Belediyenin yaptığı konutlar depremde ağır hasar aldı: Başkan sorumluluktan kaçıyor
Takna Ailesi'nin Üsküdar'daki gecekondularının bulunduğu arazi, bir inşaat şirketine satıldı. Şirket, aileyi çıkarmak için belediyeye başvurunca aile çocuklarının okullarının tatile gireceği tarihe kadar zaman istedi. Bu istek kabul edilmedi. Yağmurlu bir günde, üç çocuklarıyla sokağa atıldılar.
Üsküdar’da müstakil evlerinin olduğu Bahçelievler Mahallesi’ne girdiğimizde polis ve belediyeye ait zabıta arabalarının kalabalıklığına şaşırıyoruz. Bu kadar ekip, 5 kişilik Takna Ailesi’nin oturduğu 65 metrekarelik gecekonduyu yıkmak için burada.
Yağan yağmur, evin saçaklarından akarken belediye personeli evin nakliyesi için var güçleriyle çalışıyorlar. Evi yıkmak için gelen kepçe 5-10 metre ileride hazır beklerken ilk nakliye kamyonu doluyor.
Diyarbakırlı Takna Ailesi’nin biri 11 biri sekiz biri de iki yaşında üç çocukları var. Altı ay önce, Anadolu Yakası’nda ev bulamadıkları için buraya taşınmışlar, çocukları Kadir ve Eylül’ü mahalledeki okula kaydettirmişler.
Fakat evlerinin olduğu arazi, tüm maliklerin imzası olmadan bir inşaat şirketine satıldığı için evden çıkmaları istenince Mehmet Takna, çocuklarını düşünerek belediyeden “İki ay zaman verin, okullar tatil olsun, havalar ısınsın öyle çıkalım” diyerek izin istemiş. Fakat bu talebi kabul edilmediği için bugün sağanak yağmurun altında evi ‘zorla’ boşaltılıyor.
Mehmet Takna’yla gecekondusunun salonunda konuşurken belediye personeli su, elektrik, doğalgaz tesisatını kesmekle meşgul. Takna, “Bu kış günü, Ramazan ayında bizi soktuğu duruma bak. 60 tane zabıta, onlarca polisi gönderdi. Onları işinden edene kadar bize 60 gün, okullar kapanana kadar zaman verseydin ya ey belediye başkanı! Seni biz seçtik, bu müteahhit sana ne peşkeş çekti? Üç tane çocuğum var, benim başıma gelenin bin katı senin başına gelsin” diyerek isyan ediyor.
Takna’nın isyanının ardından kafamızı koridora çevirince, elinde koliyle çıkan bir belediye personeli görüyoruz. Montunun arkasındaki “İyi ki Üsküdar var” sloganı, Takna Ailesi için en azından bugün için geçerli değil.
Evin en büyük çocuğu Kadir, yağmurda ıslanan saçlarıyla bizimle sohbet etmeye başlıyor. Bugün evleri yıkılacağı için okula gidemediğini anlatan Kadir, nerede kalacaklarını bilmediğini söylüyor. Kameramızla oynamaya başlayan 11 yaşındaki Kadir, zorla boşaltılan evini görüntülerken yüzü gülüyor. Yarını ya da sonraki günü en azından şimdilik düşünmüyor.
Kapının önüne doğru geçtiğimizde, tahliye esnasında zorluk çıkarsa müdahale etmesi için görevlendirilen bir polis memuru yanımıza yaklaşıp “Çek kardeşim. Böyle vicdansızlık mı olur? Üç tane çocukları var. Bu yağmurda kapıya atıyorlar. Emir kulu olmasak gelmezdim” diyor. Şaşırdığımızı görünce ailenin durumuna üzüldüğünü anlatmaya devam ediyor. Sohbetimizin sonunda, Takna ailesinin çocuklarını gösterip, “Şu çocukları ‘Nereye gideceğiz abi?’ diyor. Cevap veremiyorsun ne kadar acı” diyen polis memuru, zorla tahliye edilmeye aklının ermediğini belirtiyor.
Evin içinde, mutfağa doğru ilerlerken tüm odalarda 2-3 belediye personeli, evi bir an evvel boşaltmak için süratli şekilde çalışmalarını sürdürüyor. “Kardeşim kırmıyoruz he. Normal şekilde nakliye ediyoruz” diyor bir belediye personeli. Anne Takna, mutfak eşyalarını toplarken “Devlet nerede? Bize kalacak yer göstermediler. ‘Ne yapacağız?’ dediğimizde yanıt vermediler. Sokakta kalacağız” diyerek tepki gösteriyor. Hareketleri, gerginliğini, öfkesini ve üzüntüsünü fazlasıyla belli ediyor.
Altı ay önce, ev bulamayan Takna Ailesi, tam düzenlerini kurdukları anda şimdi sokağa atılıyor. Evdeki tüm eşya çıkartıldıktan sonra belediye personeli camdan içeriye “Kimse var mı?” diye sesleniyor ve havadaki elini aşağıya indiriyor. Bu, kepçe için bir talimat; ilk darbede Kadir ve Eylül’ün odası yıkılıyor. Sonra mutfak, banyo, salon. Salonun yıkılışını tüm aile üyeleri, komşular ve belediye personeliyle beraber izliyoruz. “Vicdanım dayanmıyor” cümlesini duyunca kafamızı çevirince sesin bir belediye personelinden geldiğini anlıyoruz. Evi boşaltan, görevlendirilen kimsenin vicdanı dayanmıyor belki ama emir demiri kesiyor. Evin yıkımı, 20 dakika sürüyor.
Herkes gidince, Kadir ve Eylül ile baş başa kalıyoruz. Kadir’in en sevdiği ders Fen Bilgisi. Büyünce savcı olmak istiyor. Dersleri bu dönem pek iyi değilmiş ama takdir getirmek için çalıştığını anlatıyor. Eylül ise Hayat Bilgisi dersini çok seviyor, ne olmak istediğine henüz karar vermemiş.
Yağmur şiddetini arttırırken Takna Ailesi, arkadaşlarının arabasına biniyor. Eşyaları belediyenin ayarladığı depoya gönderildi. Bugün akrabalarında kalacaklar ama baba Mehmet Takna, “Akraba ne kadar misafir eder? Kimse çözmüyor sorunumuzu” diyerek çaresiz kaldıklarını anlatıyor.
Mehmet Takna, belediyenin, tahliye etmeleri için kendilerine 1000 TL teklif ettiğini gülümseyerek söylerken “Şimdi alsınlar evlerini başlarına çalsınlar” diyor.