Eski eşini bıçaklayıp kendini astı
İstanbul'daki barajların doluluk oranı yüzde 18,07 ve yağışlar da beklendiği düzeyde değil. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise kuraklığa göre tedbir alınması gerektiğini belirtti, 'Kuraklık var deyip işin içinden çıkmamak gerekir' dedi.
İklim krizi tüm ülkede kendini iyiden iyiye hissettirirken İstanbul barajlarının doluluk oranı geçen yıla kıyasla çok düşük. Üstelik Meteoroloji tahminine göre bugün ve yarın da hava sıcaklığı yüksek olacak. Yağışın düşük, havanın sıcak seyretmesi İstanbul’da barajların doluluk oranının yükseleceği beklentisini de zayıflatıyor.
İstanbul’da 10 baraj var ve en büyüğü yıllık 220 milyon metreküp kapasiteyle Ömerli Barajı. 2 Kasım itibariyle bu barajdaki doluluk oranı yüzde 38,79. Tüm barajların toplamına bakıldığında ise oran fazlasıyla düşük: 10 barajın toplam doluluk oranı şu anda yüzde 18,07. Geçen yıl Kasım ayında bu oran yüzde 34,43’tü.
10Haber’e konuşan Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu İSKİ’nin elinde geçen yıllarla bu yılı kıyaslayacak detaylı grafik olmadığını belirterek bu nedenle barajların alarm seviyesinde olup olmadığının tespit edilemediğini söyledi. Bu durumun sadece İSKİ’de değil diğer illerde de yaşandığını ifade ederek söz konusu kurumların sadece suyun şehre ulaştırılmasına odaklandığını belirten Kadıoğlu su yönetimi ve kullanımı konusunda eksiklikler olduğunu aktardı. Su bütçesi yapılması gerektiğini söyleyen Kadıoğlu eğer analiz edilen tarihten itibaren kuraklık varsa bununla mücadele planı hazırlanması gerektiğini anlattı.
Kuraklık seviyesine göre su tasarrufuna gidilmesi gerektiğini de söyleyen Kadıoğlu bunları araba yıkamayı yasaklamak, meydan yıkamayı bırakmak, çimleri sulamaktan vazgeçmek gibi önlemler olarak sıraladı. “Yağmur yağmıyor, ama yağıyormuş gibi su çekmeye ve kullanmaya devam ediyorlar. Sonra da bütün suçu havaya atıyorlar. Madem yağışlar az o miktarda tedbir alman gerekiyor” diyen Kadıoğlu bu şekilde ilerlerse barajların dibinin görüleceğini söyledi.
Getirilen suyun nasıl kullanılıp yönetildiğine ilişkin analitik yaklaşım da olmadığını savunan Kadıoğlu “Kuraklık bu topraklarda hep olan bir durum. Anadolu’da birçok medeniyet kuraklıktan dolayı yok olmuş. Doğa olayı kuraklık ve iklim değişikliyle beraber artacak. Bunu dikkate alarak su yönetimine daha çok önem vermek gerekiyor” dedi.
İstanbul’un en önemli probleminin alana düşen insan sayısı olduğunu söyleyen Kadıoğlu “İstanbul’un su havzaları İstanbul’a yetmiyor. Bölgenin tüm suyunu topluyoruz, bölgesel kuraklık olduğunda yetmiyor. Talep ve arz dengesi bozuk. İstanbul’a yağmur fazla da yağsa iklim değişikliği tersinden de olsa İstanbul’un su havzaları yine İstanbul’a yetmez. Bütün bunları görmeden ‘kuraklık var’ deyip işin içinden çıkarsan iş çözümsüzlüğe gider” dedi.