Olaylı maçtan geriye kalan soru işareti: Çevik kuvvet neredeydi?
İzmir'de 2017'den beri hakkında FETÖ'den yakalama kararı bulunan ve tedavi için gittiği hastanede yakalanıp, tutuklanan eski Ege Üniversitesi Rektörü Hoşcoşkun'un savcılık ifadesi ortaya çıktı. Hoşcoşkun, ifadesinde, 2017 yılından beri annesinin Bornova’daki evinde yaşadığını söyledi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca FETÖ’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, 11 Eylül 2017 yılında hakkında yakalama kararı çıkarılan ve 6 yıldır aranan eski Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun, 4 Temmuz’da kolon kanseri ve böbrek yetmezliği tedavisi için Ege Üniversitesi Hastanesi’ne gitti. Polis ekiplerince burada yakalanan Hoşcoşkun, 2 haftalık tedavi sürecinin ardından emniyete götürüldü. Etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen Hoşcoşkun, 2017’den bu yana firari olması nedeniyle tutuklanma istemi ile mahkemeye sevk edildi. Yükseköğretim Kurulu’nca 28 Şubat 2017’de Ege Üniversitesi’ndeki rektörlük görevinden açığa alınan ve 25 Ağustos’taki Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edilen Hoşcoşkun, 18 Temmuz’da tutuklandı.
Hoşcoşkun’un savcılık ifadesi de ortaya çıktı. FETÖ ile üniversitede tanıştığını belirten ve suçlamaları reddeden Hoşcoşkun, “1973 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım. Gülen cemaati olan yapı ile ilk olarak üniversitenin 2’nci sınıfında tanıştığımı hatırlıyorum. Mahmut A. ve Şerif A.T., beni kaldıkları cemaat evine davet ettiler ama bu eve gitmedim. Cemaatten olduklarını ve Anadolu’dan gelen çocuklara sahip çıkıp, eğitim verdiklerini onlardan duydum. Fetullah Gülen’e ‘hocaefendi’ diyorlardı ancak bana göre ‘hocaefendi’ değildir. Üniversitede okuduğum dönemde bu kişilerle örgütün herhangi bir etkinliğine, sohbetine ya da iftarına katılmadım. Gülen’i öğrenciyken Bornova Büyük Camisi’nde vaaz verdiği bir cuma namazında gördüm. Konuşmadım ya da görüşmedim. Hatta vaazlarında sürekli ağladığı ve bu ağlamaklı halinden rahatsız olduğum için camiye gitmedim. 1979 yılında Ege Üniversitesi’nden mezun olup, 2017 yılında Ege Üniversitesi rektörü olmam arasında geçen 38 yıl içerisinde Gülen cemaati olan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile herhangi bir temasım ve irtibatım olmamıştır. Bu dönem içerisinde örgüt mensubu olduğunu duyduğum ya da örgüte mensup olduğunu doğrudan bana söyleyenler vardı. Ancak onlarla herhangi bir örgütsel sohbet, toplantı gibi bir durum içerisinde bulunmadığım için net olarak bir bilgim yok” dedi.
2017 yılından bu yana annesinin evinde kaldığını söyleyen Hoşcoşkun, şunları kaydetti:
“25 Ağustos 2017’de KHK ile ihraç edildim. Bu tarihten sonra hakkımda bir adli işlem olacağını düşünerek, ikamet adresimden ayrıldım. Ayrıldıktan birkaç gün sonra kolluk kuvveti evime gelip, arama yapmış; eşyalarıma el koymuş. Hakkımda bir arama kararı olduğunu eşim haber verdi. Bu tarihten itibaren annemin Bornova’daki evindeydim. İhtiyaçlarımı annemin emekli maaşı ve yanıma aldığım birikim ile giderdim. Arada sırada mahallede hava almak için dolaştım. 15 Temmuz darbe girişimini ise televizyondan gördüm.”
Firari rektörün 6 yıldır İzmir’in göbeğinde yaşaması akıllarda soru işareti yarattı. 10Haber’e konuşan Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, Avukat Dr. Ruşen Gültekin, “Türkiye’de şu anda yakalaması olan yaklaşık 200-300 bin kişi var. Emniyet’in imkanları belirli. Bu kişiler herhangi bir çevirmede denk gelmiyorsa, yakalaması olanlar istediği kadar kaçabiliyor. Türkiye aslında imkanların zayıf olduğu bir ülke. Geçen Esenyurt’ta bir cinayet sebebiyle bir günlük sıkı bir denetim yapıldığında onlarca yakalamalı şahıs yakalandı. Özel bir önem verilmediyse sadece kendi adresine gidilip örümcek ağına takılması beklenir. Bu rutin bir uygulama. Türkiye’de yakalamayla ilgili özel bir polis birimi yok. Yüzbinlerce kişiden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu iş sulandı. Ben ceza avukatıyım bir sürü yakalamalı insan biliyorum ama yakalanmıyorlar. Bu kişiler kredi kartı kullansa bile yakalanmaları zor, böyle bir sistem yok” dedi.
Cezaevlerindeki doluluğa da dikkat geçen Gültekin, “Zaten son yapılan infaz düzenlemesi Covid-19 izninde olanların tekrar dönmesine engel olmak için yapılmış bir düzenleme değil mi? Cezaevlerinde yer yok. Bunu devlet itiraf etmiyor ama 14 kişilik koğuşlarda 40 kişi kalıyor. Ayrıca cezaevindeki bir kişinin maliyeti de var. Dolayısıyla devlet bu konuda ciddi bir yakalama prosedürü izlemiyor diyebiliriz” diye konuştu.
Gültekin, üniversitelerde 7 yıldır FETÖ soruşturması yapılmadığını, emniyet, yargı ve silahlı kuvvetler gibi kritik noktaların öncelendiğini, diğerlerinin ihmal edildiğini belirtti.