
İsrail ile son zamanlarda fikir ayrılıkları yaşayan, buna rağmen Kongreyi bir şekilde atlatıp, İsrail’e silah tedarik etmeye de devam eden ABD’nin Dışişleri Bakanı, İstanbul’da, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu, Adolf Hitler’e benzettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü.
İstanbul’da Vahdettin Köşkü’nde yapılan görüşmede, iki konu öne çıktı; Gazze’deki İsrail işgali ve İsveç’in NATO Üyeliği.
Vahdettin Köşkü’nde basına kapalı gerçekleşen kabulde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake de hazır bulundu.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmüştü. İki mevkidaşın yine Vahdettin Köşkü’nde gerçekleşen görüşmesi ise iki saat sürmüştü. Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı.
AA’nın geçtiği habere göre, Dışişleri Bakanı Fidan, ABD’li mevkidaşı Blinken ile görüşmesinde, Gazze’de derhal ateşkes ilan edilerek bölgeye kesintisiz insani yardım ulaştırılması gerektiğini vurguladı. Blinken ise görüşmelerinde, İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma amacına ulaşması halinde Gazze’nin nasıl yönetilebileceğine ilişkin planlarını öne çıkarıyor.
Uluslararası basına konuşan bir yetkili, Washington’ın, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bölge ülkelerinin, 2007’den bu yana Hamas tarafından yönetilen Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, yönetimi ve güvenliğinde rol oynamasını istediğini söyledi.
Aslında buna benzer bir plan, İsrail’in Gazze’ye saldırmaya başladığı ilk haftalarda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından da açıklanmıştı. Fidan, Türkiye ve ABD dahil bazı ülkelerin ‘garantör’ olup bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasında ve bu arada askerleri ve polisleri ile de Gazze ile Batı Şeria’nın güvenliğinde rol almasını önermişti.
Filistin sorununa çözüm konusunda Türkiye ile birlikte ABD de iki devletli çözümü savunuyor. Buna İsrail şiddetle karşı çıkıyor.
Fakat ABD’nin gerek Gazze’deki savaşın durması ve gerekse Gazze için yeni bir gelecek planı hazırlanması konusunda İsrail’i diplomatik baskı altına aldığı da anlaşılıyor. Bu yüzden, hafta içinde İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze için bir ‘gelecek planı’ duyurmuştu. Çoğu diplomatik gözlemciye göre bu açıklanan plan bir ‘pazarlık pozisyonu’nu ifade ediyordu. Gallant, Gazze’de sınır güvenliğinin ve bir ihtimal iç güvenliğin de İsrail ordusu tarafından sağlanmasını ama uluslararası bir koalisyonun da Gazze’nin yeniden inşası ve güvenliğini sağlamasını öneriyordu.
Hamas’ı sadece askeri bir güç olarak değil siyasi bir güç olarak da tamamen dışlayan İsrail planının Filistinliler tarafından kabul edilmesi kolay değil. ABD’nin planında Hamas’a doğrudan veya dolaylı olarak rol verip vermediği bilinmiyor. Türkiye’nin kaba hatlarını açıkladığı planda da Hamas’a bir atıf yoktu ama gerek ABD ve gerekse Türkiye’nin planlarının nihayetinde Filistin’i Filistinlilerin yönetmesini öngörmesi gayet doğal. Öyle olunca da son söz hakkının Filistinlilerde olması mantık gereği.
Anthony Blinken’in İstanbul’dan ayrılıp İsrail-Filistin denkleminin bir parçası olmayan Yunanistan’a gitmesi, Türkiye’nin ABD tarafından hazırlanan bu plana dahil edilmesi için bir al-ver dengesinin bulunduğu izlenimi doğuruyor. Yani Türkiye’ye F-16’ların sağlanması, Yunanistan’la arasındaki Ege askeri dengesinin yeniden Türkiye lehine oluşması pazarlıkları yapıldığı, buna karşılık Türkiye’den Filistin için ve Hamas’ın yeniden İsrail’e saldırmaması için bir çeşit garantörlük istendiği iddiası var.
Nitekim dün yapılan Blinken-Fidan görüşmesinde F-16 konusu ve İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması da gündeme geldi.
