Raf Gezgini: İntihal iddialarının izi silinir mi?

İntihal iddialarının izleri kolay kolay silinmiyor. Okurlar da eleştirmenler de edebiyatın hafızası da her yeni tartışmada bir önceki vakaları yeniden hatırlıyor. Raf Gezgini de ismi intihalle anılan kitapları hatırlıyor, son sözü okurlar söylesin.

Kültür Sanat 11 Şubat 2024
Bu haber 10 ay önce yayınlandı

İntihal. 

Mine G. Kırıkkanat’ın Elif Şafak’a ‘Bit Palas’ romanında kendi romanı ‘Sinek Sarayı’ndan intihal yaptığı iddiasıyla açtığı dava vesilesiyle son birkaç haftadır bu sözcüğü daha çok duyuyoruz. 

Köklü bir geçmişi var intihalin de intihal tartışmalarının da. Tek bir doğrusu olmayan, üstelik doğruya kimin karar vereceğinin de muallakta olduğu bir durum bu. Kimilerine göre yaratmanın en temeli kendinden öncekilere bakmak. Hatta intihalin temelindeki taklidi üretmenin ta kendisi olarak görüp meşru kılanlar bile var. Yazar T. S. Eliot yıllar yıllar önce bir de yol göstermişti bu konuda şu sözleriyle: “Olgunlaşmamış şairler taklit eder, olgun şairler çalar.”

Türk Dil Kurumu intihal sözcüğünü “başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme veya başkalarının konularını benimseyip değişik bir biçimde anlatma; aşırma” diye tanımlıyor.  Fakat söz konusu edebiyat olunca “başkalarının konularını benimseyip değişik bir biçimde anlatma” kısmı insanı düşündürüyor. Neticede edebiyatta -ve aslında sanatta- “başkalarının konusu” diye bir şey olması mümkün değil. Beyoğlu’nda bir apartman da bir aşk üçgeni hikâyesi de bitmek bilmeyen aile sorunları da kimsenin tekelinde değil. Benzer temalar, aynı sorunlar, mekanları…

Peki bu işin içinden nasıl çıkacağız? Muhtemelen çıkamayacağız. 

İntihal tartışmaları hep vardı

Zira hem Türkiye’de hem de dünya edebiyat tarihinde ismi intihal tartışmalarına karışmış onlarca kitap ve yazar var. Türkçe yazılmış ilk romanlar mesela… Dönemin özellikle Fransızca bilen ‘şanslı’ isimleri okudukları romanları taklit ederek hatta bazen çok fazla “etkilenerek” yazmışlar ilk kitaplarını. Peyami Safa’ya göre Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ romanı  Leon Frapye’nin ‘Taşra Muallimesi’ kitabından “aşırılmıştır” mesela. Safa da intihalle anıldı. ‘Sözde Kızlar’ın Marcel Prevost’un ‘Yarım Bakireler’ ile Victor Margueritte’in ‘The Bachelor Girl/Bekar Kız’ romanlarının etkisinde yazıldığı söylenir. İlerleyen dönemde de bu tür örnekler devam etti. Uğur Mumcu 1981’de İhsan Doğramacının Dr. Spock’un ‘Çocuk Bakımı ve Eğitimi’ kitabının birçok bölümünü ‘Annenin Kitabı’ adıyla yayımladığını yazmıştı…

Gündemdeki Kırıkkanat- Şafak davasına gelince. Karşılıklı itirazlar ve hukuki süreç devam ediyor. Ancak intihal kararı onaylanırsa emsal karar olacak. Kırıkkanat lehine sonuçlanırsa Elif Şafak’ın kitabı toplatılacak, yayıncı Doğan Kitap ve Şafak tazminat ödeyecek. 

Başta da dedik edebiyatta intihal tartışmalarından çıkmak pek mümkün değil. Ancak ne olursa olsun  ismi duyulunca akla intihal iddiaları gelen, tartışmaların eserin önüne geçtiği kitaplar var. Yani intihal iddialarının izi silinmiyor. Okurlar da eleştirmenler de edebiyat hafızası da her yeni tartışmada bir önceki vakaları yeniden hatırlıyor.

Ne diyelim. Kararı okur versin. Raf Gezgini de ismi intihalle anılan kitapları hatırlıyor, son sözü okura bırakıyor.

Bit Palas- Sinek Sarayı

İntihal tartışmalarını yeniden alevlendiren o iki roman. Her şey 2022’de Mine Kırıkkanat’ın yazar Elif Şafak’a intihal davası açmasıyla başladı. Kırıkkanat’a göre Elif Şafak’ın romanı ‘Bit Palas’ Kırıkkanat’ın 1990’da yazdığı ‘Sinek Sarayı’ romanından çalıntıydı.

