Bu da Pasifik’in ‘Greyhound’u: ABD’nin denizaltı üstünlüğü sona mı eriyor?
NYT, 3800 metre derinlikte gömülü Titanik'i keşfetmek için Titan denizaltısına binen ancak sualtı aracının basınca dayanamayarak içe çökmesi sonucu hayatını kaybeden beş milyarderin son saatlerini yazdı.
Pakistanlı milyarder Şahzada Davud ve 19 yaşındaki oğlu Süleyman, 18 Haziran’da tam da Babalar Günü’nde 3 bin 800 metre derindeki Titanik batığını keşfetmek üzere OceanGate Expeditions’ın Titan denizaltısına bindi. Süleyman’ın yanında zeka küpü, Şahzada’nın ise Titan’ın daracık penceresinden Titanik’in görüntülerini yakalamayı amaçladığı Nikon fotoğraf makinesi vardı.
Davudlar, geminin batışının 100’üncü yıldönümü şerefine 2012 yılında Singapur’da düzenlenen sergiyi ziyaret ettikten sonra Titanik’e hayran kalmış. Sergilenen bazı eşyaların Fransız Paul Henri Nargeolet tarafından yüzeye çıkarıldığını öğrenmişler. Daha önce de Grönland’ı ziyaret eden aile, OceanGate’in Titanik keşfi ilanlarını görünce Titan’a binme kararı almışlar.
Şahzada Davud’un eşi Christine, New York Times’a kocasının dalış konusunda oldukça heyecanlı olduğunu, öyle ki etrafta, “Yarın dalıyorum!” diye gezdiğini anlattı. Şahzada’nın dalış hayali gerçekleşse de 1 saat 45 dakika sonra Titan’ın kontrol gemisiyle bağlantısı kesildi.
Christine’nin anlattığına göre kapsül ile gemi arasındaki şifreli bilgisayar mesajlarının normalde de kesintili olduğu konusunda kendisine güvence verilmiş. Kopukluğun bir saatten fazla sürmesi halinde dalış iptal ediliyor ve Titan ağırlıklarını bırakıp yüzeye geri dönüyormuş. Denizaltı dört gün sonra bulundu ancak geminin büyük olasılıkla patladığı ve içindeki herkesin bu olay sırasında öldüğü söylenildi.
Denizaltıda Davudların yanı sıra yaşamının 35 yılını Titanik keşiflerine adamış 77 yaşındaki Fransız Paul-Henri Nargeolet, 58 yaşındaki İngiliz milyarder Hamish Harding ve OceanGate’in CEO’su 61 yaşındaki Stockton Rush vardı. Bu Nargeolet’in enkaza 38’inci dalışı olacaktı. Harding ise Davudlar gibi ilk dalışının heyecanını yaşıyordu. Titan’ın pilotu, bir yenilikçi olarak tanınmak için bazı güvenlik kurallarını es geçen Rush’tı.
Titan’ın keşif gezilerine biçilen değerin 250 bin dolar olduğu bilinse de bu fiyatın pazarlığa açık olduğu daha önce gezegenbilimci Alan Stern örneğinde kanıtlanmıştı. Rush, geçen temmuz yapılan Titan keşfine katılmak isteyen Stern’in geçmişinde jet pilotluğu, kutup keşifleri, NASA’nın Plüton ve Kuiper Kuşağı’na ilişkin New Horizon keşiflerinin liderliği gibi deneyimlerin olduğunu öğrenince gezegenbilimciye bedava bilet vermiş.
Nargeolet, yıllarını Titanik’e dalarak, müze ve sergilere eşya toparlayarak geçirmişti. 18 Temmuz’da Paris’te açılacak Titanik sergisine katılmayı planlıyordu. 2022’de ‘Titanik’in Derinliklerinde’ adındaki kitabında, “Tüm varlığım ona adanmış” diye yazmıştı.
İlk kez dalış yapan üçlüye kendilerini nelerin beklediği ve 12 saatlik yolculuk için nasıl hazırlanmaları gerektiği anlatılmış. Rush, her zaman dalıştan bir gün önce ‘düşük kalorili diyet’ uygulanmasını ve dalış sabahı kahve içilmemesini tavsiye ediyormuş. Zira 12 saat boyunca tuvalet yapmak için sadece bir şişe ya da perdenin arkasındaki kampvari helayı kullanmak gerekiyordu.
Rush ayrıca derine indikçe hava daha da soğuduğundan yolculardan kalın çorap giymelerini istemiş. Aşağı inerken pil gücünden tasarruf etmek için projektörler kapatılacağı için denizaltının penceresi ve dış kameralardan bir şey görülemeyeceği konusunda da yolcular uyarılmış. Ayrıca yolculardan Bluetooth hoparlörde çalmak için en sevdiği şarkılardan bir kısmını telefonlarına yüklemelerini istemiş ama katı kuralına göre bu şarkılar Country olmamasıymış.
Christine’nin New York Times’a verdiği demece göre, Stockton Rush ve eşi Wendy, kaza öncesi Davudlarla bir araya gelip denizaltının tasarımı, güvenliği ve içine girmenin nasıl bir şey olduğundan bahsetmişler ancak Christine, “İşin mühendislik kısmı konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Hani motorun nasıl çalıştığını bilmeden uçağa binersiniz ya” dedi.
Christine, Nargeolet’in bir keresinde gruba ‘üç gün boyunca denizin derinlerinde mahsur kaldığını ve denizaltıyla iletişinin kesildiğini’ anlatmış. Şahzada ise bunun ‘çok havalı’ olduğunu düşünmüş.