Açıklama yapılmayan görüşmelerin ardından diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Fidan ve Blinken’ın, İstanbul’da Vahdettin Köşkü’ndeki görüşmesine ilişkin diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, görüşmelerde iki ülke arasındaki ilişkiler kapsamlı şekilde ele aldı. Bakan Fidan, muhatabına Türkiye’nin F-16 alım sürecinin sonuçlanmasını beklediğini aktararak, İsveç’in NATO üyelik süreciyle ilgili nihai kararın TBMM’ye ait olduğunu ifade etti.
İki bakan, Gazze’de devam eden insanlık trajedisini de değerlendirdi. İsrail’in artan saldırganlığının tüm bölgeye yönelik bir tehdit olduğuna dikkati çeken Bakan Fidan, derhal ateşkes ilan edilerek Gazze’ye kesintisiz insani yardım ulaştırılması gerektiğini vurgulayarak, iki devletli çözüme yönelik müzakerelere bir an önce başlanması çağrısında bulundu. Bakan Fidan, Türkiye’nin Karadeniz’de gerilim yaşanmasını arzu etmediğini, Rusya ve Ukrayna’da üretilen gıda ürünlerinin güvenli biçimde dünya pazarlarına ulaştırılması için Türkiye’nin gösterdiği çabalar konusuna da değindi. Görüşmede, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki görüşmeler ile Suriye ve Irak gibi bölgesel konular da ele alındı.
İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, ABD heyetinde bulunan üst düzey bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisiyle görüştü. İsminin açıklanmaması kaydıyla Reuters’a konuşan ABD’li yetkili, ABD’nin İsveç’in onay sürecinin bu denli uzamasından duyulan hayal kırıklığını dile getirdi. Yetkili, yine de geçen ayki meclis süreci sonrasında İsveç’in üyeliğinin yakında onaylanacağından emin olduklarını söyledi. ABD’li vekiller de Ankara’ya F-16 satışını İsveç’in üyeliğine bağlayarak onay gerçekleşene kadar rafa kaldırmıştı.
Rusya’nın 2022 başlarında Ukrayna’yı işgal etmesi sonrasında Finlandiya ile birlikte NATO’ya katılmak için başvuran İsveç, ittifakın 32’inci üyesi olmak istiyor. Finlandiya ise ittifaka geçen yıl katılmıştı.
Blinken, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 4. kez bölge turuna çıktı. Türkiye, Yunanistan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail, Filistin ve Mısır’ı da kapsayan turu çerçevesinde ilk olarak İstanbul’a gelen Blinken, mevkidaşlarıyla bir araya gelerek “bir dizi kritik konuyu” ele alacak. Blinken’ın Türkiye’nin ardından akşam saatlerinde Yunanistan’a geçti ve Girit Adası’nda Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın 4’üncü turunun özellikle de savaşın yayılma endişelerini ortadan kaldırmaya yönelik diplomatik çabalar içereceği öngörülüyor. Ancak, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde devam eden çatışmaları başkent Beyrut’a taşıyıp, “Hizbullah’ın kalesi” olarak bilinen Dahiye’deki Hamas ofisini hedef alması ve İran, Irak ve Kızıldeniz’deki son saldırılar da düşünülünce ziyaret, zorlu geçeceğe benziyor.
Geçtiğimiz hafta, resmen üstlenmese de herkesin “olağan şüpheli” olarak gördüğü İsrail, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruru’yi hedef aldı. Aruri ve beraberindeki 6 Hamas üyesinin ölümüyle sonuçlanan saldırı ardından Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Lübnan merkezli grubun İsrail ile savaştan korkmadığını söyledi. Washington’daki bir basın toplantısında ise Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby, tansiyonu hiç de düşürmeyecek bir açıklama yaptı ve Aruri’nin ölümü için şunları söyledi: “Kimse gözyaşı dökmemeli.”
Ardından; İran, Irak ve Kızıldeniz’de yükselen gerilim de artarak sürdü. Ancak yine de Blinken’ın bu ziyaretlerinde bölgesel bire savaşın önüne geçmeye engel olmak için bir takım mesajlar vereceği düşünülüyor. Öte yandan ABD’li bakanın çantasında, Filistinli örgütlerin net bir tavırla reddettiği, savaştan sonra Gazze planı da olacak.
Bu da ABD için zorlu konulardan biri çünkü ABD’nin isteğine ters bir şekilde, İsrail de savaş sonrası ablukanın devam etmesini istiyor.