Marmara Bira ve girişimcilik dersi
‘Dalmaçyalılar’ın kesin olarak ilk sırada çıkacağını beklediğimiz gruptaki ‘asıl’ rakibimizin Galler olduğu muhakkak ve Ada temsilcisini geçersek Almanya vizesini alacağız. Lakin bu süreçte ara duraklarda kazaya uğramamak gerekiyor. Letonya bu açıdan bizi üzebilecek virajlardan biriydi...
2002 Dünya Kupası’nda gelen, futbol tarihimizin en büyük başarısı niteliğindeki ‘Üçüncülük’ unvanının ardından bir sonraki ‘resmi’ turnuva için bilet ararken önümüzdeki tek engel onlardı. Fanatik’in o ünlü başlığı ‘Çek Bir Letonya’yla zihinlerimizde yer eden ve ‘kolay rakip’ havasında küçümsediğimiz Baltık ülkesinin temsilcileri ne yazık ki Portekiz’deki ‘Euro 2004’ için bize geçit vermemişler ve tarihimizin en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşatmışlardı. Aradan 20 küsur yıl geçmiş, bir kez daha bir Avrupa Şampiyonası bileti için aynı sularda şans arıyoruz. Bu kez onlarla grup elemelerinde karşılaşıyoruz (ki ‘Katar 2022’ Avrupa elemelerinde de aynı gruptaydık).
Evet, Türkiye Almanya’da düzenlenecek ‘Euro 2024’ vizesini cebine koymak için mücadele ettiği D Grubu’nda ‘ilk iki’ye girme hedefinde. Grupta bugüne kadar oynadığımız iki maçta Ermenistan’ı deplasmanda 2-1 mağlup etmiş, Hırvatistan’a ise evimizde 2-0 yenilmiştik. ‘Dalmaçyalılar’ın kesin olarak ilk sırada çıkacağını beklediğimiz gruptaki ‘asıl’ rakibimizin Galler olduğu muhakkak ve Ada temsilcisini geçersek Almanya vizesini alacağız. Lakin bu süreçte ara duraklarda kazaya uğramamak gerekiyor. Letonya bu açıdan bizi üzebilecek virajlardan biriydi. Tüm bu dengeler içinde dün başkent Riga’daki Skonto Stadı’nda çıktığımız mücadele aynı zamanda koltuğu sürekli sallantıda olan teknik patron Stefan Kuntz için de önemli bir dönemeçti.
Alman çalıştırıcı makul bir 11 sahaya sürmüştü. Yeni biten Süper Lig yarışında sezonun öne çıkan yerlileri ve yurt dışında başarılı performans ortaya koyan temsilcilerin kaynaştığı bir ekip yani… Takımın genel görüntüsü son derece teknik ayaklardan oluştuğu yönündeydi; yeni yıldızımız Arda Güler, Şampiyonlar Ligi’nde final görmüş Hakan Çalhanoğlu ve Marsilya’da iyi bir sezon geçirmiş Cengiz Ünder gibi. Keza benzer çizgilere sahip Kerem Aktürkoğlu ve Ferdi Kadıoğlu da kadrodaydı. Cenk Tosun ve Enes Ünal’ın sakatlıklarıyla 11’de direkt olarak şans bulan ve sezon için performansıyla da formayı hak eden Umut Nayir de sahadaydı dün.
Henüz 5. dakika sınırları dahilinde ilk ciddi atağımızı Arda Güler yarattı ve sağdan kavisli bir vuruşla rakip kalede tehlikeli oldu. 9. dakika civarı Cengiz’le girdiği pozisyonda sakatlanan Emsis, sonrasında ayakkabısını öyle bir bağladı ki uzun bir süre hakem, diğer oyuncular ve bütün stat onu bekledi. Kamera onun bu ‘özel gösterisi’ne odaklanırken Leton oyuncu adeta bağcıkları bütün deliklerden tek tek geçiriyor, sadece düğüm düğüm üstüne değil sanırım futbol sahalarında da bir rekora imza atıyordu.
Sonrasında Türkiye’nin golü geldi. 22’de sağdan kullanılan serbest vuruşta ‘stoper dayanışması’ izledik; Merih soldan kafayla indirdi, Abdülkerim sezon içinde Galatasaray forması altında gerçekleştirdiği hamlelerden birini yaptı ve Ay-Yıldızlıları 1-0 öne geçirdi. Peşi sıra ev sahibi fiziği güçlü Uldriķis’le sağdan etkili geldi ama son vuruş beceriksizliğiyle sonuç alamadı. 39’da Ferdi’nin attığı gol (haklı olarak) VAR’dan döndü ve ilk yarı Kuntz’un öğrencilerinin 1-0 üstünlüğüyle sona erdi.
