Ankara yaşanana ‘kontrollü kriz’ diyor, çünkü Blinken, Fidan’a 11 Nisan’da bunları söylemiş
22 yaşındaki Mahsa Amini'nin ölümüyle başlayan kitlesel protestoların birinci yıldönümüne haftalar kala İranlı yetkililer, başörtüsüne yönelik yeni bir yasa tasarısını değerlendiriyor. Uzmanlar, bu tasarının bir benzeri görülmemiş sertlikte cezai tedbirler getireceğini söylüyor.
İran’da başörtüsüne yönelik 70 maddelik yeni yasa tasarısı, başörtüsü takmayı reddeden kadınlar için çok daha uzun hapis cezaları, kuralları ihlal eden ünlüler ve işletmeler için yeni cezalar ve kıyafet kurallarını ihlal eden kadınları tespit etmek için yapay zeka kullanılması da dahil olmak üzere bir dizi yeni teklif getiriyor.
22 yaşındaki Mahsa Amini, geçen eylül ayında ‘ahlak polisi’ tarafından kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmişti. Resmi olarak dağıtılmamamış olsa da ahlak polisi geçen yılki protestoların ardından büyük ölçüde geri çekilmişti. Protestoların durulmasıyla geçen ayın başlarında polis sözcüsü General Said Montazerolmahdi, ahlak polisinin kamusal alanda başörtüsü olmadan yakalanan kadınları uyarmaya devam edeceğini söylemişti.
Uzmanlar henüz kabul edilmeyen tasarının İranlılara, geçen yıl ülkeyi sarsan kitlesel protestolara rağmen rejimin başörtüsü konusundaki tutumundan geri adım atmayacağına dair bir uyarı olduğunu söylüyor.
Tasarı bu yılın başlarında yargı tarafından değerlendirilmek üzere hükümete sunulmuş, daha sonra parlamentoya sevk edilmiş ve ardından da Hukuk ve Yargı Komisyonu tarafından onaylanmıştı. Devlete yakın haber ajansı Mehr’in salı günü bildirdiğine göre tasarı, parlamentoya sunulmadan önce bu pazar Valiler Kurulu’na sunulacak.
Mehr, İran parlamentosunun gelecek iki ay içinde metne son şeklini vermek ve tasarıyı oylamak için çalışacağını söylüyor. Londra’daki düşünce kuruluşu Chatham House’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika programı direktörü Sanam Vakil, CNN’e verdiği demeçte, bunun ‘geçen sonbahardaki protestolara net bir yanıt’ olduğunu ve yöneticilerin ‘örtünme ve kadınların uyması gereken kurallar üzerinde yeniden otorite kurmaya’ çalıştığını belirtti.
Başörtüsü İran’da uzun zamandır bir tartışma konusu. 1936 yılında dönemin lideri Rıza Şah’ın özgürleşme hareketi sırasında yasaklanan başörtüsü, 1941 yılında kaldırılmıştı. 1979 İslam Devrimi’nden sonra 1983 yılında başörtüsü zorunlu hale geldi.
Bu kuralı ihlal edenler 10 gün ila iki ay arasında hapis ya da 50 bin ila 500 bin İran Riyali arasında para cezasına çarptırılıyor. Yeni yasa tasarısı ise başörtüsü takmamayı daha ağır bir suç olarak sınıflandıracak ve beş ila 10 yıl hapis cezasının yanı sıra 360 milyon İran Riyali’ne varan para cezaları verilecek.
İranlı insan hakları avukatı ve Carleton Üniversitesi’nde yardımcı profesör olan Hüseyin Reisi, bu para cezasının milyonlarca kişinin yoksulluk sınırının altında olmasından dolayı ortalama bir İranlının ödeyemeyeceği seviyede olduğunu söylüyor.
İran polisinin yeni yasayı uygulamak için ‘sabit ve mobil kameralar gibi araçları kullanacağı’ ve bu sırada yapay zeka sistemlerinden faydalanacağı belirtildi. Bu yılın başlarında devlet medyası, ülkenin başörtüsü yasasını ihlal eden kadınları tespit etmek için halka açık yerlere kameralar yerleştirileceğini bildirmişti.
Tasarı, sivil protestoların yaygın olarak görüldüğü üniversitelerde ve diğer kamusal alanlarda cinsiyet ayrımını da zorunlu kılıyor.
Yeni yasaya göre başörtüsü zorunluluğunu uygulamayan işletme sahipleri, işletme kârlarının üç ayına tekabül eden ağır para cezaları ile karşı karşıya kalacak ve iki yıl boyunca ülkeyi terk etme ya da kamusal/siber faaliyetlere katılma yasağıyla karşılaşacak.
Ne var ki yasa tasarısındaki bazı tedbirler, İran güvenlik güçleri tarafından zaten ‘hukuksuz’ bir şekilde uygulanıyor. Tahran’daki bir sigorta şirketinde kadınların başörtüsüz çalıştığı ortaya çıkınca işletme kapatılmıştı. Hükümetin bu yasa tasarısıyla söz konusu uygulamalarını ‘meşrulaştırmayı’ amaçladığı belirtiliyor.
Uzmanlar yasa tasarısının en azından bir kısmının öyle ya da böyle meclisten geçeceğine inanıyor. Parlamento üyelerinin çoğu rejime bağlı olduğundan tasarının milletvekilleri düzeyinde bir engelle karşılaşması beklenmiyor. Ne var ki Mahsa’nın ölüm yıldönümü yaklaşırken yaşanabilecek olası huzursuzlukları kontrol edebilmek için tasarının geri çekilmesinin de mümkün olduğu düşünülüyor.