CHP’de Eren Erdem kanunları
ABD bir süredir sosyal medyanın gençlerin ruh sağlığına etkilerini tartışıyor. Kamu Sağlığı Hizmetleri Birimi Başkanı Vivek Murthy, “Acil bir krizle karşı karşıyayız” dedi ve sosyal medya hakkında bir rapor yayınladı. Konuyu Prof. Semerci’ye sorduk.
ABD Kamu Sağlığı Hizmetleri Birimi Başkanı Dr. Vivek Murthy, geçen ay sosyal medyanın ergen ruh sağlığına etkileri hakkında tavsiye, bilgi ve uyarı içeren bir rapor yayınladı. 19 sayfalık raporda “Sosyal medya çocuk ve ergenlerin ruh sağlığına derin bir şekilde zarar verebilir, bu konuda çok sayıda gösterge var” ifadesi yer aldı ve aileler, siyasetçiler, teknoloji şirketleri, araştırmacılar, çocuk ve gençler için bazı öneriler sıralandı.
Raporun “Aileler neler yapabilir?” bölümünde şu öneriler yer aldı: “Elektronik cihazlar potansiyel bir dikkat dağıtıcı olabilir, uykuyu engelleyebilir. Bu nedenle yatmadan en az bir saat önce telefon, tablet ve bilgisayar kullanımını kısıtlayın. Sosyal bağları güçlendirmek, sohbeti teşvik etmek için aile yemekleri ve toplantıları sırasında cihaz kullanmayın. Kiminle bağlantı kurdukları, gizlilik ayarları, çevrimiçi deneyimleri konusunda çocuklarla sohbet edin. İhtiyaç duymaları halinde yardım istemeleri için onları teşvik edin. Çocuğunuz size e-posta, kısa mesaj, online oyunlar ya da sosyal medya aracılığıyla taciz edildiğini söylediğinde, ‘Bir yetişkin özel görüntülerimi ya da cinsel eylemlerde bulunmamı istiyor’ dediğinde yargılamadan ona destek sağlayın, şikâyet etme seçenekleri hakkında onunla konuşun.”
Rapor, Amerikan basınında geniş yer buldu. Wall Street Journal yazarı Julie Jargon, Kamu Sağlığı Hizmetleri Birimi Başkanı Dr. Vivek Murthy ile konuştu ve şunları kaleme aldı: “Dr. Murthy, sosyal medyaya başlangıç yaşının ne olması gerektiği konusunda bir yaş önermedi. Onunla, başka doktorlar ve politika yapıcılarla konuştuktan sosyal medya kullanımı konusunda 16 yaşın mantıklı olduğunu düşünüyorum. Şu anda reklam ve veri toplama ile ilgili yasalar 13 yaş ve üzeri kişilerin sosyal medya uygulamalarını indirmesine izin veriyor. Fakat sosyal medya kullanımı için 13 yaş çok erken.”
Öte yandan Dr. Vivek Murthy Time dergisine yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Ülkeyi dolaşırken ebeveynlerden aldığım bir numaralı soru şu: ‘Sosyal medya çocuklarım için güvenli mi?’ Birçok çocuk da aynı endişeleri dile getiriyor. Ortaokul, lise ve üniversite öğrencileriyle yaptığım toplantılarda genellikle sosyal medyayı gündeme getiriyorlar. Bana tutarlı olarak söyledikleri üç şey var. Bir, sosyal medya çoğu zaman kendilerini kötü hissetmelerine neden oluyor. İki, arkadaş ilişkileri hakkında kendilerini daha kötü hissettiriyor. Üç, sosyal medyadan kurtulamıyorlar. Bir öğrencinin bana söylediği gibi ‘Gün içinde kendimi harika hissediyorum, sonra telefonumu çıkarıyorum, insanların inanılmaz şeyler başardığını, inanılmaz bedenlere sahip olduğunu ve inanılmaz hayatlar yaşadığını görüyorum. Aniden kendimi kötü hissediyorum.’ Bu ortak bir tema. Bu raporu yayınladım çünkü acil bir krizle karşı karşıyayız. Sosyal medyanın çocuklara verdiği zararları en aza indirme, yararları en üst düzeye çıkarma çabasında yeterince ilerleme kaydetmedik. Çocuklarımızın ruh sağlığı ve esenliği konusunda endişeleniyorum.”
