Billie Eilish de ‘ghost’lanmış: ‘Öldün mü be adam’
Flörtünüz aniden tüm iletişimi kesip ortadan bir hayalet gibi kayboldu. WhatsApp mesajlarınızı okuyor ama yanıtsız bırakıyor, telefonlarınızı açmıyor… Üstelik neden böyle davrandığıyla ilgili hiçbir fikriniz yok. Acaba ghosting fenomeni ile karşı karşıya kalmış olabilir misiniz?
Bir flörtünüz var, birlikte çok iyi vakit geçiriyorsunuz. Buluşmadığınız zamanlarda da sık sık mesajlaşıyor, birbirinize komik videolar, caps’ler, emojiler gönderiyorsunuz. Fakat aniden çok tuhaf bir şey oluyor. Birlikteyken zamanın nasıl aktığını bilmediğiniz kişi hiçbir mesajınıza cevap vermiyor, telefonlarınızı açmıyor, DM’lerinizi görmezden geliyor. Neler oluyor diye merak ediyorsunuz. Durumu anlamlandırmak için birlikte geçirdiğiniz anları zihninizde hızlıca tarayıp “Nerede hata yaptım?” diye düşünmeye başlıyorsunuz. Duygularınız oldukça huzursuz edici, acı verici… Peki ama başınıza şimdi tam olarak ne geldi? Yaşadıklarınızın modern flört sözlüğünde bir adı var: Ghosting.
Türkçe karşılığı “hayaletleme” olan ghosting, biri size hiçbir açıklama ya da uyarı yapmadan tüm iletişimi kestiğinde yani ansızın bir hayalet gibi ortadan kaybolduğunda gerçekleşiyor. Sosyal medya ya da tanışma sitelerinde yaygın olsa da ghosting yalnızca sanal ilişkilerle sınırlı değil, yüz yüze bir ilişkinin başında ya da ortasında da ortaya çıkabiliyor. Bu arada genellikle romantik ilişkilerle kodlanıyor ama arkadaşlık, iş, hatta aile ilişikleri de ghosting ile sonuçlanabiliyor. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Türkçapar ile ghosting’i konuştuk.
Ghostinge maruz kalan biri neler yaşar?
Eğer ilişkiye atfettiğiniz önem çok fazla değilse durumdan daha az etkilenir, kendinizi daha kısa sürede toparlar ve hayatınıza devam edersiniz. Fakat o kişi sizin için önemli biriyse işler değişir. Bir açıklama yapmadan ortadan kaybolması karşısında kendinizi ihanete uğramış, terk edilmiş hissedebilirsiniz. Bu da kızgınlık, öfke, haksızlığa uğramış hissetme gibi pek çok olumsuz duyguyu tetikler. İnsan belirsizlikten rahatsız olan bir varlık. Somut bir gerekçenin olmaması ve bunun getirdiği belirsizlik nedeniyle kendinizi sorgulayabilir, “Acaba bir şey mi yaptım?” diye düşünebilirsiniz. Cevapsız kalan çok fazla soru olduğu için neden böyle olduğuna ilişkin tahminler yürütebilirsiniz. Eğer kendinizi ghosting yapan kişiden daha yetersiz, istenilmeyen, az sevilen biri gibi görüyorsanız benlik saygınız zarar görebilir, kendinizi bir açıklamaya bile değer görülmemiş hissedebilirsiniz. Sosyal çevreniz darsa ve o ilişki sizin için çok önemliyse yaşadığınız kaybın duygusal ve zihinsel olarak üzerinizde güçlü bir etkisi olabilir.
Peki bir insan neden hiçbir açıklama yapmadan ortadan kaybolur?
Birine bir açıklama yaptığınızda o durumun yaratacağı bir sıkıntı, rahatsızlık var. İşte, bazıları bu durumla yüzleşmek istemez ve ortadan kaybolmak ona en kolay yol gibi gelir. Karşısındaki kişiden görebileceği olası tepkiyi duymamak için kaçabilir. Yani yapacağı davranışın sorumluluğunu almak istemez.
Bazıları “Ona bir açıklama yaparsam ilişkideki kontrolümü kaybederim, kontrol onun eline geçer. En iyisi hiç kontak kurmamak” diye düşünür. Yani temas ettiğinde alacağı tepkilere yanıt veremeyeceğinden, durumu kontrol edemeyeceğinden korkarak bu yolu seçebilir.
Bazıları için o ilişki gelip geçici bir şeydir, karşısındakinin de öyle düşündüğünü varsayar ve ortadan kaybolmayı normal görür.
Bazen ghosting başkalarına acı çektirmek için pasif agresif tutumun bir aracı olabilir. Örneğin biri size “Sen ne biçim insansın, artık görüşmeyelim” dediğinde üzülürsünüz ama içiniz de rahat olur. Çünkü duygular ifade edilmiştir, sebep bellidir, gerekirse durumu düzeltmeye yönelik adımlar atarsınız. Fakat hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmak sizi derin bir sıkıntıya sokar. Biz buna pasif agresyon yani geriye çekilerek saldırganlık diyoruz.
Her durumda iletişimin bu şekilde koparılması empati yokluğuna, sorunlu bir duruma işaret etmiyor mu?
