Dünyada ‘kruvaziyer yılı’ ilan edildi, Türkiye de rekor tazeleyecek
Miray Denizcilik'in 1 Kasım'da İstanbul'dan başlayacağını duyurduğu gemiyle 3 yıllık dünya turu rüyası kötü bitti. Şirket seyahati iptal edince çoğu evlerini sattığı için gidecek yeri olmayan 111 kişi ise paralarını geri alacakları tarihi bekliyor.
Herkesin hayallerini süsleyen kruvaziyer sektörü son günlerde gemi sahibi Türk şirketi ve geminin kalkacağı İstanbul’un da ana aktörleri arasında bulunduğu bir skandalı konuşuyor. Her şey bu yılın başlarında rüya gibi bir seyahat duyurusuyla başladı. Vedat Uğurlu’nun kurduğu Miray Denizcilik, ABD’de kurulu Life at Sea Cruises şirketi aracılığıyla lüks bir gemiyle 3 yıl boyunca dünya turu yapacağını açıkladı. Neler yoktu ki bu gezide?
1 Kasım 2023 günü İstanbul’dan kalkacak olan gemi önce Barcelona Limanı’na, oradan ABD’nin Miami şehrine gidecek, 3 yılda 7 kıtadaki 135 ülkeyi gezip 375 noktada birkaç gün duraklayacaktı. Böylece yolcular yalnızca şehirleri değil dünyanın en güzel yerlerini, egzotik adaları, hatta Antarktika’yı bile görebileceklerdi. Konaklanacak kabinler 130 metrekarelik odalardan 260 metrekarelik balkonlu süitlere kadar çeşitlilik gösteriyordu.
Gemide yemek ve eğlence seçenekleri, sağlık merkezi, güneşlenme güvertesi ve havuz gibi dinlenme alanlarının yanı sıra bol çalışma alanı, toplantı odaları, 14 ofis ve teknolojiyle donatılmış bir merkez bile olacaktı. Ayrıca ücretsiz sağlık hizmetleri, öğrenme meraklıları için eğitim programları da vardı.
Life at Sea Cruises Genel Müdürü Mikael Petterson “Müşterilerine bu tür bir esneklik sunan başka bir gemi seyahati ürünü yok” diyor, satış ve pazarlama müdürü Irina Strembitsky sundukları hizmeti şöyle tanımlıyordu: “Evinizin konforundan ödün vermek zorunda kalmadan yapabileceğiniz bir gemi yolculuğu. Gemi denizdeki eviniz, bütün dünya bahçeniz.”
Miray Denizcilik’e ait MV Gemini ile bu rüya gibi yolculuğa çıkmanın bedeli içinse yılda 30 bin dolar (yaklaşık 870 bin lira) ödemek yeterliydi. Tabii bu en düşük kamaranın fiyatıydı, daha lüks ve süit odalar için maliyet biraz daha yükseliyordu. Yani 3 yıllık yolculuğun bedeli 90 bin dolardan (yaklaşık 2 milyon 610 bin lira) başlıyordu. Yabancılar için bu para normal koşullarda sürdürülen bir yaşam için oldukça normaldi. O yüzden 111 kişi rezervasyon yaptırarak o muhteşem seyahate çıkacakları tarihi beklemeye başladı.
Ancak bu kişilerin rüyası çabuk bitti, beklenen gemi bir türlü gelmedi. Önce 1 Kasım’da İstanbul’dan kalkacağı söylendi ancak daha sonra 11 Kasım’a ertelenerek Hollanda’nın Amsterdam şehrine, daha sonra da 30 Kasım’a alındığı açıklandı ancak son tarih gelmeden 17 Kasım’da yolculara geminin iptal edildiği açıklandı.
CNN’de yayınlanan haberde haftalar süren sessizliğin ardından şirketin gemisinin olmadığını kabul ettiği ve kayıt yaptıranlara geri ödeme yapma sözü verdiği belirtildi. Satılan 111 kamarayı satın alan yolculardan bazılarının kalkış tarihinden önce geldikleri için hâlâ İstanbul’da olduğu belirtilirken, diğerlerinin ise dünya turu beklentisiyle evlerini sattıkları ya da kiraladıkları ve eşyalarını depoya kaldırdıkları için dönecek hiçbir yerleri olmadığı belirtiliyor.
