Netanyahu’yu ‘UCM’den tutuklama kararı çıkarsa’ endişesi sardı, çareyi ABD’de arıyor
İsrail'in hava saldırıları sivil-asker ayrımı yapmadığı gibi; BM çalışanları, gazeteciler ve rehineler de güvende değil. Şimdiye kadar 130 BM çalışanı, 69 gazeteci öldürüldü. İnsani yardımlar iç kısımlara ulaştırılamazsa daha büyük bir kriz kapıda.
Savaş uluslararası topluluğun baskılarına rağmen tüm yıkıcılığıyla devam ediyor. İsrail ordusunun hava saldırısında aralarında Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı çalışan bir yardım görevlisinin de bulunduğu geniş ailenin 70’den fazla üyesi hayatını kaybetti. Son günlerde saldırılar Gazze Merkez ve Han Yunus’ta yoğunlaşırken, ölümler 20 bini aştı, yardımların iç kesimlere ulaşmasındaki zorluklar nedeniyle açlık en büyük kriz haline geldi.
BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Achim Steiner, 56 yaşındaki BM yardım çalışanı Issam el Mugrabi’nin kuzeydeki Gazze Merkez yakınlarındaki bombardımanda eşi, beş çocuğu ve çok sayıdaki akrabasıyla öldürüldüğünü duyurarak acil ateşkes çağrısı yaptı. Steiner, “Issam ve ailesini kaybetmek hepimizi derinden etkiledi. BM ve Gazze’deki siviller birer hedef değildir. Bu savaş sona ermelidir. Issam’ın ailesinin ve diğer akrabalarının yaşadığı acı ve ıstırabı başka aileler yaşamamalıdır” dedi.
Bu saldırılar sivil-asker ayırt etmediği gibi rehine de ayırt etmiyor. Hamas cumartesi günkü açıklamasında İsrail ordusunun düzenlediği hava saldırısında beş rehinenin ölmüş olabileceğini bildirdi. Örgütün sözcüsü Ebu Ubeyde net bir şey söylemeyeceklerini çünkü İsrailli rehinelerin yanındaki direnişçilerle irtibatlarını kaybettiklerini açıkladı.
İsrail ordusu iddialara henüz bir yanıt vermedi ancak bu doğruysa, sevdiklerinin serbest bırakılması için Netanyahu hükümetine ateşkes baskısı yapan rehine ailelerinin çağrıları daha da artabilir. Zira bir hafta önce cumartesi günü İsrail askerlerinin üç rehineyi beyaz bayrak taşımalarına rağmen vurması rehine ailelerinin sabrını zaten taşma noktasına getirmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise “Hamas yok edilene kadar” savaşın devam edeceğini söyleyerek, hem uluslararası topluluğa hem de rehine ailelerine meydan okudu. İsrail’in savaşın başından bu yana en büyük destekçileri İngiltere ve Almanya bile artık ateşkes çağrısı yapmaya başladı. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise ABD Başkanı Joe Biden’ın cumartesi günü Netanyahu ile yaptığı “uzun ve özel” telefon görüşmesinde Gazze’deki sivillere zarar verici tavırlardan kaçınması için baskı yaptığı belirtiliyor. Ancak Biden daha sonra telefon görüşmesiyle ilgili kendisine yöneltilen bir soruya, “Ben ateşkes istemedim” yanıtını verdi.
Gazzeli yetkililere göre yalnızca cumartesi günü 24 saat içinde 200’den fazla kişi hayatını kaybetti. Fransız haber ajansı AFP, çatışmaların şu anda Gazze Merkez’de ve güneydeki Han Yunus’ta yoğunlaştığını söylüyor. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Han Yunus’taki birlikleri ziyaret ederek işgalin “güvenli bir şekilde yürütülmesinin çok etkileyici” olduğunu söyledi. Gazze’nin kuzeyindeki ordu sözcüsü Daniel Hagari ise İsrail güçlerinin “tam operasyonel konrole yaklaştıklarını” söyledi.
İsrail’in hava saldırılarında hayatını kaybeden Gazzelilerin sayısı 20 bin 258’i geçti. Bu can kayıplarının büyük bir kısmı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Binlerce kişinin ise yıkılan binaların enkazı altında kaldığı biliniyor.
Savaşın başından bu yana Gazze’de her gün ortalama bir ya da iki BM çalışanı hayatını kaybetti. Şu anda İsrail saldırılarında hayatını kaybeden BM çalışanlarının toplam sayısı 130’u aştı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu sayının “BM tarihinde görülmemiş bir şey” olduğunu söylüyor.
Gazzeli yetkililer savaşın başından bu yana en az 100 gazetecinin de öldürüldüğünü belirtiliyor. Saldırılarda ölen son gazeteci ise Filistinli Muhammed Ebu Hudayr oldu. Hudayr cumartesi günü Gazze Merkez’in doğusundaki evine düzenlenen hava saldırısında hayatını kaybetti.
Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göreyse şimdiye kadar en az 69 gazeteci çatışmalarda öldü, 15 gazeteci saldırılarda yaralandı, üç gazeteci kayıp ve 20 gazeteci de tutuklanmış durumda. Gazze’de 50’den fazla medya binası ve ofisi, İsrail saldırıları sonucu ya tamamen ya da kısmen tahrip edildi. Yüzlerce gazeteci ve aileleri zorla güneye sürüldü. Haber ekipmanlarını kuzeydeki ofislerinde bırakmak zorunda kalan medya çalışanı tüm zor koşullara rağmen hem hayatta kalma hem de haber yapma mücadelesi veriyor.
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreter Yardımcısı Tim Dawson, El Cezire’ye verdiği demeçte gazetecileri hedef alan bu saldırıları görmezden gelmenin “imkânsız hale geldiğini” söylüyor. Dawson, “Aklıma gelen hiçbir çatışmada bu kadar çok gazeteci ölümüne şahit olduğumu hatırlamıyorum. Çatışmanın başında Gazze’de yaklaşık bin gazeteci vardı. Tam olarak kaç kişinin öldüğüne dair farklı farklı rakamlar verilse de yüzde 7 buçuk ila 10’unun bile ölmesi çok fazla” diyor.
Dawson, El Cezire’nin “Gazeteciler kasten mi hedef alınıyor?” sorusuna, bazı Filistinli gazetecilerin İsrail ordusundan “tehdit telefonları aldıklarını” ve “gelecek günlerde hedef alınacakları konusunda uyarıldıklarını” söylediği cevabını verdi.
BM Güvenlik Konseyi’nin yardım sevkiyatlarının geçişine dair kararı kabul etmesinin ardından konuşan Guterres, Gazze sınırından daha fazla yardım malzemesi geçirmenin, artan kıtlık ve salgın hastalık tehdidini savuşturmak için yalnızca ilk adım olduğu konusunda uyardı. Guterres, Pek çok kişi, Gazze’deki insani yardım operasyonunun etkinlik alanını Mısır Kızılayı, BM ve ortaklarımızın sınırdan geçmesine izin verilen kamyon sayısına göre ölçüyor. Bu bir hatadır” dedi.
Gazze içindeki dağıtımın da aynı derecede önemli olduğunu vurgulayan Guterres, İsrail’in savaşı yürütme şeklinin yardıma muhtaç 100 binlerce insana yardımın ulaştırılması önünde “büyük engeller yarattığını” sözlerine ekleyerek, “Gazze’de etkin yardım operasyonu için güvenlik, güvenliğinden emin halde çalışabilecek personel, lojistik imkânlar ve ticari faaliyetlerin yeniden başlaması gerekir. Bu dört unsur mevcut koşullarda sağlanamıyor” sözlerini dile getirdi.
Yeterli kamyon ve yakıtın olmaması, yolların bombalanmış ya da moloz veya henüz patlamamış mühimmatla kapatılmış halde olması nedeniyle yardımlar iç kısımlara ulaşamıyor. Bu da açlık ve çaresizliğin giderek artmasına neden oluyor. BM personelleri ise İsrail’in devamlı olarak tahliye haritasını güncellemesi nedeniyle yer değiştirmek zorunda kalan akrabaları, meslektaşları ve arkadaşlarıyla elektrik olmadığı ve internet bağlantısı sürekli kesildiği için iletişim kuramıyor. Bazılarının yakınları ise hava saldırılarında hayatını kaybetti.
Ayrıca sınıra ulaşan her yardım kamyonunun boşaltılıp Gazze içinde dağıtılmak üzere başka kamyonlara yüklenmesi gerekiyor. Guterres, “Bizim bu iş için kamyonlarımız yetersiz kalıyor. Kuzeyde faaliyet gösteren çalışanlarımız zorla ve aceleyle tahliye edildi, ardından da araçlarımızın ve kamyonlarımızın çoğu tahrip edildi ya da geride kaldı. İsrail ise Gazze’de başka kamyonların faaliyet göstermesine izin vermiyor. Bu durum da yardım operasyonunu büyük ölçüde sekteye uğratıyor. Aktif çatışmalar, patlamamış haldeki mühimmatlar, ağır hasarlı yollar nedeniyle kuzeye yardımları ulaştırmak son derece tehlikeli. Her yerde sıkça yaşanan iletişim kesintileri, yardımların nasıl dağıtılacağını koordine etmeyi ve insanlara yardıma nasıl ulaşabileceklerini bildirmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor” diyor. Bu da insani krizi en derinden yaşayan halka yardımların ancak ateşkesle ulaştırılabileceği anlamına geliyor.