İrlanda’dan İsrail’e tavır: Ellerini sıkmadılar
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'i soykırım suçlamasıyla yargılamaya karar verdi. Güney Afrika'nın açtığı davayı kabul ettiğine dair ara karar alan mahkeme ateşkes emretmedi ama İsrail'in 'Soykırımdan kaçınmasını' istedi. Dava yıllar sürebilir.
Bugün dünyanın pek çok yerinde Yahudilerin 2. Dünya Savaşı sırasında uğradıkları soykırımı, yani Holokostu Anma Günü. Ve bugünden bir gün önce, Birleşmiş Milletler’e bağlı en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, 2. Dünya Savaşı’nda uygulanan soykırımdan kurtulan Yahudilerin kurduğu devlet olan İsrail’in aynı suçlamayla, yani soykırım uygulamakla yargılanmasına karar verdi.
7 Ekim 2023’te Gazze şeridindeki Hamas’ın İsrail’e saldırmasıyla başlayan vahşi savaşta İsrail ‘Kendini savunma hakkı’nı kullandığını öne sürüyor. Ancak dünyanın pek çok ülkesine göre İsrail bu ‘hakkı’nın çok ötesine geçerek Gazze’deki Filistin halkını sivil-asker ayrımı yapmaksızın bombalıyor, öldürüyor ve sürgüne zorluyor. Böyle düşünen ülkelerden biri de Güney Afrika Cumhuriyeti’ydi ve İsrail aleyhine BM’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda 29 Aralıkta bir ‘soykırım’ davası açtı, yani İsrail’i Filistinlilere karşı soykırım uygulamakla suçladı.
Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde olan UAD, bu davayı kabul edip etmemek için ön duruşmalar yaptı, tarafların iddialarını ve savunmalarını dinledikten sonra dün bir ara karar açıkladı. Mahkeme, Güney Afrika’nın açtığı davayı kabul edilebilir buldu; yani İsrail bu mahkemede soykırım uygulamakta yargılanacak. Yargı sürecinin çok uzun olması, belki yıllar sürmesi bekleniyor.
Mahkemenin bu kararı Filistinliler ve onlara soykırım uygulandığını düşünenler arasında buruk bir sevince neden oldu. Çünkü hem Filistinliler hem de diğer ülkeler mahkemeden İsrail’e savaşı durdurmasını emretmesini de bekliyordu. Aslında yaptırım gücü sınırlı olan mahkeme, savaşı durdurma çağrısı yapmak yerine İsrail’den Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasını emretti. İsrail’in bu emre uyup uymayacağı da belirsiz; çünkü zaten bu ülke başından beri ‘Sivilleri öldürmekten kaçındığını’ öne sürüyor ama İsrail saldırılarıyla ölen Filistinlilerin sayısı 25 bini aşmış durumda.
Karara ilişkin Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Adem Sözüer, 10Haber’e konuştu. Sözüer “Uluslararası Adalet Divanı, açıkça İsrail’e soykırım suçlaması yapmıştır. Bu bir son karar olmadığı için bu aşamada soykırım bakımından verilebilecek önemli bir tedbir kararı” dedi.
UAD’nin iki noktayı vurguladığını söyleyen Sözüer şöyle konuştu:
“Birincisi İsrail, Gazze’deki Filistinlilere ilişkin olarak Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamındaki ‘tüm fiillerin’ işlenmesini önlemelidir. İkincisi de bunun için İsrail, yetkisi dahilindeki ‘tüm tedbirleri’ almalıdır. Tedbir kararında Soykırım Sözleşmesine açıkça atıf yapılıyor. Uluslararası Adalet Divanı açıkça ateşkes demiyor çünkü Hamas’ı hariç tutmak istiyor. Ancak bu karar sivillere karşı ateşkesi de kapsayan çok geniş bir tedbir. İsrail sivillere zarar verebilecek eylemlerde bulunamaz, yerleşim yerlerini bombalamak gibi askeri saldırılar düzenleyemez. Filistinlilerin Gazze’den ayrılmaya zorlayıcı hiç bir askeri ve başka türden girişimde bulunamaz. İnsani yardımlar engellenemez Mahkeme açıkça İsrail’in, güvenlik güçlerinin soykırım yapmamasını sağlaması gerektiğini söylüyor. İsrail’in Gazze’deki soykırımı önlemek için ne gibi önlemler alındığına ilişkin bir ay içinde mahkemeye rapor sunması gerekiyor.”
