Turist akını sürüyor: Nisandaki sayı pandemi öncesini geçti
Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock'un Çin lideri Şi'yi 'diktatör olarak nitelendirmesinin ardından Çin Dışişleri Bakanlığı Almanya'nın Beijing'deki büyükelçisini bakanlığa çağırdı. Ayrıca bakanlıktan yapılan açıklamada Baerbock'un sözleri 'saçmalık' olarak nitelendirildi.
Almanya, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e ‘diktatör’ diye hitap edenler kervanına katılan son ülke oldu. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, diplomatik krize yol açacak sözlerini geçen hafta ABD’ye yaptığı bir ziyaret sırasında Fox News’e verdiği demeç sırasında söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş konusunda değerlendirmelerde bulunan Baerbock, “Eğer Putin bu savaşı kazanırsa bu, Çin lideri Şi gibi dünyadaki diğer diktatörler için nasıl bir mesaj verir” dedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı temsilciliğinden CNN International’a yapılan açıklamaya göre Çin hükümeti, Baerbock’un sözlerini protesto notası vermek için pazar günü Almanya’nın Çin Büyükelçisi Patricia Flor’u Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.
Çin Dışişleri Bakanlığı da Baerbock’un yorumlarından Beijing’in ‘kesinlikle memnun olmadığını’ ve bu tür söylemlere ‘mutlak bir şekilde karşı çıktığını’ dile getirdi. Bakanlık Sözcüsü Mao Ning, dün düzenlediği olağan basın toplantısında, “Almanya tarafından yapılan açıklamalar son derece saçma, Çin’in siyasi onurunu ciddi şekilde zedeleyen açık bir siyasi provokasyon” dedi.
Çin daha önce de yabancı liderlerin Şi’ye nasıl hitap ettiği konusunda hassasiyet göstermişti. ABD Başkanı Joe Biden haziran ayında Şi’den ‘diktatör’ diye bahsetmiş ve Beijing’den sert tepkiler almıştı. O zaman da Çin Dışişleri Bakanlığı, Biden’ın yorumlarının ‘esas gerçeklerle ciddi bir şekilde çeliştiğini’ ve ‘diplomatik görgü kurallarını ciddi şekilde ihlal ettiğini’ söyleyerek tepki göstermişti.
Bundan 23 sene önce Şi’nin selefi Jiang Zemin, CBS’in ’60 Minutes’ programında ABD’li gazeteci Mike Wallace ile giriştiği hararetli tartışmada kendisine ‘diktatör’ denmesine itiraz ederek, “Yani ben diktatör müyüm?” sözlerini dile getirmişti. Bir kahkaha atan Zemin, bu tanımlamanın ‘büüyk bir hata’ olduğunu söylemişti.
Çin, Almanya’nın en büyük ticari ortakları arasında yer aldığı için Berlin’den böyle bir çıkış gelmesi doğal olarak pek çok kişiyi şaşırttı. Ukrayna savaşının patlak vermesinden bu yana Beijing’in Moskova’yı bir türlü kınamayıp üstüne ortaklığını artırması ve Tayvan ile Güney Çin Denizi konusunda yaşanan ihtilaflar Batı’da Çin’e karşı endişe rüzgarlarının daha sert esmesine yol açtı.
Bu rüzgarın ortasında kalan Almanya bir yandan Beijing ile ilişkilerini sıfırlamaya çalışırken, bir yandan da Çin’e olan ekonomik bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Temmuz ayında yayınlanan strateji raporunda Çin, ‘hem ortak hem de sistemik bir rakip’ olarak tanımlandı ve ilaç, elektrikli arabalarda kullanılan lityum piller ile çip yapımı için gerekli elementler konusunda Çin’e olan bağımlılığını azaltacağı yönünde bir duyuruda bulundu.
Yeşiller Partisi’nden gelen Baerbock, özellikle insan hakları ve Tayvan meselelerinde Çin’e karşı özellikle sert bir tavır takınıyor. Zira ağustos ayında Avustralyalı bir düşünce kuruluşuna verdiği demeçte Baerbock, ‘Çin’in bu dünyada birlikte yaşamanın temellerine meydan okuduğunu’ söylemişti.