Evet ama ghosting bazen lehinize bir durum da olabilir. Örneğin karşınızdaki insan istismarcı ya da psikopat biriyse ondan kurtulmuş olursunuz. Bu arada farklı duygusal manipülasyon yolları var. Bunlardan biri breadcrumbing… Üzerinde durulması gereken bir konu çünkü ghosting yapanlar bazen breadcrumbing ile tekrar karşınıza çıkabilir. Sözcük anlamı “ekmek kırıntısı” olan breadcrumbing’de karşınızdaki kişi küçük iletişim girişimlerinde bulunur. Örneğin ara sıra mesajlar gönderir, instagramda gönderilerinizi like’lar, bazen bunların altına yorum yazar. Amacı sizinle hâlâ ilgileniyormuş gibi algı yaratmaktır ama aslında böyle bir niyeti yoktur. Ciddi bir ilişki değil ilgi peşinde koşar, istediğini elde ettiğinde de sizden uzaklaşır. Breadcrumbing bir kısır döngü halini alabilir. Sürekli yaşanan gelgitler kafanızı çok karıştırır, ne olduğuna anlam veremezsiniz, bu esnada zamanınız boşa harcanır.
Peki, ghosting ya da breadcrumbing’e maruz kalan biri ne yapmalı?
Yapabileceğiniz en iyi şey bunlara pirim vermemek. “Nerede hata yaptım” diye düşünüp kendinizi suçlamak yerine durumu tanımlayın ve o kişiyi hayatınızdan çıkarın. Diyelim ki iletişim girişimlerinize yanıt vermiyor, bu durumda daha fazla mesaj göndermenizin anlamı yok. Mesaj göndermeye ya da ulaşmaya çalıştıkça üzüntünüz, hayal kırıklığınız artar. Eğer sizi bütün sosyal medya platformlarından engellediyse yine hiçbir şey yapmamanızda fayda var, stalklamak, gizli gizli takip etmek size sadece zarar verir.
Benzer şekilde ayrıldığınız biri psikopatik özellikler gösteriyor ve sizinle temas kurmaya çalışıyorsa bu girişimleri de sonuçsuz bırakın. Çünkü yazdığınız küçük bir şey bile karşınızdakinin oradan ilerlemesine neden olabilir, ilişkiyi sürdürme konusunda onu cesaretlendirebilir. Nasıl hissettiğinizi söyleyip net bir cevap vermek ve iletişimi kesmek en iyisi. Bu tür durumlarda şöyle düşünmek gerekir: Bu kişi ilişki kurmaya ve sürdürmeye müsait biri değil. Çünkü yaptığını muhakkak yine yapacaktır.
Yani “Belki ileride değişir” diye bir şans daha vermek doğru değil.
İnsanların birtakım temel özelliklerinin değişmeyeceğini bilmek, “Aslında şu özelliği değişse iyi biri” dememek gerekiyor. Çünkü o özelliğin değişmesi imkânsız olmasa da oldukça zor… Değişim için insanın önce kendisinde bir sorun olduğunu kabul etmesi, daha sonra bunu değiştirmek için çaba sarf etmesi ve değişime dönük olarak gerekirse psikoterapi alması gerekebilir. Dolayısıyla karşımızdaki kişi neyse onu olduğu gibi görmek, somutlaştırmak gerekir.
Bizim “karanlık üçlü” dediğimiz, narsizm, psikopati ve Makyavelizm kişilik özelliklerini içeren bir kavram var. Kadınların bir kısmında bu tür “güçlü” kişilerle uzun süreli ilişki kurma eğilimi olur. Başlarda olumsuz özellikler gösterilmez ya da görmezden gelinir, hep iyi yönler ön plana çıkar. Fakat ilişki devam ettikçe maske düşer ve psikopat gerçek yüzünü göstermeye başlar. Kıskançlık adı altında aşırı baskı, hakaret, küçük düşürmek, dayak gibi şiddetin farklı türleri ortaya çıkar. O noktada yapılabilecek en doğru şey ilişkiyi sonlandırmaktır. Yoksa iş, bizim ülkemizde sık yaşandığı gibi kadın cinayetlerine kadar varabilir.
Bir de tabii kendi psikolojinizle ilgili de farkındalığınızın olması lazım. Yoksa karşınızdaki kişiyi çarpık bir şekilde görür, onunla ilgili doğru değerlendirme yapamazsınız.
Kendi psikolojimizle ilgili farkındalık kavramını açar mısınız biraz?
Mesela ilişkinizde şiddet gibi olmaması gereken durumlar var ve bunları görmezden geliyorsanız “Acaba kendime güvensizliğim nedeniyle karşımdaki kişiyi olduğundan daha iyi mi görüyorum” diye bir değerlendirme yapabilmeniz önemli. Ya da “Sorunlu kişiler de beni buluyor”, “Karşıma bir tane düzgün insan çıkmayacak mı?” demek yerine bu örüntülerin neden geliştiğini sorgulayabilirsiniz. Belki de onlar sizi bulmuyor, siz onları seçiyorsunuz. Bu seçimleri de çocukluktan itibaren öğrendiğiniz yanlış inançlar, başa çıkma mekanizmalarıyla farkında olmadan yapıyorsunuz. Elbette bu farkındalığa erişmek çok kolay değil ama sürekli tekrar eden ilişki örüntüleriniz varsa üzerinde düşünmenizde, belki de bu konuda profesyonel destek almanızda yarar var.