Akkuyu 27 Nisan’da nükleer santral statüsüne kavuşuyor
Uzun zamandır beklenen Karadeniz gazı devreye alınırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği iki müjdeye göre ayda faturaya yaklaşık 120 liralık indirim yansıyacak ve mayıs ayında fatura ödenmeyecek. Bu da havaların soğumaya başladığı ekim ayına kadar çok düşük fatura ödeneceği anlamına geliyor.
Karadeniz’de bulunan doğalgaz karaya ulaştı. Önceki akşam Zonguldak Filyos’ta Karadeniz doğalgazının devreye alma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaklaşan seçim nedeniyle geçen yıl doğalgaza gelen yüzde 164 zamla bunalan vatandaşlara iki müjde birden verdi.
İlk müjde aylık ortalama 25 metreküpe denk gelen mutfak ve sıcak su tüketimi için gereken doğalgazın bedelinin bir yıl boyunca faturalardan düşürülmesi. Bunun doğalgaz faturalarında yaklaşık 110-120 liralık bir indirim sağlayacağı düşünülüyor. İkinci müjde ise mayıs ayında Türkiye’nin tamamındaki konutların doğalgaz tüketiminden ücret alınmaması.Önümüzdeki aylarda kombiler yanmayacağı için bu müjde, mayıs ayından sonra yazın neredeyse hiç doğalgaz faturası ödenmeyeceği veya çok az ödeneceği anlamına geliyor.
Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Başkanı Yaşar Arslan, yerli doğalgazın en kısa sürede hanelerde kullanılmaya başlanacağını belirterek, “Karadeniz gazıyla yaklaşık 19 milyon 200 bin abonenin toplamda 5,9 milyar liralık faturası devlet tarafından karşılanabilir” dedi. Doğalgazın hem ısınmada hem de sıcak su ve pişirme amaçlı kullanımda kömür, LPG gibi alternatif yakıtlara kıyasla yaklaşık 2-3 kat daha ucuz olduğunu vurgulayan Arslan, 2022 yılında bir hanenin yıllık doğal gaz giderinin 6 bin lira civarında olduğunu söyledi.
Arslan, yerli doğalgazın maliyetinin piyasa fiyatlarına kıyasla düşük olacağı öngörüsüyle bu tutarın daha aşağılara inmesinin mümkün göründüğünü belirterek, “Mayıs ayı doğalgaz tüketiminin hane başı ortalama 50 metreküp seviyesinde gerçekleşeceği ve doğalgazın ortalama konut fiyatının mayıs ayında 6,15 lira olacağını düşünüldüğünde, Karadeniz gazıyla yaklaşık 19 milyon 200 bin abonenin toplamda 5,9 milyar liralık faturası devlet tarafından karşılanabilir” diye konuştu.
Keşfedilen 710 milyar metreküp doğal gazın piyasa değerinin 500 milyar doların üzerinde olduğuna dikkati çeken Arslan, doğal gaz fiyatlarının uluslararası piyasalarda oldukça değişken olması sebebiyle keşfedilen gazın ekonomik değerinin de değişmekle birlikte her halükarda Türkiye’nin uzun yıllar ithalat faturasına olumlu olarak yansıyacağını vurguladı. Geçen yıl Türkiye’de 53,3 milyar metreküp doğalgaz tüketildiğini, ilerleyen yıllarda bu rakamın 50-60 milyar metreküp civarında olmasının beklendiğini belirten Arslan, şöyle dedi:
“Ülkemiz 100 milyar metreküp kadar doğalgazı işleyip sisteme verebilecek altyapıya ve imkana sahiptir. Doğru bir planlama ve verimli bir kullanımla ilerleyen yıllarda komşu ülkelere doğalgaz ihracatı yapabilecek konuma gelebiliriz. Bu durum gelecek hedeflerimiz arasında yer alan doğalgaz ticaret merkezi olma hedefimize ulaşmamız için de ülkemize oldukça faydalı olacaktır. Sakarya sahasındaki doğalgaz keşfi 710 milyar metreküp seviyesinde. 35 yıl süreyle tüm konutların doğalgazını karşılayacak, sanayiyi de dahil ettiğimizde 15-20 yıl boyunca toplam doğalgaz ihtiyacını karşılayacak miktarda bir keşif söz konusu. Sonuç olarak, Sakarya Doğalgaz Sahası Geliştirme Projesi gibi büyük ölçekli doğalgaz yatırımları, Türkiye’nin dışa bağımlılığını büyük ölçüde azaltacaktır.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Karadeniz doğalgazıyla ilgili açıklamalarının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan çok panik. İyidir, halkın yararınaysa iyidir. Biz devlet terbiyesi ile yetişmiş insanlarız. Devleti yönetenin vaadi olmaz, taahhütü olur. Çünkü devletin parası halkın parası. Devlet adına, halkın yararına verilen taahhütleri, devamlılık esasıyla mutlaka yerine getiririz. Covid, yangınlar, ekonomik kriz, deprem sırasında unutulan ama seçim sırasında hatırlanan halkımızın yararına bolca taahhütte bulunsunlar ki devletin sözü anlamına gelsin ve Bay Kemal de seve seve yapsın” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, dün bayram namazını Diyarbakır Ulu Cami’de kıldıktan sonra Fox TV’ye bağlanarak gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karadeniz’de bulunan doğalgazı değerlendiren Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Karadeniz’den doğal gaz geldi, bir miktar da yakıldı. Bunun için ne kadarlık bir yatırım yapıldı? Kaç milyar dolar harcadınız? Onun karşılığında kıyıya getirdiğiniz gazın piyasa değeri ne kadardır?” diye sordu.