Şirket geri ödemeleri aralık ortasından başlayarak aylık taksitler halinde yapacağını ve şubat sonunda geri ödemeleri tamamlayacağını açıkladı. Ayrıca 1 Aralık’a kadar konaklama ve İstanbul’da mahsur kalanların eve dönüş uçak biletlerini ödemeyi teklif etti. Adını vermek istemeyen bir yolcu “Şu anda gidecek hiçbir yeri olmayan bir sürü insan var ve bazıları gidecek bir yer planlamak için geri ödeme yapılmasını bekliyor. Şu anda durum iyi değil” diyor.
Gezi için Life at Sea Cruises, Carnival Corp’un bir Alman iştiraki olan AIDA Cruises tarafından bu yaz emekliye ayrılan AIDAaura gemisini satın almayı planlıyordu. Gemi MV Lara olarak yeniden adlandırılacaktı. Şirket başlangıçta satışın eylül ayı sonuna kadar gerçekleşmesini, geminin yolculuğuna başlamak üzere İstanbul’a yelken açmadan önce Almanya’da yenilenmesini planlıyordu. Ancak Life at Sea’nin konuklarına satışın planlanandan daha uzun sürdüğünü defalarca söylediği altı haftalık belirsizliğin ardından, 16 Kasım’da başka bir şirket (Celestyal Cruises) AIDAaura’yı satın aldığını açıkladı.
1 gün sonra, günler önce istifa eden ve ana şirket Miray Cruises adına konuşmadığını söyleyen Life at Sea Cruises’un eski CEO’su Kendra Holmes, yolcular için 15 dakikalık bir video kaydederek gemi yolculuğunun devam etmeyeceğini itiraf etti. Bundan 48 saat sonra ise yolcular Life at Sea Cruises’un ana şirketi Miray Cruises’un sahibi Vedat Uğurlu’dan bir mesaj aldı. “Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı son derece üzgünüz” diyen Uğurlu, geminin planlandığı gibi kalkmayacağını doğruladı. Sebep ise gemiyi alacak paralarının olmamasıydı.
Uğurlu mesajında, Miray’ın bir gemiye 40-50 milyon ödeyecek kadar büyük bir şirket olmadığını ancak projeyi yatırımcılara sunduğunu ve bazılarından gemiyi satın almak için resmi onay aldığını iddia etti. Şirketin gemi için peşinatı ödemesine rağmen yatırımcıların Ortadoğu’daki huzursuzluk nedeniyle kendilerini daha fazla desteklemeyi reddettiklerini savundu. Söylediğine göre Hamas geminin satışının tamamlanması gereken tarihten bir hafta sonra yani 7 Ekim’de İsrail’e saldırmıştı. Uğurlu ayrıca o gün yolculara, şirketin daha sonra başka bir gemi satın almayı denediğini ve başarısız olduğunu ve üçüncü bir gemi üzerinde çalıştığını söyledi.
“1 Aralık’ta sefer yapamayacaksak, size başka bir kalkış tarihinde sefer yapmayı veya kısa bir program dahilinde tüm ödemeleri iade etmeyi teklif edeceğiz” diye yazdı: “Hayallerinizi gerçekleştirmek için her şeyi denedik ve bunu yapmaya devam edeceğiz.”
Şirketin teorik olarak Miray’ın başlangıçta sefer için planladığı ancak çok küçük olduğuna karar verdiği daha küçük gemisi MV Gemini ile de sefere çıkabileceğini belirtti ve ekledi: “Bunu yapmamayı tercih ediyoruz çünkü size daha büyük, daha yeni bir gemi sözü verdik.”
Gemini, mayıs ayında ekipten ayrılan birkaç çalışandan biri olan Life at Sea Cruises eski Genel Müdürü Mikael Petterson’a karşı Miray tarafından açılan bir hakaret davasının da merkezinde yer alıyor. Dava dilekçesinde Petterson’un gemiyi “denize elverişsiz” olarak nitelendirdiği ve Miray’ın bu iddiayı şiddetle reddettiği belirtiliyor.