ABD’de bu tartışmalar sürerken biz de konuyu Çocuk-Genç ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci ile masaya yatırdık. Sosyal medya kullanımında yaş sınırı ne olmalı? Sosyal medya ne zaman sorunlu bir hal alır? Aileler önlem için neler yapabilir?
Her çocuğu aynı şekilde etkilemediğini söyleyerek başlayabilirim. Sosyal medya konusunda son yıllarda sayıları artan çok araştırma var. Depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik sorunlar ile sosyal medya kullanımı arasındaki ilişki açısından baktığımızda araştırmalar net bir sonuç ortaya koymuyor, bazı araştırmalar bağlantı bulurken bazıları zayıf ilişkiler gösteriyor. ‘Sosyal medya kullanımı acaba yararlı olabilir mi’ sorusunun yanıtı da çok belirgin değil; bazı araştırmalar, sosyal medyanın gençlerin yalnızlık duygusuna iyi geldiğini, sosyalleşmelerine katkıda bulunduğunu gösteriyor. Bu tür yararlı etkileri olsa da sosyal medyanın kontrol edilmesi zor, tehlikeli bir saha olabileceğini asla göz ardı etmemeliyiz. Siber zorbalığın, tacizin, paylaşılan fotoğrafların kendine zarar vermeye kadar uzanan ciddi sonuçları olabiliyor. Yine beğenilmeme, istenmeme gibi duygular intihar riskinde artışa yol açabiliyor. Dolayısıyla yalnızca ekran başında geçirilen saatlerin süresine odaklanmak yeterli değil, sosyal medya kullanım amacına, orada ne yapıldığına ne paylaşıldığına da bakmak lazım.
Sadece bir gencin değil, her yaştaki kişinin sosyal medya kullanımı için genel bir kuralımız var. Eğer sosyal medya, normal aktivitelerinizi engelliyorsa sosyal medya kullanımınız sorunlu demektir. Örneğin çocuğunuz ders çalışmak, spor yapmak, arkadaşlarıyla yüz yüze görüşmek, eğlenceli aktivitelere katılmak yerine sosyal medyayı yeğliyorsa bu sizin için alarm zilinin çaldığı anlamına gelir. Ayrıca sosyal medyada uygunsuz görsel paylaşımının, yasa dışı aktivitelere dahil olmanın, uygun olmayan kişilerle denetimsiz ilişki kurmanın da başlı başına sorun olduğunu belirtmeliyim.
Ergenlik döneminde beyin gelişimi yani nöral devrelerin oluşması ergenin hem fiziksel hem de psikososyal deneyimleri ile olur. Dolayısıyla gelişimi sağlayacak deneyimlerden yoksun kalmak, sadece belli bir yerden beyni beslemeye çalışmak sağlıklı gelişimi kesinlikle olumsuz etkiler. Karşılaşılan içerikler, sosyal ve duygusal gelişimde oldukça önemli. Çocukların yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kalmaları farklı sorunlara neden olabilir. Mesela çocuk, sosyal medyada karşılaştığı davranışı şiddet, taciz olarak görmeyebilir ya da birçok kavramı yanlış öğrenebilir. Eşitsizlik, ayrımcılık, yasal olmayan yolları öven paylaşımları normal kabul edebilir. Aile, içerikleri denetlemediği zaman da yanlış bilgiler çocuğun doğrusu olur.
Bir başka önemli konu, ergenlik döneminde başkalarının değerlendirmelerine ve sosyal ödüllere duyarlılığın fazla olması. Sosyal medya bu gelişimsel süreçleri etkiler, hatta fiziksel görünüme aşırı odaklanmaya, beden imajı konusunda endişe yaşanmasına neden olabilir.