Uluslararası enerji uzmanı Mehmet Öğütçü, Karadeniz doğalgazıyla ilgili olarak Yetkin Report’ta bir yazı kaleme aldı. Karadeniz doğalgazının kısa sürede kullanılır hale getirilmesini küçümsemenin doğru olmadığını vurgulayan Öğütçü, “Gölgede kalan sorularaysa yanıt aramak gerekiyor” dedi. Öğütçü’nün yazısı şöyle:
“Sezar’ın hakkı Sezar’a”. Karadeniz doğal gazı müjdesinin 2020’de verilip ilk aşamasının 14 Mayıs 2023 seçimlerden önceye yetiştirilmesi dünya çapında bir başarı sayılmalı. Çünkü benzeri projelerden sadece Mısır’daki (ve Akdeniz’deki) en büyük gaz sahası olan Zohr’un keşfinden üretime geçen kadar süre üç yıl idi. Orada ilk İtalyan şirketi ENI başlattı arama sürecini, 2015’de gücü (yüzde 50) tek başına yetmeyince İngiliz BP (yüzde 10) çağrıldı ortak olarak.
Sonra Rusların petrol ve doğalgaz devlerinden Rosneft (yüzde 30) geldi, en son da finansman kaslarına ihtiyaç duyulan Birleşik Arap Emirlikleri şirketi Mubadala Petroleum (yüzde 10) dahil edildi konsorsiyuma. Yani, dört dev şirketin ortak eseri olarak hayat buldu kısa sürede. 850 milyar metreküp rezerv olduğu tespit edildi. (Kıyaslamak isterseniz Rusya’nın 48, İran’ın 33 trilyon metreküp). Her yıl 28 milyar metreküp civarında üretimi var.
Karadeniz gazının eylül ayına kadar kademeli artışla günde yaklaşık 10 milyon metreküp üretilmesi öngörülüyor, yani toplam gaz tüketimimizin (yaklaşık 60 milyar metreküp) yüzde 7’si. Bunun 2028-2030’a kadar 30 yeni kuyu daha kazılarak dört katına (16 milyar metreküpe) çıkartılması, böylece ihtiyacımızın dörtte birini karşılaması nihai hedef. Dahası hem Karadeniz hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin münhasır ekonomik alan sınırları dahilinde yeni rezerv keşif haberleri de gelebilir.
Karadeniz Ereğli’nin 175 km batısında yer alan Sakarya projesi, TPAO tarafından -Schlumberger ve Subsea7 mühendislik firmalarının desteği ile- geliştirildi. ExxonMobil, Royal Dutch Shell, Chevron, Rosneft, CNPC ve TotalEnergies gibi sermayeleri, insan kaynakları ve teknolojik deneyimi güçlü büyük şirketlerin üstlenebileceği türden jeolojik bakımdan böylesine zorlu ve yüksek maliyetli derin deniz arama girişiminden yüzünün akıyla çıkması hükümetin kredi hanesine yazılmalı.
Tabii ki ortaya konulan hedefler küçümsenecek rakamlar değil, ama şu sorular kafamızı kurcalamaya devam ediyor:
Benzeri sorular çoğaltılabilir; her biri inandırıcı yanıtları hak ediyor.
Her yıl doğal gaz ihtiyacının yüzde 98’ini Rusya, Iran ve Azerbaycan gibi farklı ülkelerden ve LNG kaynaklarından ithal eden, bunun için ağır alım faturası ve siyasi bedel ödeyen bir ülke için elbette ki öz kaynaklarla üretilecek her bir gaz molekülü değerlidir. Unutmayalım ki, ikmal güvenliği aynı zamanda milli güvenlik meselesidir.
