Sezen Aksu’dan sürpriz moral ziyareti
Depremden sonra yaraları hala sarılmamış olan Hatay'da su, aşı, hasarlı bina yıkımı hala sorun. Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Yılmaz, yıkım sırasında alınmayan önlemlerin yaratacağı sağlık sorunlarını anlattı. Dr. Yılmaz, yıkımın en az 8 ay daha süreceğini de vurguladı ve önlemlere dikkat çekti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 5 ay geçti. Deprem bölgesi ise Türkiye’nin gündeminde artık daha az yer buluyor. Ancak burada yaşayanların ihtiyaçları halen tam olarak giderilmedi ve sağlık açısından da risk altındalar. Bu illerin arasında en fazla zarar gören kentlerden biri de Hatay’dı. Hatay’da hasarlı yapıların yıkımı devam ediyor ama bunun da başka sorunlara kapı aralama ihtimali var. Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, binalar yıkılırken ihmal edilen bazı yöntemlerin kısa ve uzun vadede sebep olacağı rahatsızlıkları 10Haber’e anlattı.
Dr. Yılmaz’ın anlatımına göre; binalar yıkılırken su kullanılmaması, branda örtülmemesi, ayrıştırmanın hemen yıkım alanında yapılması nedeniyle Hatay toz bulutu altında. Asbest riski ise vatandaşları kanser riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Yetkililere bu durumu defalarca anlattıklarını kaydeden Dr. Yılmaz, bunun Hatay için çok büyük bir sorun olduğunu söylüyor: “Çünkü kanser riskini halen görmezden geliyorlar.”
Bu durumun sebep olabileceği sorunların kısa, orta ve uzun vadeli olacağını vurgulayan Dr. Yılmaz, kısa vadeli sorunları gördüklerini anlattı. Nefes darlığı, astım hastalarının krizlerinin artması, kalp krizi, öksürük, boğaz ağrıları, göz problemleriyle çok sık karşılaştıklarını söyleyen Yılmaz, “En sık hastalıklar bu konuda geliyor” diyor. Orta vadede yani 3-5 yıl içinde ise sürekli toza maruz kalmanın -içinde asbest olsa da olmasa da- KOAH hastalığını ortaya çıkaracağını belirten Dr. Yılmaz, “Astım benzeri nefes darlığı ve öksürükle kendini gösteren bir rahatsızlık bu. Kronik bronşit olarak da bilinir. Orta vadede bu olacak” diyerek açıklıyor ve uzun vadede kendisini gösterecek olan en tehlikeli hastalığı anlatıyor:
“Uzun vadede de yani 15-20 yıl içinde mezotelyoma dediğimiz akciğer zarı kanseri özellikle asbeste bağlı olan bir kanser. Yüzde 90’ından fazlası asbeste bağlıdır. Bağırsak zarı kanseri de spesifik olarak ortaya çıkıyor. Bunun dışında akciğer, ağız, gırtlak, boğaz, mide, bağırsak gibi çeşitli kanserleri de yapabiliyor. Bunlar uzun vadede ortaya çıkacak olan rahatsızlıklar. İşin kötü bir tarafı daha var; asbest vücuda alındıktan sonra çıkışı olmuyor. Bu sadece hava yoluyla da alınan bir şey değil. Cildinize temas ettiği zaman buradan da girebiliyor. Uzun vadede şöyle bir risk de oluşturacak; döküm alanları tarım alanlarına yakın, su havzalarına, doğal alanlara, zeytinliklere yakın yapıldığı için suya karışacak. 3-5 ay belki 1-2 yıl sonra içme suyundan alacağız. Orada yetişen zeytinden alacağız, buğdaydan, domatesten alacağız. Yemekle beraber de almış olacağız.”
Şu anda kent genelinde 50 bin yıkılacak bina olduğunu belirten Dr. Yılmaz, en az 8 ay bu yıkımın sürecini belirtiyor ve “Bunlar yapılırken örneğin paletli aletler araçlar asfalta alt yapıya zarar veriyor. Çalışma sırasında elektrik tellerine zarar verildiği de oluyor bu nedenle elektrikler de sık kesiliyor. Şebeke suyunu halen içilebilir hale getirmediler. Dışarıdan gelecek suya muhtaç durumdayız. Kendi öz kaynaklarımızı yeterince kullanamıyoruz hala. Belediye kendi imkanlarının yeterli olmadığını söylüyor. Deprem öncesine göre abone sayısının düştüğünü ve su tahsilatı, emlak, çöp vergisi toplayamadığını söylüyor. Ama seçilmiş bir belediyesiniz yapmakla mükellefsiniz, beceremiyorsanız bunu açıklayın” diyor.
Depremden sonra rutin yani kızamık, kabakulak, zatürre, hepatit b, hepatit a, çocuk felci ve verem aşılarına kadar bütün aşılarda ciddi bir gerileme olduğunu belirten Dr. Yılmaz, oranın da yüzde 50’nin altına düştüğünü belirtti. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çalışma başlattığını ifade eden Dr. Yılmaz, “Çadır kentler konteynerler geziliyor eksik aşısı olanlar tespit ediliyor. Gebeler izleniyor” bilgisini de veriyor.