🇹🇷⚽GOOOLL!! ABDÜLKERİM BARDAKCI!! İlk milli maçında golü buldu ve Letonya karşısında öne geçiyoruz… pic.twitter.com/krcqEE075r
— TRT Spor (@trtspor) June 16, 2023
Maçta ikinci yarı Letonya’nın aradığı beraberlik sayısını bulmasıyla başladı adeta. ‘Ayakkabı şovmeni’ Emsis, 51’de Orkun Kökçü’nün hatasıyla başlayan akını sonuçlandırdı ve durumu 1-1’e getirdi. Kırmızı-Beyazlılar bu gole 10 dakika sonra cevap verdi. Feyenoord’daki başarılı sezonun ardından Benfica’ya transfer olan Orkun, adeta yenen goldeki hatasını affettirdi; ince gördü, verdiği pası değerlendiren Cengiz Ünder sol ayak içiyle durumu 2-1’e getirdi. 69’da Ošs’un yarattığı tehlikeyi Mert bertaraf etti. Kuntz, 71’de oyuna Eren Elmalı ve Barış Alper Yılmaz’ı sürdü, bu değişikler özellikle Barış’ın dağıtıcılığıyla etkisini hücum hattında gösteriyordu. Üstüne üstlük 82’de Emsis güne damgasını vurmakta kararlı olduğunu bir kez daha ispatladı ve ikinci sarıdan kırmızı görerek takımını 10 kişi bıraktı.
Bu kırmızı kart Türkiye’nin son dakikaları güle oynaya geçireceği kanısı uyandırmıştı ki, Baltık temsilcisi böyle düşünenlere yanılttı. 10 kişi olmalarına karşın gayet inatçı, mücadeleci ve kora kor bir oyun ortaya koydular ve top çevirmeyi başaramayan, hava hâkimiyetini de her pozisyonda rakibine veren Ay-Yıldızlılar karşısında uzatma bölümünde bir kez daha beraberliği yakaladılar. Kuntz için tehlike çanları yüksek volümde çalmaya başlamıştı ki İrfan Can Kahveci imdada yetişti, 90+5’de Barış Alper’in sağ kanattaki ısrarlı takibinin ardından zor pozisyonda yaptığı ortayı kaleci Puriņš uzaklaştırmaya çalıştı ama yumruğu kısa düştü; İrfan Can’ın kafası skoru belirledi: 3-2.
🇹🇷⚽GOOOLL!! 90+6 İRFAN CAN KAHVECİ!! Biz daha bitti demedik!!! pic.twitter.com/ICzE5KG6QQ
— TRT Spor (@trtspor) June 16, 2023
Bu galibiyeti daha da değerli kılan sonuç ise Galler’den geldi; Ermenistan deplasmanda Ada temsilcisini 4-2 yenince Hırvatistan’ın ‘Bay’ geçtiği bu sekansta Türkiye son anda yüzü gülerken maç fazlasıyla liderlik koltuğuna da oturdu.
Dünkü maçı futbol açısından masaya yatırırsak; bir tarafta teknik düzeyi yüksek, Süper Lig’in yanı sıra Avrupa’nın üst liglerinde forma giyen bir Türkiye vardı, diğer yanda ise fizik gücüyle ayakta durmaya çalışan bir rakip. Kıta Avrupası’ndaki uzun lig yarışları Ay-Yıldızlı kanattaki oyuncuları yorgun düşürmüş olabilir, belli oranda bıkkınlık hissi de var tabii ki ama genel birikim, var olan kapasite ve yetenek oyunun bazı anlarının daha kolay atlatılmasını gerektiriyor. Örneğin Letonya’nın 10 kişi kaldıktan sonra yaptığı prese karşılık verememek bence büyük eksiklikti. Kuşkusuz dünkü oyun itibariyle faturayı Kuntz’a kesecekler çoğunlukta olacak ama bahsettiğim zaman aralığında ve maçın diğer bazı bölümlerinde bu işin üstesinden gelmeyi bilecek olan kesimin takımın yükünü sırtlaması, sorumluluk üstlenmesi için öncelikle adres niteliğindeki yıldızların olması gerekiyor.
Örneğin dün Arda etkisizdi ama sanki arkadaşları da öne çıkması için ona gerekli yardımı sun(a)madılar. Öte yandan Hakan Çalhanoğlu da çok parlak değildi, ben Cengiz Ünder’in de attığı gole rağmen Milli Takım performansında genel olarak vasatı aşamadığını düşünüyorum. O klasik sağdan inip soluyla vurma şablonunu dün bir kez gerçekleştirdi ama sonuç alamadı. Lakin maçın genelinde çok öne çıkmadı, çıkamadı. Kerem savruktu ama onun topu etkili sürükleyip orta yapmayı ya da doğru adrese pas vermeyi başardığı noktalarda da Umut Nayir etkisizdi. Sezonun parlak yıldızı ne yazık ki dün çok sönüktü, kelime oyunu yaparsak “Pek ‘Umut’ vermedi”. Kuntz ise sanki ona güvendiğinin altını ısrarla çizercesine maç boyu oyunda tuttu. Alman çalıştırıcının bence dünkü hatası şuydu; Salih Özcan’ı ve İrfan Can’ı taze kuvvet olarak daha erken oyuna alabilirdi.
Sonuçta, isimleri Asteriks’in Galya köyündeki hemşerilerini andıran Letonya’yı tıpkı Ermenistan deplasmanındaki görüntümüze benzer şekilde, kötü oynayarak yenmeyi başardık. Şimdi karşımızda pazartesi gecesi Samsun’da ağırlayacağımız Galler var. Britanya futbolunun orta karar temsilcisini geçersek bu aralar vatandaşlarımız sürekli red aldığı Almanya’ya gitmek için en azından ‘futbol vizesi’ni erkenden cebimize ihtimalimiz var. Bekleyip görelim…