Davanın uzun süreceğini söyleyen Sözüer “Ama soykırım suçlaması var. İsrail’in tedbir kararına ‘uymuyorum’ demesinin önemli uluslararası siyasi sonuçları olur. Ateşkes baskısı artar. Bu karar Batı ülkeleri için bir fırsat. Batı, İsrail’e etkili şekilde ‘seni destekliyorduk ama mahkeme karar verdi durman gerek’ diye baskı yapabilir. Ayrıca, dünya kamuoyu ezici çoğunlukla alınan bu tedbir kararı ile daha güçlü bir şekilde İsrail askeri saldırısına karşı durur. Eğer Avrupa Birliği bu tedbir kararını desteklemezse iyice itibar kaybeder. Ukrayna’ya destek konusunda da şu an var olan sorunlar da büyür. Rusya’ya karşı alınan karar da anlamını yitirir. Bir çok açıdan karar dönüm noktası olabilir. Hukuka dönüş için bir umut doğabilir” dedi.
İsrail için uluslararası yükümlülük yaratan kararda Adalet Divanı İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmetti. UAD, İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazzelilerin Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki “korunan grup” tanımını karşıladığını belirtti. İsrail’in Soykırım Sözleşmesi çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğunu belirten mahkeme böylece İsrail’in davanın düşürülmesi talebini reddetmiş oldu.
Yargıç Joan Donoghue’un okuduğu ara kararda Güney Afrika’nın Gazze’deki saldırıların durması için talep ettiği ihtiyati tedbir kabul edildi. Mahkeme İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için gücü dahilindeki bütün önlemleri alması gerektiğine hükmetti. Mahkeme Gazze’deki Filistinlilerin soykırım eylemlerinden korunma hakkı olduğunu tanırken “İsrail iddia edilen soykırımın kanıtlarının korunduğunu garanti altına almak zorundadır” ifadelerini kullandı. İsrail’in bir ay içinde mahkemeye rapor sunması istendi.
İhtiyati tedbir mahkeme tarafından alınan sahadaki durumun daha da kötüleşmemesini öngören geçici bir karar. Bu kararın çıkması da birçok uzman açısından bir “başarı” olarak nitelendirildi. Bu karar “Güney Afrika’nın hiçbir şey yapılmazsa tehditlerin daha korkunç boyutlara gelebileceği yönündeki endişelerini mahkemeye kabul ettirmeyi başardığı” yönünde yorumlara sebep oldu.
Mahkemenin kararlarının hukuki bağlayıcılığı var ve herhangi bir temyiz mekanizması bulunmuyor. Ayrıca UAD devletleri kararlarını uygulamaya zorlamıyor.
İşte kararın özeti:
UAD kararına ilk tepkiler gelmeye başladı. Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zuhri, mahkeme kararının İsrail’in izole edilmesi ve işlediği suçların ifşa edilmesi açısından önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Reuters’a konuşan Ebu Zuhri, mahkeme kararının uygulanması için baskı yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kararın ardından ilk açıklamasını yayınladığı bir video mesajla gerçekleştirdi. Netanyahu, İsrail’in “başka hiçbir şeye benzemeyen adil bir savaş” yürüttüğünü söyledi. Başbakan, İsrail’in uluslararası hukuka bağlı kalarak kendisini ve vatandaşlarını savunmaya devam edeceğini de sözlerine ekledi.
Netanyahu açıklamasının devamında ülkesinin uluslararası hukuka bağlılığının sarsılmaz olduğunu öne sürerek “Ülkemizi ve halkımızı savunmaya devam etme konusundaki kutsal taahhüdümüz de aynı şekilde devam ediyor. Her ülke gibi İsrail’in de kendini savunma hakkı vardır. İsrail’in bu temel hakkını inkar etmeye yönelik alçakça girişim, Yahudi devletine karşı bariz bir ayrımcılıktır ve haklı olarak reddedilmiştir. İsrail’e yöneltilen soykırım suçlaması sadece yanlış değil, aynı zamanda çirkindir ve namuslu insanlar bunu reddetmelidir. Uluslararası Holokost Anma Günü arifesinde İsrail Başbakanı olarak bir kez daha söz veriyorum: Bir daha asla” dedi.
