John Lennon’un istemediği Grammy ödülü açık artırmaya çıkıyor
Bu yıl Grammy'ye aday iki Türk müzisyenden biri olan Mehmet Ali Sanlıkol, caz eğitimi almak için gittiği ABD'de, gelenekselle çağdaş müziği buluşturduğu albümleriyle dikkat çekiyor. Ödül öncesi konuşan müzisyen, adaylığa giden yolculuğunu anlattı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti asıllı besteci, piyanist ve vokalist Mehmet Ali Sanlıkol, bu yıl Grammy için aday olan iki Türk müzisyenden biri. Diğer isim de Netflix yapımı ‘Wednesday’ dizisinin müziklerine imza atan Esin Aydıngöz. 5 Şubat 2024’te sahiplerini bulacak Grammy ödüllerinde aday olan Kıbrıslı müzisyen Sanlıkol, bu sene ‘Turkish Hipster’ albümünü yayınladı. Müzikal açıdan üretken bir sene geçiren bestecinin 2018’de yayınlandığı ‘A Gentleman of İstanbul’ albümü ise ilhamını Evliya Çelebi’den alıyor.
New England Konservatuvarı öğretim üyelerinden biri olan Mehmet Ali Sanlıkol, çocukluğunun Bursa’da geçtiğini, annesi Fethiye Sanlıkol’dan klasik Batı müziği piyano eğitimi alarak kariyerine başladığını dile getirdi. Müzisyen, 1980’li yılların sonunda Bursa’daki rock topluluklarının içinde yer aldığını ve Şebnem Ferah gibi isimlerle festival konserlerine çıktığını söyledi.
Aydın Esen vasıtasıyla 1993’te ABD’ye gittiğini aktaran Sanlıkol, “Amacım caz müziğini öğrenmekti. O yolculuk beni, hem akademik hem de aktif bir icra ve bestecilik kariyerine götürdü. Bir yandan mastır, doktora yaptım. Bir yandan da dünyanın farklı yerlerinde çeşitli festivallerde kendi topluluklarımla, konserler, turneler yaptım. 2010’dan sonra kendi yaptığım bestelerde hemen hemen her zaman caz ya da Batı müziğiyle geleneksel Türk müziği buluşmaları üzerine albümler, çalışmalar ortaya koyuyorum. Bu anlamda iki kez Grammy adaylığım oldu. Birincisi 2014 senesindeydi, ikincisi de bu yıl” dedi.
ABD’de Türk müziği ile ilgili konserler yapmanın kolay olmadığını bu yüzden de 2003’te Dünya Kültür Sanat Vakfı’nı kurduğunu söyleyen müzisyen, vakıf aracılığıyla geleneksel Türk müziği konserleri verdiğini kaydederek, şunları söyledi: “Bir süre sonra da kendi plak şirketimi kurdum. Hemen hemen tüm albümlerimi de oradan çıkardım. 200’ü aşkın konser, 17 albüm, bir uzun metrajlı opera filmi, çok sayıda çalışmamız oldu. 2018’de prömiyeri gerçekleşen ‘A Gentleman of Istanbul’ albümü, esasında 4 bölümlü bir eser. Eserin bir alt başlığı da var; yaylı sazlar, ud, ney, tenor ve perküsyon için senfoni. Klasik Batı müziği senfoni formunda bestelendi ama eserin her bir bölümü Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden belli kesitleri betimliyor. Grammy ödüllerinde bu derece kendi kültürümüzü, tarihimizi temsil eden, İstanbul’un ismini oraya götüren bir eserle finale kalmış olmaktan gurur duyuyorum” dedi.
Mehmet Ali Sanlıkol 2018 yılında yayınlanan albülmünün hikâyesini ise şu sözlerle anlattı: “Altını çizmek istediğim konu şuydu, Donald Trump, 6 yıl önce ‘Müslümanlar ABD’ye giremez’ diye bir söylemle ortaya çıktığında, milyonlarca insan sokaklara dökülüp onu protesto etmişti. Fakat o protestolarda çok basmakalıp bir takım imgeler vardı. İslam coğrafyası Fas’tan Endonezya’ya kadar gidiyor. Görünümde çok kültürel ve kozmopolit bir din. Bana oryantalist bakışları hatırlattı ve buna karşı bir söylemde bulunmak istedim. Hemen aklıma Evliya Çelebi geldi. Çünkü Evliya Çelebi benim gördüğüm en kozmopolit insanlardan biri. Evliya mesela bir hafız, aynı zamanda bir tarihçi, bir şair, bazen film gibi bir senaryo yazıyor”
‘Turkish Hipster’ caz orkestrası albümünde ise yedi parçanın dinleyiciyle buluştuğunu ifade eden Sanlıkol, “Bu albümün farklı bir duruşu var. Erkin Koray’ın ‘Estarabim’ parçasını da yorumladım. yedi parçanın altısı bana ait ama ‘Estarabim’ düzenleme. Anadolu Rock’a, 1970’li yıllardaki o duruşa büyük bir saygım var. Erkin Bey de o zaman bana bizzat parça için izin vermişti. 2005’te yaptığım bir düzenlemedir. Caz orkestrasına uyarladım ve albüme kaydettim” dedi.
Başarılı müzisyen, birçok Mevlevi ayininde de icra yaptığını aktararak, “Ben Bektaşiliğe yakın duran birisiyim. Benim kahramanım Neyzen Tevfik. Tasavvufu çok okudum, özümsedim, içselleştirdim. O içselleştirme esnasında bana yakın ismin Neyzen Tevfik ve Edib Harabi olduğunu gördüm. Mevlana hakkında da çok çalışmam oldu” dedi.