Tabii yoğun sosyal medya kullanımı sadece ruh sağlığını değil, beden sağlığını da olumsuz etkiler. Örneğin hem kullanım süresi hem de sürekli parlak ekrana maruz kalma nedeniyle uyku bozulur. Uyku bozukluğu ise dikkat ve öğrenme sorunları yaratır. Baş öne eğik vaziyette akıllı telefon kullanmak ya da uzun süre bilgisayar karşısında kalmak postür sorunlarına, kas ağrılarına neden olur. Bir başka önemli konu, sosyal medyada kullanıcıları takip edip ona uygun reklamlar sunan teknolojilerin çocuk ya da gençlerin tüketim alışkanlıklarını yönlendirmesi. Aileler sosyal medyada bu yönlendirici teknolojilerin artışını da dikkate almalı.
Dikkat ve sosyal medya ilişkisini inceleyen çalışmalara göre etkileşim iki yönlü. Birinci yöne baktığımızda, dikkat eksikliği olanlar için sosyal medyanın çekici bir platform olduğunu görüyoruz. Çünkü sosyal medya her yerde ulaşılabilen, hızlı gezinme sağlayan, birden fazla sohbete katılmaya, hızlı yanıt almaya olanak tanıyan bir mecra. Bu nedenle dikkat eksikliği olanların sosyal medya kullanımının daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
İkinci yöne baktığımızda da sosyal medyayı yoğun olarak kullanan ergenlerin hızlı görev değiştirme alışkanlığı edindiğini gözlemliyoruz. Bir konudan başkasına zıplayan, derinlemesine düşünmeyen, sorgulamayan, dikkati sürekli kesintiye uğrayan zihin, ilgili bilgiyi ilgisiz bilgiden ayırt etmekte zorlanıyor. Bu durum dikkat eksikliğine neden olabiliyor. Bir başka tehlike ise şu: Sosyal medyanın sunduğu hızlı değişime alışmak, uzun süreli dikkat gerektiren aktivitelerin sıkıcı olarak algılanmasına yol açıyor. Örneğin derinlemesine okuma yapmak, ders çalışmak, kaçınılması gereken eğlenceli olmayan aktiviteler arasında yer alıyor.
Üzerinde uzlaşma sağlanmış bir yaş olmadığını söylemeliyim. Bazı çocuklar daha hızlı olgunlaşıyor, sosyal medyada karşılaşabilecekleri risklerle baş etme konusunda daha donanımlı olabiliyor. Dolayısıyla başlangıç yaşı konusunda çocuğun gelişim özellikleri göz önünde bulundurulmalı. Fakat ben 15 yaş öncesi kullanımı uygun bulmuyorum. Akıllı telefon almak için de aynı yaş kuralı geçerli.
Aslında birçok sorunda olduğu gibi sosyal medya kullanımında da sağlıklı bir sistem oluşturmanın yolu şu kurallara bağlı: Çocuğunuzla iyi bir ilişki kurun, sorunları konuşabilin ve iyi bir kontrol mekanizması oluşturun.
Çocuk ve ergenler için asıl denetim merci ebeveynlerdir. Öncelikle hangi yaşta nelere izin vereceğinizi belirlemeli ve içerikleri kontrol etmelisiniz. Çocuğunuzla iyi ilişki kurarak doğru kullanım ve zarar görebileceği durumlar konusunda onu bilgilendirmek, “Sorun olduğunda mutlaka benimle paylaş” demek çok önemli. Şifrenin aile tarafından bilinmesi, teknolojik aletlerin ortak kullanım alanında olması, yatak odasına sokulmaması, yemek saatlerinde telefon ya da tablet kullanılmaması alınabilecek diğer önlemler.
Altını çizmek istediğim bir başka konu, ebeveyn tutumları. Ne yazık ki birçok ebeveyn çocuklarıyla zaman geçirmek yerine onları sosyal medyada paylaşıyor, dijital dünyayı çocuk bakıcısı gibi görüyor. Hatta yaşı uygun olmayan çocuklarına sosyal medya hesapları açmakta bir beis görmüyor, aşırı sosyal medya kullanımıyla onlara yanlış model oluyor. Dolayısıyla ebeveynlerin sorunun oluşumuna katkıda bulunmamak için kendi tutumlarını da gözden geçirmesinde yarar var.