DEM, Ankara’da aday çıkarıyor, İstanbul belirsiz
CHP’nin İstanbul’un ilçelerindeki adayları belli olmaya başladı. Adalar’daki 14 aday adayı arasında dikkat çeken isimlerden biri de Çağla Biçer. Biçer, Adalar’a neden talip olduğunu ve yapmak istediklerini 10Haber’e anlattı.
Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerdeki başkan adaylarının bir kısmını açıkladı. Açıklanmayan büyükşehir, il ve ilçeler için ise yoğun bir çalışma yapılıyor.
Yerel seçimlerde iktidar ve muhalefet açısından en büyük rekabet İstanbul’da yaşanacak. İBB kadar ilçe belediyeleri açısından da mücadele kritik olacak. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), asıl olarak 2019’da kaybettiği İBB başkanlığını yeniden kazanmayı hedefliyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise İBB başkanlığını elinde tutmayı, İBB Meclisi’nde üstünlük kurmayı ve ilçe belediye sayısını artırmayı amaçlıyor.
CHP’liler “kale” olarak tabip edilen Adalar, Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy ve Şişli gibi ilçelerde bir zorluk görmezken, yeni gelişmelerle bazı ilçelerin “cepte olmadığı” konuşuluyor. Bu ilçelerden biri de İstanbul’un Prens Adaları, yani bilinen adıyla Adalar ilçesi. Adalar’da CHP’nin dördü kadın 14 aday adayı var.
2019 yerel seçimlerinde CHP burada yüzde 44,10 oy alırken en yakın rakibi AK Parti yüzde 30,74 oy almıştı. Ancak Adalar’da bu kez DEM Parti’nin aday çıkaracağını açıklaması ve olası bağımsız adaylar CHP’nin adayını daha önemli hale getiriyor. CHP’nin Adalar’daki aday adalarından biri de Çağla Biçer.
Eğitim hayatını İstanbul’da tamamlayan Biçer, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümü mezunu. Mezuniyetinin ardından 15 yıl boyunca büyük şirketlerde çalışan Biçer, 2014 yılında kendi şirketini kurdu. Biçer’in ailesinin Adalar serüveni 1935’e dayanıyor, büyük dedesi 1800’lerin ortalarında Pülümür’den Erzincan merkeze bağlı bir köye göç ediyor. Dedesi ise 1935’te İstanbul’a para kazanmaya geliyor ve Beşiktaş- Mecidiyeköy arasında vatman olarak çalışırken Burgazada’dan bir Rum arkadaş ediniyor ve Ada yolculuğu başlıyor. Daha sonra ada sahilindeki bir kıraathaneyi işletmeye başlıyor ve inşaat işleriyle birlikte adada önemli bir iş insanı haline geliyor.
Adalar’ın tarihsel ve kültürel birikimi için “Sadece İstanbul’un değil, ülkemizin ve hatta dünyanın mirası” diyen Biçer, adaylık gerekçesini şöyle anlattı:
“Bugün böylesi bir miras hem doğal afetler hem de kendi elimizde ortaya çıkardığımız yapay afetler karşısında tehlikede. Binlerce İstanbullunun günübirlik bir kaçış noktası haline gelmiş, bu günübirlik hareketin Adalar üzerindeki etkileri çok büyük.
Dolayısıyla Adalar mirasımıza sahip çıkmak, kültürel kimliğini devam ettirmek daha disiplinli şekilde ve bilimsel verilerle sahip çıkmamıza bağlıdır. Bir Adalı olma kimliği var aslında, işte o kimliği biraz daha üstlere taşıma ihtiyacımız var. Adaların hakkı olanı İstanbul’dan da ülkemizden ve dünyadan da alması lazım.
İşte tam da bu hak üzerinden, böylesi bir mirası kullanarak koruma üzerinden, bir meslek insanı olarak bir adaylık sürecine girdim. Erkekler alınmasın ama kentsel estetiğin böylesine önemli olduğu bir ilçede kadın olmanın da avantajını kullanıyorum .
Tabi böylesi bir sorumluluk tek başına başkan olmakla çözümlenemez bunun da farkında olmak lazım. Yetki ve sorumlulukların paylaşıldığı iyi bir ekip çalışmasıyla Adaların tüm sorunları çözülebilir; geçmiş dönemlerde yapılan çalışmaların üzerine koyarak, daha dayanıklı bir kente dönüştürebiliriz. Ve Adalar herkesin daha güvenli hissettiği, daha Adalı olduğu bir kent olabilir. Bunu sağlamak, elimizde!
Bunun için de toplumda otak bir payda yaratmak, toplumsal bir dayanışma kurmak elzemdir! Doğal siyasi müttefiklerimizle diyalog kurarak böylesi bir başarıya ulaşacağımıza inancım tam benim. Bu vesileyle de Belediye başkanı ve meclis üyeliği aday adayı olan herkese başarılar diliyorum.”