İsrail Başbakanı “İsrail’in soykırımcı bir terör örgütü olan Hamas’a karşı kendisini savunmaya devam edecektir. Hamas 7 Ekim’de Yahudi halkına karşı Holokost’tan bu yana en korkunç vahşeti gerçekleştirmiştir ve bu vahşeti tekrarlamaya yemin etmiştir. Savaşımız Hamas teröristlerine karşıdır, Filistinli sivillere karşı değil” dedi.
Hamasın sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını iddia eden Netanyahu, insani yardımı kolaylaştırmaya ve sivillerin zarar görmemesi için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini öne sürdü.
The Times of Israel’de yer alan habere göre, Netanyahu kabine üyelerine UAD kararına yanıt vermemeleri talimatını verdi. Ulusal yayın kuruluşu Kan’a göre Netanyahu, Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi aracılığıyla bakanlara, konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadan önce kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmamalarını emretti. Bu kararın güney Afrika tarafından açılan davada, bakanların X platformu üzerinden yaptıkları ırkçı açıklamaların mahkemeye kanıt olarak sunulmasını takip etmesi de dikkat çekti.
Netanyahu’nun kararına rağmen, her ikisi de aşırı sağcı Otzma Yehudit partisi üyesi olan Negev, Celile ve Kalkınma Bakanı Yitzhak Wasserlauf ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir Cuma günü mahkemeyi kınadı. Ben Gvir, mahkemeyi “antisemitik” olarak nitelendirerek kararın “mahkemenin adalet değil, Yahudi halkına zulüm peşinde olduğunu” kanıtladığını söyledi. Wasserlauf, İsrail bayrağı emojisiyle birlikte İngilizce olarak “Bir Daha Asla” diye tweet attı.
İsrail medyası mahkeme kararı için “Mahkeme, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını durdurmasını emretmeyi reddetti. İsrail’i Filistinlilere karşı soykırım eylemlerinin yapılmasını önlemek için tedbir almaya çağırdı” diye yazdı.
UAD’a soykırım davası için başvuran Güney Afrika Cumhuriyeti’nden de tepkiler gecikmedi. UAD’a hızlı kararından dolayı teşekkür eden Güney Afrika, geçici tedbirleri memnuniyetle karşıladığını ve İsrail’in mahkeme kararlarının uygulanmasını engelleyecek hareketlerde bulunmayacağını umduğunu açıkladı. Hükümet ayrıca kararın Filistin halkı için adalet arayışında önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti.
Güney Afrika’nın Gazze’deki Filistinlilerin haklarını korumak için küresel kurumlar bünyesinde hareket etmeye devam edeceğini de sözlerine ekledi.
Güney Afrika Gazze’de soykırım yapmakla suçladığı İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davada Herzog’u “Gazze’ye gönderilen bombaları imzalayan” ve “Gazze’deki tüm nüfusun 7 Ekim saldırılarından sorumlu olduğunu” ve “sivillerin yaşananlara dahil olmadığı söyleminin kesinlikle doğru olmadığını” söyleyen, hatta “omurgalarını kırana kadar savaşacağız” diyen bir başkan olarak göstermişti. Bugün açıklanan ara kararı okuyan yargıç, İsrail Cumhurbaşkanının bu sözlerini de alıntıladı.
Yargıç aynı zamanda İsrailli yetkililerin Filistinlilerin Gazze’yi boşaltması gerektiği yönündeki açıklamaları da alıntı yaparak okudu.
Davanın 11 Ocak’ta görülen ilk gününde Güney Afrika Cumhuriyeti tarafı, İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un da bulunduğu üst düzey yetkililerin Filistinlileri “İsrailoğullarının düşmanı Amaleklilere” benzeten, “insansı hayvanlar” olarak niteleyen açıklamalarını gündeme getirmişti. Netanyahu 28 Ekim’de Gazze’ye yönelik saldırılar hakkında düzenlediği basın toplantısında Tevrat’tan alıntı yaparak “Amaleklilerin size yaptığını unutma, der. Biz de hatırlıyor ve savaşıyoruz” demişti. Savunma Bakanı Gallant ise Filistinliler için “İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre davranıyoruz” sözleri de soykırım niyeti açısından kanıt olarak gösterilmişti.
Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmuştu. Bu davanın 11-12 Ocak’taki kısmında yapılmıştı. İsrail, 12 Ocak’ta savunmasını yapmıştı.
Güney Afrika mahkemeden İsrail’e Gazze’deki savaşı durdurmasını ve Gazze’ye insani yardım girişindeki sınırlamaları kaldırma emri iletmesini talep etmişti.