Bilinmeyen numaraları öğrenmek için 63,3 milyon lira harcadık
'Dijital batıl inançlar' araştırması yapıldı. Daha önce bıçak, su, merdiven gibi nesnelere yüklenen anlamlar şimdilerde akıllı cihazlarda boy gösteriyor. İnsanların bir kısmı akıllı cihazlarıyla konuşurken bir kısmı onlara isim veriyor.
İnsanlık tarihi boyunca batıl inançlar kuşaktan kuşağa aktarıldı ve aktarılmaya da devam ediyor. Elden ele bıçak almamak, köpüklü suyun üzerinden atlamamak gibi batıl inançlar birçok insanın hayatın doğal akışında gerçekleştirdiği eylemlerden. Öte yandan tarih ilerliyor ve insanlar yeni nesnelerle tanışıyor. Özellikle teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte insanlık, belki de tarihinin en hızlı dönemine yaşıyor. Bu batıl inançların öznesi olan nesnelerin de şeklinin değişmesine neden oluyor.
Dijital güvenlik firmalarından Kaspersky de bununla ilişkili olarak insanların modern teknolojilere ve cihazlara karşı tutumları hakkındaki “Dijital Batıl İnançlar” adlı bir anket yaparak değişen batıl inançları listeledi. Araştırmaya göre Türkiye’deki katılımcıların yüzde 39’u elektronik cihazlarına isimler veriyor. En fazla ismi olan elektronik cihazlar ise akıllı telefonlar.
Öte yandan birçok insan akıllı cihazlarıyla konuşuyor. Bu konuşma henüz cihazlar bozulduğunda yeniden çalışmasını istemek ve küfür etmek düzeyinde. Örneğin, Türkiye’de katılımcıların yüzde 84’ü akıllı telefonları, yüzde 44’ü televizyonları, yüzde 40’ı dizüstü bilgisayarları, yüzde 15’i elektrikli su ısıtıcıları ve kahve makineleri yüzde 16’sı akıllı hoparlörleri ve yüzde 21’i robot elektrikli süpürgeleriyle konuşuyor.
Kaspersky anketine göre, tüm katılımcıların yüzde 73’ü sesli komutlar dışında cihazdan çalışmasını istemek veya donarsa cihaza küfür etmek için konuşuyor. Türkiye’de kullanıcıların yüzde 43’ü ise hasar gören, düşen veya kırılan cihazlarına karşı empati sergiliyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Türkiye Genel Müdürü İlkem Özar, “İnsanlar, dijital cihazlarına daha fazla bağlandıkça elektronik aletlerine arkadaşları veya evcil hayvanlarıymış gibi davranma eğilimindedirler. Bu nedenle cihazlarına karşı güven ve empati duygusu geliştiriyorlar. Bununla birlikte tıpkı tüm kişilerarası ilişkilerimizde olması gerektiği gibi burada bir denge kurmak ve bazı nesnellikleri ve sınırları korumak önem taşıyor. Aksi takdirde bu güveni kendi amaçları için kullanabilecek siber suçlularla karşılaşma riskleri her zaman bulunuyor. Dijital cihazlara ve robotik sistemlere duyulan aşırı güven, kullanıcıları kişisel bilgilerini paylaşmaya, şüpheciliklerini ve temkinliliklerini azaltmaya ve sonuç olarak siber suçluların kurbanı olmalarına neden olabiliyor” dedi.
İnsanların akıllı cihazlarla kurduğu yakınlığın beraberinde getirebileceği sorunlara da değinen Kaspersky, kişisel verilerin korunması için güvenlik ipuçlarına uyulması gerektiğini de vurguluyor: Yazışmalar da dahil olmak üzere sosyal ağlarda gizli bilgileri (telefon numarası, pasaport bilgilerini) saklamayın veya yayınlamayın. Gizli verileri şifrelenmiş biçimde, örneğin parolalı bir arşivde paylaşın. Her hizmet için güçlü ve benzersiz şifreler kullanarak hesaplarınızın korunmasını sağlayın (farklı harfler, sayılar ve özel karakterler içeren 12 karakterden oluşan), bunları şifre yöneticilerinde saklayın, buna izin veren hizmetlerde iki faktörlü yetkilendirme kurun. Amaçları kişisel veya ödeme bilgilerini çalmak olan bir kimlik avı sitesine gitmenizi engelleyecek güvenilir bir güvenlik çözümü kullanın.