Rusya, KKTC’de konsolosluk açmayacak ama konsolosluk hizmeti verecek
Rusya, gözlerin Ortadoğu'ya çevrildiği bir dönemde sessiz sedasız nükleer test gerçekleştirdi. Arktik Okyanusunda gerçekleşen test geçen yıl verilen "Armageddon" alarmını anımsattı.
Dikkatler 21’üncü gününde devam eden İsrail ile Filistinli örgütlerin savaşı nedeniyle Ortadoğu’ya çevrilmişken, Kremlin koridorlarında nükleer koşuşturması var. Ukrayna ile 24 Şubat 2022’den bu yana savaşta olan Rusya daha önce de birçok kez nükleer silah test ettiği yönündeki iddialarla gündeme gelmişti.
Bunlardan biri 2022 yılının Ekim ayında konuşulmuş, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’a “Kennedy ve Küba Füze Krizi’nden bu yana Armageddon ihtimaliyle karşı karşıya kalmamıştık” cümlesini kurdurmuştu. Bu endişeye sebep olan ise Rusya’nın Kuzey Buz Denizi’nde (Arktik Okyanus) yer alan bir bölgede “kıyamet silahı” olarak bilinen Poseidon’u test edeceği yönündeki istihbarattı.
Benzer bir nükleer endişe yeniden kendisini gösterdi, ama bu sefer kaynak Batı ülkeleri istihbaratı değil, Kremlin’in ta kendisi. Kremlin Rusya’nın “büyük” bir nükleer saldırının provasını yaptığını açıkladı.
Kremlin’in ardından Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da söz konusu tatbikatın düşman tarafından gerçekleştirilecek olası bir nükleer saldırıya cevap niteliği taşıyacağını söyledi. Rusya devlet televizyonu Savunma Bakanı Şoygu’yu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e tatbikatı anlatırken gösterdi.
Dünya genelindeki yaklaşık 15 bin nükleer savaş başlığın çoğunluğunu envanterinde bulunduran Rusya tatbikatın görüntülerini de yayınladı.
The Russian Armed Forces will practice launching a "massive nuclear strike in response to an enemy nuclear strike" – Shoigu
Russia's strategic deterrence forces are undergoing training under Putin's leadership. Russian Defense Minister Shoigu reported to Putin that the Russian… pic.twitter.com/MbomL5NkTU
— NEXTA (@nexta_tv) October 25, 2023
ABD de Rusya da kendi nükleer simülasyonlarını yürütmeye devam ediyor. Rusya haberin başında örnek verdiğimiz Poseidon silahının gündeme gelmesi gibi yine bir Ekim ayında gündeme nükleer endişeyi taşıdı. Nedeni ise Rusya’nın nükleer tatbikatlarını her yıl ekim ayında gerçekleştirmesi.
Savunma Bakanı Şoygu Putin’e bu yılki tatbikatların “düşmanın nükleer saldırısına karşılık olarak büyük bir nükleer saldırı gerçekleştirilmesini” içerdiğini anlattı. Kremlin’den yapılan açıklamada da “balistik ve seyir füzelerinin uygulamalı olarak fırlatıldığı” belirtildi.
Açıklamada Rusya’nın uzak doğusunda bir test alanından kıtalararası bir balistik füzenin ateşlendiği, Barents Denizi’nde nükleer enerjiyle çalışan bir denizaltıdan da başka bir füze ateşlendiği belirtildi.
Rusya’dan gelen bu “nükleer gövde gösterisi” Moskova’nın nükleer silah denemelerinin yasaklanmasını öngören “Kapsamlı Nükleer Testlerin Yasaklanması Anlaşması”ndan (CTBT) çekilme sürecinin ardından geldi.
Rusya nükleer silah denemelerinin yasaklanmasını öngören CTBT’den geri çekilme sürecini tamamlamıştı. Rus parlamentosunun alt meclisi Duma, Rusya’nın Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması’nın (CTBT) onaylanmasından geri çekilmesini öngören bir yasa tasarısını sıfıra karşı 412 evet oyuyla kabul etmişti.
Dünya’daki nükleer savaş başlıklarının yüzde 93’ü Rusya ve ABD’nin elinde. Kremlin Rusya’nın bu antlaşmayı uzun zaman önce imzaladığını ve onayladığını belirtip ABD’nin onaylamamasını da geri çekilme gerekçesi olarak gösteriyor.
Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması (CTBT) 19 Kasım 1996’da imzaya açılmıştı. Merkezi Viyana’da bulunan Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması Örgütü (CTBTO) Hazırlık Komisyonu, anlaşmanın yürürlüğe girmesi için faaliyetlerini sürdürüyor. CTBT’nin yürürlüğe girebilmesi için bütün ülkelerin anlaşmayı hem imzalaması hem de meclislerinde onaylaması gerekiyor. Anlaşma bugüne kadar 185 ülke tarafından imzalanırken 170 ülke tarafından onaylandı.
