Pink Floyd’u bir de böyle dinleyin: Nörologlar beyin dalgalarından Another Brick in the Wall Part 1’i yeniden oluşturdu
Pink Floyd'un dokuzuncu stüdyo albümü olan 'Wish You Were Here' yayınlanalı tam 48 yıl oldu. 12 Eylül 1975'te dinleyiciyle buluşan albüm hem Syd Barrett hem de özlenen sevgilliye dair mesajlarıyla bu politik grubun belki de en duygusal çalışması olarak kayıtlara geçmişti.
Pink Anderson ve Floyd Council belki de genç kuşaklar için çok anlam ifade etmeyecektir. Ancak bir İngiliz delikanlının çok sevdiği bu blues üstatları, kuracağı grubun ismine ilham olacaktı. Bahsı geçen genç Syd Barrett’tan başkası değil. 1946 Cambridge doğumlu bu genç, müzik tarihine damga vuracak olan Pink Floyd grubunu bizlere armağan edip aradan sessizce çekilip gidecekti. Üstelik yıllarca geride bir iz bırakmadan. Bu gidiş, o, gruptan ayrıldıktan sonra topluluğun 1975 tarihili ‘Wish You Were Here’ albümünde tüm travmasıyla karşımıza çıkacaktı.
12 Eylül 1975’te yayınlanan albüm, Pink Floyd grubunun Avrupa kentlerini turlarken kaleme aldığı şarkılardan oluşuyordu. Yani, en azından verdikleri röportajlarda söylenen bu. Ancak bu şarkıların yol şarkısı olmadığı da çok açık. Hele ki iki tanesi. Kasvetli ve bir o kadar da duygusal bir albümle karşımıza çıkan İngiliz topluluğun albümünün daha ilk şarkısı, koşa koşa plağı satın alıp pikapa koyanları adeta hareketsiz bırakıyordu. Tabii 5 Temmuz 1975’te Knebworth Festivali’ndeki denemeyi saymazsak. Deneme diyoruz çünkü tam grup, yeni albümlerinin şarkılarını çalmaya başlamışken elektrik tesisatında meydana gelen problemler nedeniyle işler pek de istendiği gibi gitmemişti.
Albümün açılış şarkısı Pink Floyd grubunun kurucusu Syd Barrett’a adanmıştı. Esasen dokuz bölümden oluşan ‘Shine on You Crazy Diamond’ grubun bir nevi Syd Barrett için saygı duruşuydu. Güzel tesadüf bu ya; tam da kayıtlar sırasında Syd Barrett, yıllar sonra ortaya çıkar ve stüdyoya gelir. Dile kolay tam yedi yıl sonra Barrett, eski grup arkadaşlarının karşısındaydı. Grup, Syd Barrett’in de yer aldığı kadrosuyla en son 1968’de ‘A Saucerful of Secrets’ albümünü kaydetmişti. Barrett yaşadığı buhranlar nedeniyle gruptan ayrılmış sonrasında birkaç çalışmaya imza atsa da 2006 yılındakik vefatına kadar gözden hep uzak oldu.
Syd Barrett’a bir saygı duruşu mahiyetindeki ‘Wish You Were Here’, Pink Floyd’un çoğunlukla Roger Waters’ın yönetiminde kavramsal bir temaya sahip ikinci albüm. Özlem, duygusallık her ne kadar bu albümde öne çıksa da ‘Welcome to the Machine’ gibi şarkılar, grubun o alıştığımız politik yönünü ortaya çıkarıyordu.
Albümün en can alıcı şarkılarından biri ise ‘Wish You Were Here’. Bugün sevip de kavuşamayan ne kadar sevgili varsa ya da sevdiğceği uzaklarda olan; hepsinin aklında bir kez dahi olsa bu şarkı geçmiştir. Pink Floyd’dan pek de alışkın olmadığımız derece duygusal bir parça olan bu şarkı, tahmin edebileceğiniz üzere tıpkı ‘Shine on You Crazy Diamond’ gibi Syd Barrett’a ithafen yazılmıştı. Aradan geçen çok uzun yıllar boyunca bile grup üyeleri kendilerine Syd Barrett hakında sorulan her soruya aynı içtenlikle cevap verip bir anda çekip giden müzisyeni ne denli özlediklerini dile getirdiler. Bu içtenliğin en güzel yansıması da kuşkusuz Nick Mason haricinde tüm üyelerin katkısıyla bestelenen ‘Shine on You Crazy Diamond’dı. Albümdeki diğer parçalar da Roger Waters, David Gilmour ve Rick Wright imzası taşıyordu.
Pek çok ülkede haftalarca bir numarada kalan albüm kapağı da tıpkı diğerleri gibi oldukça çekiciydi. Hollywood’daki Warner Bros. Stüdyoları’nın yer aldığı kapak görseli diğer Pink Floyd albümlerinde de olduğu gibi ünlü grafiker Storm Thorgerson’un imzasını taşıyordu. Grubun albümleri için yaptığı bu tasarımlar elbette Thorgerson’a fazlasıyla hak ettiği şöhretinde zaman içerisinde kapılarını açacaktı.
‘Shine on You Crazy Diamond’, ‘Have a Cigar’, ‘Welcome to the Machine’ ve ‘Wish You Were Here’ adlı dört şarkıdan oluşan albüm, Pink Floyd’un kariyerinde de önemli bir dönüm noktası oldu. Albümün ticari açıdan yakaladığı başarının yanı sıra şarkılar da gelecek albümler hakkında dinleyicilere ipuçları vermişti. Gelelim günümüze.
‘Wish You Were Here’, ‘The Wall’ ve ‘Dark Side of the Moon’ ile birlikte Pink Floyd’un en popüler üç albümünden biri. Üçünün de ortak özelliği Syd Barrett’ı ayrı tutarsak grup üyelerinin tamamının bir aradayken üretilmiş olması. Bir EkşiSözlük efsanesine dönüşen ”Wish You Were Here’ şarkısının David Gilmour tarafından 1980’li yıllarda Bodrum’da sokakta çalındığı rivayeti konusunda ne yazık ki bir bilgiye sahip değiliz. Ancak kendisinin tatil için buraları sık sık tercih ettiği bilinen bir gerçek. Grup üyelerinden Roger Waters iki, Nick Mason ise bir kez İstanbul’da konser vermişti. Bu vesileyle David Gilmour’a da “Wish You Were Here ‘ diyoruz.