İsrail’e soykırım davası Avrupa’da manşetlerde
İsrail'e 1980'lerden bu yana sevk edilen ABD'ye ait milyarlarca dolarlık silahların tutulduğu depolar var. Bu depoların nerede olduğu gizli bilgi. 20 binden fazla kişi ağır hava bombardımanlarında ölürken ABD stoklarının etkisi mercek altında.
Bir savaşın devamı için mühimmat olmazsa olmazdır. Bu yüzden Rusya yüzünü dışa kapalı ülke Kuzey Kore’ye çevirerek işbirliğini artırmanın yollarını ararken Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ülke ülke dolaşarak daha fazla savaş uçağı desteği istiyor.
Gazze’deki savaş 80 günü aşkın bir süredir devam ediyor. ABD İsrail’e kademeli silah yardımlarıyla eleştirilerin odağında. Yeri geldi İsrail’e 14.3 milyar dolarlık mali yardım Temsilciler Meclisi’nden geçti, yeri geldi İsrail’e 14 bini acil, toplamda 45 bin tank mermisi gönderilmesi için hem Temsilciler Meclisi hem de Senato ekarte edildi.
ABD’nin İsrail’de uzun zamandır silah depoları var. Ama 20 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği savaşta Biden yönetiminin İsrail’e desteğini azaltması yönündeki baskıların da artmasıyla depolar mercek altına alındı. İngiliz gazetesi The Guardian’a göre bu depolar az bilinen daha büyük bir stokun parçası.
Silah stokları ilk olarak 1980’lerde, ileride Ortadoğu’da çatışma çıkarsa ABD güçleri buradan hızlı şekilde silah tedarik edebilsin diye kurulmuştu. Zaman içinde İsrail’in belirli koşullarda bu büyük stoktan yararlanmasına izin verildi. The Guardian’a göre İsrail, Gazze’ye karşı yürüttüğü savaşta kullanmak için stoktan büyük miktarda mühimmat almış. Ve ki bu silah transferlerinin pek şeffaf gerçekleştirildiği söylenemez.
ABD’nin İsrail’e güvenlik yardımları konusunda bilgi sahibi ABD’li eski yetkililer bu stokların İsrail’in silahlara daha hızlı ulaşmasını sağladığını söylüyor. Bunun İsrail’e bir diğer avantajı da ABD silahlarının nasıl el değiştirdiğinin kamuoyundan ve kongre denetiminden uzakta kalması.
Eski bir üst düzey Pentagon yetkilisi bu stokların resmi olarak ABD’nin kullanması için oraya gönderilen teçhizat olduğunu belirtmekle birlikte “Ama acil durumda depoların anahtarını onlara vermeyeceğimizi kim söyleyebilir?” diyor.
Savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana İsrail Gazze’ye 10 binlerce bomba attı. Bunlardan bazıları 900 kiloluk bombalar, yani ABD’nin Musul ve Irak’ta IŞİD’in üzerine attığı bombalardan dört kat daha ağır. Eski bir savunma istihbaratı analisti ve eski bir BM savaş suçları müfettişi Marc Garlasco Gazze’ye yapılan bombardımanın yoğunluğunun “Vietnam savaşından bu yana görülmemiş bir şey” olduğunu söylüyor.
En önemlisi de bombardımanların sivil-asker ayrımı gözetmemesi. Saldırılarda şimdiye kadar 20 binden fazla insan hayatını kaybetmişken ABD bombardımanlardaki rolüne dair sorularla karşı karşıya. Sorulardan biri ABD tarafından İsrail’e tedarik edilen bombaların miktarı, diğeri ise bu bombaların türleri ve daha önceden konuşlanmış stokların savaşta ne ölçüde kullanıldığı.
Beyaz Saray’ın stoka ne tür silahlar ekleneceğine ilişkin kuralları gevşetme, stokun yenilenmesi konusundaki harcama sınırını kaldırma ve Pentagon’a cephanelikten buraya mühimmat tedarikinde daha fazla esneklik sağlanması konusundaki önerileri Washington’daki yetkilileri epey endişelendirir oldu.
Dışişleri Bakanlığı’nda “Müttefikler ve Ortaklara Silah Tedariki” biriminde genel müdür olarak görev yapan Josh Paul Washington’ın İsrail’e silah yardımını sürdürmesini protesto etmek için kısa süre önce istifa ederek stokta yapılması önerilen değişikliklerin Biden yönetiminin İsrail’e yeni tedarik yolu bulma çabasının parçası olduğunu söyledi. Yönetim içinde ekim ayında yapılan müzakereleri anlatan Paul “Beyaz Saray’da İsrail’e mümkün olan en hızlı şekilde silah temin edebilmek için verebileceğimiz her türlü yasal yetkiyi kullanmamız gerektiği yönünde baskı vardı” dedi.
“Müttefikler-İsrail Arasında Savaş Rezervi Stokları (WRSA-I)” olarak bilinen bu stokun içeriği tam olarak kamuya açıklanmıyor. Bununla birlikte önceki yetkililer Pentagon’un kongreye yıllık rapor sunduğunu söylüyor. Raporlar her ne kadar kamuoyunun gözünden uzak tutulsa da eski bir ABD’li komutan bu yılın başlarında yazdığı bir yazıda zamanında gezdiği WRSA-I deposunda neler olduğunu anlatmıştı. Buna göre stoklar gelişmiş güdüm sistemlerine sahip olmayan mühimmat ve güdümsüz bombalarla doluydu.
2020 yılında İsrail yanlısı düşünce kuruluşu Amerika Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü stoktaki gelişmiş güdüm sistemlerine sahip olmayan mühimmatın bolluğuna dikkat çekerek WRSA-I’in hassas güdümlü mühimmat sorunu yaşadığını söyleyerek stokların “demode” hale geldiğinden şikayet etti.
Ancak İsrail Gazze’yi hedef aldığı hava bombardımanlarında daha çok bu güdümsüz mühimmatı kullandı. Silah uzmanları İsrail ordusunun sivil kayıpları en aza indirmeye çalıştığını iddia ederken güdümsüz mühimmat kullanmasının iddiaların altını oyduğunu söylüyor.
İsrail de Ümraniye büyüklüğünde ama iki milyon kişinin yaşadığı Gazze’de siviller için büyük risk oluşturan güdümsüz mühimmat kullandığını inkâr etmiyor. Hatta İsrail hava kuvvetleri saldırının başında sosyal medyada savaş uçaklarına takılan M117 gibi güdümsüz bombaların görüntülerini defalarca paylaştı.
M117’lerin Gazze’de ne sıklıkla kullanıldığını ya da ne şekilde konuşlandırıldığını tespit etmek mümkün değil ancak CNN International’ın ABD istihbaratına değerlendirmelerine göre İsrail tarafından kullanılan mühimmatın yüzde 40 ila 45’i güdümsüz. WRSA-I’den transferler konusunda bildiğimiz şeylerden biri ekim ayında Axios’ta çıkması sayesinde haberdar olduğumuz ABD’nin İsrail’e 155 mm’lik top mermisi tedarikiydi. Garlasco’ya göre 155 mm’lik mermiler bilhassa tehlikeli çünkü her mermi çevreye 2000 şarapnel saçıyor. Bu da sivillerin ve sivil altyapının vurulma olasılığını artırıyor.