Günübirlik turizmin Adalar ekonomisi için önemine vurgu yapan Biçer, şerh düşerek “Ancak disiplin, denetim ve kontrol şart” dedi.
Faytonların kaldırılmasının ardından oluşan yeni ulaşım düzeni ile ilgili de konuşan Biçer, “Yerleşik nüfusun ulaşım ihtiyacı ayrı bir mesele, günübirlik nüfusun ulaşım ihtiyacı apayrı bir mesele aslında. Yalnız şunu biliyoruz elektik araç veya akülü araç trafiği bir disiplin içerisinde gerçekleştirilmediği için şuan Ada trafiğini olumsuz etkiliyor. Bu tip araçların trafik akış tasarımları, yaya-araç-bina giriş ve çıkış ilişkilerinin organizasyonu yapılmalıdır. Normal motorlu taşıt trafiği gibi ele alınamaz bu konu. Ortaya çıkan sorunların ana kaynağı zaten bundan ötürüdür. Emniyet , Kaymakamlık ve Büyükşehir ile bir Adalar Trafik masası kurularak tüm ada halkını rahatsız eden bu konuya kalıcı çözümler getirmek oldukça mümkün. Ayrıca elektrikli bisiklet kullanımı konusunda da motivasyon çalışmaları da şart. Ve evet Adalarda bir ulaştırma ihtiyacı elbette var, ölçek olarak yürüme mesafeli bir kent olsa da dümdüz bir coğrafya değil, yerleşik nüfus açısından ulaşım bir ihtiyaç. Bizler ihtiyacın da mevcut sorunların ve bu sorunların kaynağının da bilincindeyiz, dolayısıyla çözümün de farkındayız” dedi.
Heybeliada ve Kınalıada’da zaman zaman yaşanan kanalizasyon sularını taşması sorunuyla ilgili ise “Adaların tarihi, arkeolojik, doğal ve kültürel sit karakteri altyapı çalışmalarını oldukça zorluyor. Sit kimliğinden ötürü arıtma tesisinin kurulmasında yasal kısıtlayıcılar var. Tabi bunun karşısında bu sorunla yaşamaya devam edeceğiz, elbette ki hayır, dünyanın geldiği böylesi bir teknolojik çağda böyle yaşamaya devam etmek pek kabul edilebilir değil Adalılar için. Adalar 2019 yılından bu yana İBB’den hizmet almaya başladı aslında. İBB, İSKİ ve Adalar Belediyesi iş birliğiyle yürütülen bazı altyapı çalışmaları var. Yeterli mi elbette ki değil. Ama 2019’a kadar hiç altyapı hizmeti almamış tarihi ve arkeolojik bir dokuda, dört tarafı deniz olan bir kent parçasında altyapının 3-4 yılda tamamen çözüme kavuşması kolay değil. Dolayısıyla bu yeni dönemde bu iş birliğinin daha sıkı hale getirilmesi, Adaların altyapıya da dair olan hizmet hakkını alabilmesi, altyapıya dair şikayetlerin en aza indirilmesi için gerekli girişimleri ve kurumsal baskıyı yapmak bizim vazgeçilmezimiz olacaktır” diye konuştu.
Biçer aday adaylığı sürecinde en önemsediği konuların başında deprem olduğunu ve bu konuda ciddi bir çalışma içinde olduklarını belirtti. Biçer şöyle konuştu:
“Adalar; yakınında bulunan fay hatları ve yerleşim karakteri nedeniyle sadece deprem değil, tsunami, deniz suyu baskını, orman yangınları, salgın hastalıklar gibi pek çok afet riski karşısında kırılgan bir kent. Bu kırılganlığın karşısında diğer pek çok şehir gibi kentsel dayanıklılık ve direnç konusu önem arz ediyor.
Adalarla ilgili İBB’nin ve AFAD’ın risk analizi, hasar tespiti, olası zarar tahminlerine dair birçok güncel araştırma raporu mevcut, hepsini inceledik, burada sizi rakamlara boğmak istemiyorum. Önemli olan bu raporlar karşısında ne yaptığımız.
AFAD, Büyükada’da 4 adet toplanma alanı belirlemiş, Adalar Belediyesi ise Büyükada’da 10, Heybelide 5, Burgazda 3, Kınalıda 6 toplanma alanı belirlemiş. Toplanma alanlarının sayısından ziyade niteliği önem taşıyor. Bunların her birinde afet anında ve sonrasında bazı acil ihtiyaçların karşılanabiliyor olması gerekir, anca o zaman bir anlamı olur. Ve tabi mevcut yapı stokunun iyileştirilmiş olması da hazırlıklı olmanın ayrı bir adımıdır. Adaların kültürel yapı stoku çok hassas bir çalışma gerektirmekte.
Afet anında arama-kurtarma çalışmasına imkan veren, sağlık müdahalesinde bulunabilen bir afet modeli oluşturmak gerekir.
