Serenay Sarıkaya göğsünü gere gere soruyor: ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’
Kıvanç Tatlıtuğ ve Serenay Sarıkaya'nın başrol oynadığı ‘Aile’ dizisinin Show TV’de dün yayınlanan 17. bölümünde, evsiz kalan Soykanlar üzerinden ‘evde hissetme’ teması öne çıktı; Devin’in büründüğü kurtarıcı rolüyle de kişisel sınırları sorguladık.
Geçen bölüm Soykanların evini alevler içinde bırakmıştık; yeni bölümde evleri kül olan Soykanlar, babaanne Soykan’ın evine taşınır; fakat bir soru karakterlerimizin belli ki kalbini kurcalar:Ev neresidir?
Başımızı sokacak dam mı, dört duvar mı? Yanıp kül olmuş evini kendi toprağı bellemiş Hülya bundan tatmin olmaz. Onun evi, hükmedeceği bir yer olmalıdır, sığınacağı değil. Aslan’sa sığındıkları bu evi kafes olarak niteler. Kendi aslanlığını, annesininse hırçınlığını dizginleyip sorunları bitirecek bu kafesin, Leyla’dan emanet olan yeğenlerine bir ‘ev’ olmasını umar.
Neticede çocuklar için ev, huzurlu ve güvenli olan yerdir. Geçen hafta, huzursuzluğun eksik olmadığı Soykan evinde çocukların evsiz hissederek yaşamalarından, bu bölümde de Devin ve kardeşinin geçimsiz aile evlerini hatırlamalarından pay biçelim.
Ev neresidir? Kök ailenin yanı mı? Devin bundan tatmin olmaz. Annesini ve kardeşini mutsuz bir hayattan ‘kurtardıktan’ sonra onun da huzur bulacağı düşünülürdü; öyle olmadı. Kurtarılacak yeni bir aile bulmalıydı. Devin’e huzurlu ve tatmin olmuş hissettirecek yer, yani ev, kurtarılmaya muhtaç bir ruh olan Aslan’ın yanıdır.
Aslan’ın daha birkaç bölüm önce kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan Devin’i engelledikten sonra bu bölüm “Vakit varken git kurtar kendini” demesine, fakat bu kez de Devin’in kalmasına gözlerimizi devirdik, biraz da esnedik. ‘Kal, kalmayacağım; git, gitmeyeceğim’ döngüsü biraz daha tekrarlarsa Aslan’ın sağ kolu Tugi’yi daha çok merak etmeye başlayacağız, en azından eğlenceli bir birey.
Nitekim yanılmadık. Devin, can simidine tutunup bu girdaptan kendini kurtarmak yerine Soykanların mali sorunlarına cankurtaran olmak için Adana’ya, Nedret halaya (Ayda Aksel) gider. Biz yine de bu olayı, başkalarına ilaç olmanın sınırının kendi yaralarımıza kadar olduğu dersini çıkarmak için didaktik bir fırsatmış gibi kullanalım.
* Hem ikide bir temiz sayfa açmaya çalışan hem de marinayı kurtarmak için kirli işler yapmaya kalkışan Aslan’a pek üzülemedik. İzleyicinin buzdolabında yarım limonun olduğu şu dönemde kendisine, madem temiz bir sayfa açmak istiyorsun limon sat, onurlu yaşa diyoruz.
* Bu hafta izleyici ikiye bölündü: Hülya’yı yola getireceğini düşünen Nedretçiler ve Hülya’nın böyle hırçınlaşmasının geçerli sebebi olabileceğini düşünenler. Sosyal medyada ayrıca, süreyi doldurmak için bazı temaların sürekli yinelenmesi ve kurgu bağlamında sahnelerdeki ani geçişlerin duyguyu öldürmesi eleştirildi.
* Ailenin halası Nedret Soykan (Ayda Aksel), Hülya’nın attığı bir iftira yüzünden 40 yıl önce aileden kovulmuş. Ona bu olayı hatırlatan gelinliğini mezara gömdüğü sahne, bölümün en dokunaklı sahnesiydi. Devin’in mesleki becerisini konuşturarak ona verdiği, izleyicinin gönlünde taht kuran o tavsiyeyi alıntılayalım: “Eğer bir acın varsa gömme, eğer bir nefretin varsa gömme; ne toprağa ne de kalbine. Kurtulmak istiyorsan gün yüzüne çıkar sadece. (…) İster kalbinde ister toprakta, insan bir mezar açtıysa tekrar tekrar ziyaret eder onu.”
* Serenay Sarıkaya’nın can verdiği karakterlerin benzerliklerine daha önce değindik. Psikolog Devin’in bu bölümde Adana’ya gitmesi, ‘Şahmaran’ dizisinde psikoloji doktora öğrencisi Şahsu’nun yolculuğunun Adana’da başlaması paralelliği yine gözümüzden kaçmadı. Bilinçli yapılmamış olsa da bu tür göndermeler her zaman hoşa gider.
* Geçmişte annesini ve kardeşini mutsuz bir hayattan kurtarma görevini üstlenmiş Devin şimdi de Soykanları kurtarmayı kendine görev edinmiştir. Bunun sebebi insanları iyileştirdiği mesleği psikologluğun şahsi hayatına da sirayet etmesi mi yoksa, tabii kendisi daha iyi bilir ama, kurtarıcı kompleksi mi? Bu temanın üzerinde daha çok durulup Devin’in terapi aldığı sahneler görürsek karakter gelişimi ve hikâye akışı derinleşebilir.
* Hülya’nın geçmişte Nedret’e namusuyla ilgili iftira attığını öğreniriz. İki kadının düşmanlığı, üstelik birinin diğerini ataerki ateşinin odunu olan namustan vurması oldukça tatsız. Umarız bu düşmanlık ileriki bölümlerde kadın dayanışmasına dönüşür. Sonuçta artık düşman olan Aslan ve Cihan, bu bölüm yeri geldiğinde işbirliği yapabildi.
Künye
Yayın mecrası: Show TV
Yapım: Ay Yapım
Yapımcı: Kerem Çatay
Yönetmen: Gökçen Usta
Senaryo: Hakan Bonomo, Ali Kobanbay
Müzik: Toygar Işıklı
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Serenay Sarıkaya, Nur Sürer, Musa Uzunlar, Levent Ülgen, Emel Göksu, Nejat İşler, Canan Ergüder, Ayda Aksel, Yüsra Geyik, Selin Şekerci, Umutcan Ütebay, Alper Çankaya