İnsanlığın ölüme gittiğinin resmidir: Sahil güvenlik böyle seyretmiş
Yunanistan açıklarında 500'den fazla mültecinin öldüğü tekne kazasına ilişkin soruşturma tıkandı. Hak örgütlerinden kınama mesajı gelirken Atina sorumluluğu reddetmeye devam ediyor.
Haziran ayında Yunanistan’ın Korfu adası açıklarında 500’den fazla mültecinin öldüğü ve yakın tarihin en büyük facialarından biri olarak anılan tekne kazasına ilişkin Yunan mercilerinin yürüttüğü soruşturma devam ediyor. Mültecilere ilişkin karnesi kırıklarla dolu olan Yunanistan’ın yürüttüğü soruşturma haliyle birçok soru işareti de taşıyor. İnsan Hakları örgütleri yürütülen soruşturmanın şeffaflığı ve objektifliğinden şüpheli.
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları Gözlemevi yürütülen soruşturmayı kınadılar. İki örgütten yapılan açıklamada Yunanistan’ın teknedeki mürettebatın yardım çağrılarını karşılıksız bıraktığı, aslında Yunan yetkililerin de “ellerindeki uygun kaynakları seferber etmeye yanaşmadığı” belirtildi.
Akdeniz’de yaşanan en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçen, 500’den fazla insanın boğularak can verdiği olayla ilgili Yunanistan tarafından yürütülen soruşturmada ilerleme kaydedilmediğinin altını çizen insan hakları örgütleri bundan üzüntü duyduklarını dile getirdiler. Öte yandan insan hakkı örgütleri 14 Haziran’da yaşanan kazaya Yunanistan Sahil Güvenlik yetkililerinin ihmallerinin de sebebiyet verdiğini ve buna yönelik sağlam kanıtlar olduğunu ileri sürüyor.
Kazadan bu yana geçen altı ayda adalete çok uzak olunduğuna dikkat çeken örgütler soruşturmanın yürütülme şekli nedeniyle endişelerinin sürdüğünü ve sorumluların tespit edilebileceğine dair umutların tükendiğini belirtti.
İnsan Hakları Gözlemevi’nin Avrupa ve Asya direktörü Judith Sunderland “Enkaz Yunan yetkililerin hayat kurtarma konusundaki çekimser tavrının trajik bir örneği” dedi.
Mora yarımadası açıklarında batan balıkçı teknesi insan kaçakçıları tarafından kullanılıyordu. Libya’dan kalkan tekne Akdeniz üzerinden İtalya’ya ulaşmak ve yeni bir hayata başlama umudu olan yaklaşık 750 mülteciyi taşıyordu.
Tekne taşıdığı 750 mülteciyle 14 Haziran günü erken saatlerde, yani Libya’dan demir almasından beş gün sonra Yunanistan’ın Mora yarımadasına bağlı Pylos kasabasının 80 kilometre açığında battı. Yunan makamları batmasından tam 15 saat önce teknenin kendi arama kurtarma bölgesi sınırları içinde olduğu bilgisini almıştı oysa.
Teknenin batmasını takiben başlayan arama kurtarma operasyonu da kaotikti. Çoğunluğu Suriye, Mısır ve Pakistan’dan 104 erkek mülteci karaya çıkarıldı. Akdeniz’in en derin bölgelerinden birinde batan tekne değil ama, takip eden günlerde 82 mültecinin cansız bedeni bulundu.
Sonrasında sayı katlanarak artmaya başladı.
Olayın ve soruşturmanın başından bu yana insan hakları grupları olaya yol açan ihmallerle ilgili endişesini dile getirdi, getirmeye de devam ediyor.
Hayatta kalanlar teknenin önce yan yattığını, sahil güvenlik görevlilerinin tekneyi Yunan suları dışına çekmeye çalışmasının ardından alabora olduğunu anlatırken Yunan yetkililer bunu reddediyor. Yunan sahil güvenliği tekne battığı sırada kendilerinin yaklaşık 70 metre kadar uzakta oldukları konusunda ısrarlı.
Yunan sahil güvenlik yetkilileri iddialarında ısrar ededursun faciadan kurtulmayı başaranlar ve kurbanların aileleri verdikleri röportajlarda tam tersi bir resim çiziyor.
Kazadan kurtulanlar, kayıpların aileleri, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütleri, İnsan Hakları Gözlemevi yetkilileri bu zamana kadar demeç ve açıklamalarında Yunan sahil güvenliğinin ve polisinin sadece harekete geçmemekten sorumlu olmadığını, Avrupa Birliği (AB) Sınır Güvenliği Birimi Frontex’in yardım tekliflerini de reddettiğini ya da yönlendirdiğini söylüyor. İnsan hakları grupları yetkililerin teknede çocuklar bulunduğu ve bazı yolcuların “çok hasta” olduğu konusunda bilgilendirilmelerine rağmen Yunan devriye botlarının her şey olup bitene kadar hiçbir şey yapmadığını savunuyor.
Tekne mürettebatının yardım teklifini reddettiği iddiasını Miçotakis de tekrarlamış, “teklifi reddettiler. İtalya’ya gitmek istediler. Günün sonunda bu olaylarda sorumlu tutmamız gerekenler insan kaçakçıları; işini yapmaya çalışan sahil güvenlik değil” diye konuşmuştu.
Trajedinin soruşturulmasını talep eden ve hayatta kalanların çoğunu temsil eden Yunan Mülteciler Konseyi Direktörü Lefteris Papagiannakis’e göre zaman çok önemli. Guardian’a konuşan Papagiannakis “Birileri sorumlu tutulmalı, çünkü tekne kazası Yunanistan’da meydana geldi. Hayatta kalanlar, kurbanların aileleri, hepsi adalet istiyor. Çok insan öldü. Hepsi denizin dibinde yatıyor ve kim ya da kaç kişi olduklarını bilemeyecek olmak insanın yüreğini parçalıyor” dedi.