Afet sonrasından da belli bir süre kendine yetebilen, her bir Adalıya bir tas çorba bile olsa yemek ve su verebilen, dışardan gelecek yardımı organize edebilen bir kent tasarlamak gerekir.
Adalarda afet yönetimiyle ilgili pek çok bileşen var. Bu yüzden farklı senaryoları yazmak ve bunlara karşı tedbirler almak zorundayız. İki farklı afet aynı anda olursa, art arda olursa.. Her biri farklı bir yönetim gerektirir. Ama her bir senaryoda ortak birkaç tedbir var; Adalar diğer yerlerle nasıl iletişim kuracak? Adalar nasıl boşaltılacak? Nasıl yardım gelecek? Adaların bir acil durum helikopter pisti olmalı ve bu öylesine bir pist olmamalı. Adaların bir cankurtaran filikası olmalı. Bir gıda depomuzun, kamusal bir mutfağın olması şart. Bazı yapıları afet sonrasında farklı işlevlere dönüşebilen bir niteliğe çevirmek gerekir.”
Biçer, Adalar’ın kültürel dokusunu oluşturan yapıların korunmasıyla ilgili “Yüksek bakım-onarım ve restorasyon maliyetleri karşısında insanlara bu maliyetleri azaltacak çözümler olacak. Bunu belki malzeme, belki iş gücü, belki fonlarla sağlayacağız. Öte yandan Adalar sahip olduğu bu tarihi ve doğal değerlerle ulusal ve uluslararası koruma ve tasarım yarışmalarına konu edilmeli mesela” ifadelerini kullandı.
Biçer adalardaki sahipsiz hayvanlar için “Evsiz hayvanlar şehir hayatının bir parçası ve sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürmeleri bizim desteğimize ihtiyaçları var. Son zamanlarda sayıları kontrolsüzce artıyor, bazı iyi örnekler olsa da hayvan barınaklarındaki refahın yanlış uygulamalar sonucu azalması bu sorunu büyütüyor. Köpekler tarafından saldırıya uğrayan veya uğradığını iddia eden insanların sayısı da her geçen gün artınca, toplum birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kutuplaşıyor.
Bu konuyla ilgili mevzuat açığı da, mevzuat yetersizliği de ortada. Evsiz hayvanlardan çekinen veya şikayet eden insanlar Belediyelerden hayvanları toplamasını bekliyor, ancak mevzuatın buna izin vermediğinin farkında değil. Tabi çözüm toplamak mı gerçekten…
Adalar gibi bir kentte aslında bu konu ana karadaki ilçelere göre bir derece daha rahat çözümlenebilir. Bir kısırlaştırma seferberliği başlatmak en önemli adımdır. Ve ardından Adalara giriş-çıkışta hayvan kontrolünün yapılması gerek. Bunun için kontrol ekipleri kurulabilir. Kıyı bandı boyunca kaçak yollarla hayvanları Adalara terk etmeye gelen tekneler kontrol ekipleriyle yakalanabilir” önerilerini anlattı.
Biçer, 28 Temmuz’da askıya çıkan İBB ve Adalar Belediyesi’nin hazırladığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bazı değişikliklerle onayladığı koruma imar planının kıyı ve sahilleri kapsamamasıyla ilgili “Kıyı kenar çizgisi ilçemiz için oldukça kritik bir konu. Dolayısıyla ada gibi bir kente koruma amaçlı imar planı yapıp kıyı kısmını plan dışına çıkarmak ister istemez akıllara başka sorular getiriyor ve Adaların geleceği için şüpheler doğuruyor” dedi.
Adalar’ın imar planının bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirten Biçer, “Bildiğim kadarıyla İBB tarafından hazırlanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı sınırları kentsel sit sınırlarıyla örtüşüyor, kıyı alanının tamamını da kapsıyordu. Ancak Bakanlıkça onaylanan halinde kıyı alanlarının sınır dışına çıkarıldığı görülüyor.
Oysa böyle bir kentin imar planı kararları kentin tüm yapısını içine alan bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıydı. Parçacıl plan kararları Adalar’ın tarihi ve doğal kimliğine zarar verici yollar açabilir.
1984’ten bu yana doğal SİT alanı ilan edilen Adalar, 04.11.2021’de Cumhurbaşkanlığı kararıyla “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilân edilmiş, imar planı yapma yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verilmişti. “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilirken kentsel sit, doğal sit ve kıyı alanları bir bütün olarak ele alınmış iken imar planı safhasında kıyı alanları ayrı tutulmuş.
Ancak bu ilandan bu yana eksiklikler yaşanmış ve ilçe sürekli bir yapılaşma tehdidi altında kalmıştır.
Bir meslek insanı ve çocukluğu Adalar’da geçmiş, ailesi halen Adalar’da oturan bir vatandaş olarak yapılan itirazları haklı buluyor ve Adaların tüm bileşenleriyle bütüncül olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorum” dedi.