2 Ekim tarihinde ABD merkezli New York Times Gazetesi uydu görüntülerine dayandırdığı bir haberinde Rusya’nın yakın zamanda bir nükleer tatbikat gerçekleştirebileceğini yazmıştı.
Rusya genellikle nükleer tatbikatlarını Kuzey Buz Denizi bölgesinde gerçekleştiriyor. Rusya dışında bölgede askeri faaliyetlerini artırdığı için endişe yaratan bir diğer ülke Çin. Öyle ki, ABD geçen yıl Rusya’nın askeri hareketliliğini artırdığı bölge için ilk kez elçi atayacağını açıklamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel 2022 yılı Ağustos ayında Rusya’nın son dönemde Kuzey Buz Denizi’nde askeri hareketliliğini artırdığına işaret etmiş, ülkesinin tarihinde ilk kez elçi atayacağını söylemişti.
Patel “Atanacak büyükelçi yedi diğer Arktik ülkesi olan Kanada, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç ve Rusya’nın yanı sıra yerli gruplar ve diğer paydaşlar ile iletişim içinde olacak” demişti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da yaptığı açıklamada bu bölgedeki barış ve istikrarın ABD için çok önemli ve öncelikli olduğunu kaydetmişti.
Bu açıklamaların ardından ABD’li bir jeolog olan ABD Arktik Araştırma Komisyonu Direktörü Mike Sfraga elçilik için Biden yönetimi tarafından aday gösterildi. Biden Yönetimi’nin, NATO’nun bu bölgede artan güvenlik endişeleri nedeniyle yeni bir ‘Arktik Büyükelçi’ atayacağını açıklamasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Sfraga’nın ataması hala onaylanmayı bekliyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, “Kıyamet Silahı” olarak bilinen Posedion’u test etmesi için dev nükleer denizaltı Belgorod’u ülkesinin kuzeydoğusunda yer alan Arktik Okyanusu’ndaki Kara Sea’ye (Kara Denizi) konuşlandırdığı ifade edilmişti. (Kara Denizi, Sibirya’nın kuzeyinde, Arktik Okyanusu’nun bir uzantısıdır. Batıda, Kara Boğazı ve Novaya Zemlya ile Barents Denizi’nden, doğuda, Severnaya Zemlya Adaları ile Laptev Denizi’nden ayrılır.)
Bugün bahsi geçen Barents Denizi de Arktik Okyanusu’nda bulunuyor. (Yukarıdaki haritada lokasyonunu görmek mümkün)
Daily Mail’de yer alan habere göre, yaklaşık 500 metre büyüklüğünde bir nükleer tsunami yaratabilecek Poseidon’un test edilmesine karşı NATO da alarma geçmişti. İtalyan basını, NATO’nun müttefiklerini “Kıyamet Silahı”na karşı uyardığını yazmıştı.
Rusya lideri Vladimir Putin’in Temmuz 2022’de onayladığı yeni Deniz Doktrini’nde, ABD’nin hakimiyet rotası ve NATO aktivitelerinin artması, Rusya’nın Dünya Okyanusu’ndaki ulusal güvenliğine yönelik başlıca tehdit olarak tanımlanmıştı. Putin, her yıl temmuz ayının son pazar gününde kutlanan Donanma Günü’nde ülkenin yeni Deniz Doktrini’ni onaylamıştı. Moskova’nın bu hamlesi sonrasında gözler Arktik Okyanusu’na çevrilmişti.
Rus haber ajansı TASS’ın o dönem aktardığına göre Putin’in deniz doktrini Arktik Okyanusu’nda yer alan “Svalbard takımadaları, Franz Josef Land, Novaya Zemlya ve Wrangel Adası’ndaki denizcilik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesini ve yoğunlaşmasını” istiyordu.
Ayrıca savaş potansiyelinin artırılması ve üs sisteminin geliştirilmesini sağlaması öngörülen doktrinde seyrüsefer, balıkçılık ve bilimsel araştırma ve güvenli işleyen açık deniz boru hattı sistemleri, çevre güvenliği, Arktik bölgesinin ve Kuzey Denizi Rotasının geliştirilmesi gibi maddeler de yer alıyor.
Bölgede henüz yüzeye çıkarılmamış petrol ve doğalgaz atakları bulunduğu tahmin ediliyor. Verilere göre bölge, dünyanın keşfedilmemiş petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 22’sini barındırıyor. Özellikle Avrupa ülkelerine doğalgaz sevkiyatı yapan Rusya’nın, Kuzey Buz Denizi’ne gözünü çevirmesi ile yeni bir gerginliğin doğacağı endişeleri de artıyor.
Rusya’nın, 2024 itibarıyla Kuzey Denizi rotası üzerinden 80 milyon tonluk kargo gönderimi yapmayı hedeflediği de biliniyordu.