Bu başarının siyasi malzeme olarak seçimlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından alabildiğine kullanıldığı eleştirileri var. Tıpkı TOGG, Anadolu çıkartma gemisi, Mersin Akkuyu nükleer santralının ilk reaktörünün işletmeye açılması, California’da Elon Musk ile uydu fırlatma, insansız savaş uçakları imali, Altay tankının nihayet gün ışığına çıkması ve benzerleri gibi. Siyasi iktidarın bütün bu gelişmeleri tam da seçim propaganda süresine denk getirmesini ve icraatını, projelerini abartılı şekilde yeniden seçilmek için kullanmak istemesini siyasetin akışı içinde değerlendirmek gerekiyor. Muhalefet de iktidara geldiğinde bu alanlarda neler yapacağını ortaya koyarak seçim rekabetinde dengesizliği gidermeye çalışabilir.
Sakarya sahasının keşfinden üretimine kadar uzanan süreci dünya enerji piyasalarındaki yeni dinamikler ışığında da değerlendirmek şart. Zamanın ruhuna uygun şekilde hem ekonomide hem jeopolitik düzende hem teknoloji yarışında hem de enerji oyununda değişmekte olan küresel dinamikleri derinliğine anlamak gerekiyor. Süratle bu dinamiklere uygun seçimleri yapmazsak – finansman, teknoloji, ticaret, yatırım, enerji, gıda, turizm dahil hemen her alanda dış dünyaya bağımlığımız yüksek olduğu için- kaçınılmaz şekilde başımızın belaya gireceği anlaşılıyor.
Dünya ekonomisi ve jeopolitiği tanınmaz ölçüde değişiyor, yeni dengelere oturuyor. ABD-Çin kutuplaşmasının keskinleşmesi, Rusya ve Çin’in Ortadoğu’yu yeniden yapılandırma yönündeki müdahaleleri, küreselleşmenin geriye sardırılması, teknoloji, ticaret, döviz, su, gıda, enerji ve kritik mineraller savaşlarının kızışması nedeniyle artık eskinin kalıpları ve düşünce tarzı ile ayakta kalmak zorlaşıyor. Oyun, oyuncular ve oyunun kuralları da yeniden şekilleniyor.
Aynı süreci, daha hızlı bir tempoda enerji sektöründe yaşıyoruz. Eskiden 15-20 yıla yayılan dönüşüm süreci artık birkaç yılda gerçekleşiyor, meyvelerini hızla almanız mümkün. Temiz enerji ekonomisi, teknolojisi, yatırımı, ticareti, finansmanı ve jeopolitiği ülkeleri küresel ligde görülmedik süratte ön sıralara taşıma potansiyeline sahip.
Onun için başka alanlarda olduğu gibi enerjide de hiç vakit geçirmeksizin yeni bir partiler üstü, “enerjik” iktidar vizyonu ve de dünya gerçeklerinden haberdar, uluslararası işbirliğini, ortaklıkları da öne çıkartacak yetkin icracı kadrolara gereksinim var. Doğalgaz, yeşil enerjiye geçiş sürecinin yakıtı ve enerji ekonomimizde önemli bir yere sahip (Mart 2023 itibarıyla Türkiye’nin kurulu elektrik gücünün yüzde 25’i doğalgazdan; ayrıca konutlarda, sanayide ve tarımda da yoğun şekilde kullanılıyor).
Avrupa’da Rus gazının Ukrayna savaşı sonrası yaptırımlar ile kesilmesi doğalgaza talebi artırdı, yeşile dönüşü hızlandırdı, hatta Avrupa Birliği’nin enerji arz mimarisini toptan değiştirdi. Bir yandan yeni doğal gaz geliştirme yatırımlarına para bulmak -fosil yakıtlar iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde “tu kaka” ilan edildiği için- giderek zorlaşırken, diğer yandan yeni doğalgaz üreticileri de pazarları da mantar gibi çoğalıyor dünyanın dört bir köşesinde. ABD kaya gazı sayesinde doğal gaz üretiminde Rusya’yı tahtından indirmek üzere.
Karadeniz’deki gaz arama/üretme çabalarındaki başarının devam ettirilmesi ve hedeflendiği gibi doğal gaz ihtiyacımızın 2030’a kadar en az yüzde 25’ini yerli kaynaklardan hesaplı, sürdürülebilir bir şekilde karşılanması hedefi enerji güvenliği bakımından gerçekten çok önemli. Siyasi rekabet nedeniyle aksamaya uğratılmamalı, ama şeffaf bir sürece dönüştürülmesi de ihmal edilmemeli.
Seçimlerinde ister Tayyip Erdoğan ister Kemal Kılıçdaroğlu seçilsin her alanda yeni bir bakış açısına, vizyona, yetkin icraat kadrolarına, dünya ile güven tazeleyecek inanılır bir angajmana ihtiyaç olacak 15 Mayıs sabahı.
Hiç kuşkusuz bu durum ekonomimizin belkemiği enerji için de fazlasıyla geçerli.