FETÖ’cü ‘Abdullah’, ‘Amerikalı Allen’ adıyla ülkeye giriş yaparken yakalandı
Hrant Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin suikastın sadece FETÖ işi olmadığını belirterek “Cemaatçiler ele geçiremedikleri devlet kurumları için Dink cinayetini kullanıyordu, ama cinayetin sadece FETÖ işi olduğu argümanı kabul edilemez" dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 17 sene geçti. Dört gün sonra – 19 Ocak- yine binlerce insan “Barış için, adalet için, Hrant için” diyerek saat 15.00’te Sebat Apartmanı önünde toplanacak. Dink ailesi için bu seneki anma belki en zoru. Zira Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast 16 yıl 10 ay hapis yattı ve yaklaşık iki ay önce tahliye edildi.
Samast’ın cezası cinayeti işlediğinde 18 yaşının altında olması üzerinden hesaplanmıştı zaten ve örgüt üyeliğinden de hüküm giymemişti. Dink ailesinin avukatları karara itiraz etmiş, hükmün “silahlı terör örgütü üyeliği”nden verilmesini talep etmişti. Sonradan Samast’a örgüt üyeliği cezası verildi, ancak Yargıtay hükmü zaman aşımına soktu. Sadece Ogün Samast’ın durumu üzerinden değerlendirildiğinde dahi hukuken gelinen nokta Dink ailesinin yasını hafifletmenin çok uzağında. Kaldı ki bir de işin tetikçiyi aşan büyük, derin bir politik yönü var ki asıl irdelenmeye devam edilmesi gereken taraf orası.
Hrant’ın eşi Rakel Dink, Ogün Samast’ın serbest bırakılmasının hemen ardından katıldığı bir toplantıda “Hrant’ın katili olduğu söylenen kişiyi serbest bıraktılar. Bir kez daha adaletsizliği yüzümüze çarpıp yasın en ağır günlerine geri yolladılar bizi” demişti. Adaletin yerini bulmasının şu veya bu kişinin üç beş yıl fazla veya az ceza alması demek olmadığını söylemişti.
T24’ten Cansu Çamlıbel uzun yıllar Hrant Dink suikastı davasını takip eden avukatlardan Fethiye Çetin ile konuştu.
Hrant Dink öldürüldüğünde evine ilk gidenlerden birinin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyleyen Çetin sözlerini şöyle sürdürdü:
“O ziyaret sırasında ‘Bizi aşan şeyler var’ gibi bir ifade kullanmıştı. O dönem evet iktidardaydılar, ama henüz muktedir değildiler. Daha sonra ettiği laflar da var. ‘Sarı Gelin’in Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğim’ demişti mesela. Sonra yavaş yavaş muktedir olmaya başladılar. Ben kendi deneyimden yola çıkarak şunları söyleyebilirim. Hrant öldürüldüğünde iki özel yetkili savcı atandı biliyorsunuz; Selim Berna Altay ve Fikret Seçen. Bu ikisi hemen bütün dosyaya şamil olmak üzere gizlilik kararı aldı. Bu gizlilik kararından sonra hazırlık süresince biz dosyaya ulaşamadık. Hakikatin ortaya çıkması konusunda yakıcı bir çıkarı olan Dink ailesinin dışında yürütüldü süreç. İddianame ortaya çıkıp dava açıldıktan sonra gördük ki savcılar pek bir şey yapamamış.”
Fethiye Çetin’in Hrant Dink cinayetine ilişkin değerlendirmesi ise şöyle:
“Madem cinayet bir FETÖ kurgusu ve İstanbul Emniyeti’nin haberi yok, o zaman İstanbul Emniyeti neden yapması gerekenleri yapmıyor, tehditlere karşı önlem almıyor? Neden engellemiyorlar cinayeti? Cinayetin sadece bir cemaat operasyonu olduğu argümanını kabul etmiyorum. Bu bir algı operasyonu. Bana kalırsa Hrant Dink cinayeti bir ‘Özel Harp Aygıtı’ işiydi. Ve devlet içinde birbiriyle kavgalı gruplar Hrant Dink’i korumaya değer bulmadı ve bu şekilde sonuçlandı. Bizi şu anda bunun sadece cemaatin işi olduğuna inandırmaya çalışıyorlar, çünkü rüzgâr buradan esiyor. Yarın nereden eseceğini bilemeyiz.”