Bu dava bu yılın Ocak ayının son haftasında sonuçlandı. Edebiyat dünyasının nur topu gibi bir tartışması olmuştu. Evet, mahkeme kararını Kırıkkanat’ın lehine verdi ancak olay burada kapanmadı. Şafak ve yayıncısı Doğan Kitap karara itiraz edeceklerini duyurdu.

Mahkeme bilirkişinin iki romanı da incelediğini açıkladı. İki roman arasındaki esinlenmenin intihal olduğuna karar verdi. Bilirkişi raporunun ‘Sinek Sarayı’ ve ‘Bit Palas’ arasındaki benzerlikleri ve daha fazlasını merak edenler için Olkan Özyurt imzalı haber burada.

Daha sonra Elif Şafak bir açıklama yayınladı, davanın” fikir ve sanat haklarını korumayla ya da edebiyatla ilgili değil. Kişisel takıntı üzerine kurulu” olduğunu söyledi. Karşı dava açacaklarını duyurdu.

Tartışmaların ardından edebiyatçılar da topa girdi. Mine Kırıkkanat’ın lehine sonuçlanan intihal davasının ardından sosyal medyada Elif Şafak’ı hedef gösteren paylaşımlar yapılmaya başladı. Aralarında Orhan Pamuk, Defne Suman ve Murathan Mungan’ın da olduğu 123 yazardan “Linç kampanyasını hayret ve endişe ile izliyoruz” açıklaması geldi.

Mine Kırıkkanat ise ortak çağrıya imza atan yazarlara tepki gösterdi. Yazar sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yazarları hedef gösterdi: “26 yıl yurt dışında muhabirlik ve yabancı basında “imzalı” gazetecilik yaptım, kitaplar yayımladım, ASLA Türkiye’yi satmadım; Türkiye düşmanlarına yaranmadım, yaslanmadım. Bugün ömrümün en büyük gururunu yaşıyorum: Türk milleti namusun yanında hakkımı savunuyor. Foncular ve yancılar ise fikir hırsızlığını…”

Bu kez de Şafak’a destek bildirisinin ardından Kırıkkanat için 80 yazar başka bir bildiri yayınladı. Onlar da “Edebiyatımızı Geri İstiyoruz!” başlıklı bir yazıyla “yargı sürecini etkilemeye çalışan her türlü adımı şiddetle kınıyoruz” dediler.

Bu dava nasıl sonuçlanacak, tartışmaların seyri ne olacak biz de gelişmeleri takip ediyoruz. Ancak ortalık biraz yatışmışken kendi kararını vermek isteyen okurlar için iki kitap da raflarda bekliyor.

Orhan Pamuk- Beyaz Kale/Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati’

Söz konusu edebiyatta intihal olduğunda konu bir şekilde dönüp dolaşıp Nobel edebiyat ödüllü Orhan Pamuk’un ‘Beyaz Kale’ romanına geliyor. Kırıkkanat- Şafak’ın intihal tartışması yargıya taşındıktan sonra edebiyat dünyası ikiye bölünmüştü. 123 yazar Şafak’a yönelik linç girişimleri nedeniyle endişelendiklerini dile getiren bir açıklama yayınladı. İmzalayan edebiyatçılardan biri de Orhan Pamuk’tu. 

Haliyle ‘Beyaz Kale’ romanı ve intihal tartışmaları bir kere daha gündeme geldi. Pamuk’un ‘Beyaz Kalesi’nin 16. yüzyılda Osmanlıya tutsak düşen bir İspanyolun 1961’de Fuad Carım’ın Türkçeleştirdiği, ‘Türkiye Seyahati/ Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati’ adıyla yayımlanan anılarından yararlanarak yazıldığı iddiaları yükseldi.  İddiadan da fazlasıydı aslında konuşulanlar. Ahmet Yıldız sahibi olduğu Edebiyat ve Eleştiri dergisinde ‘Roman yazma teknikleri için bir örnek kitap: Beyaz Kale’ başlıklı yazısında iki kitabı kıyasladı ve cümlelerin benzer değil, birebir aynı olduğunu ortaya çıkardı.

Yıllar sonra Oğuz Demiralp, Orhan Pamuk’un yazdığı her kitabı inceleyen bir monografi kaleme aldı. ‘Orhan Bey ve Kitapları: Bir Orhan Pamuk Okurunun Notlar’ adlı kitapta, Carım’ın kitabıyla Beyaz Kale’yi o da karşılaştırmıştı. Daha sonra K24’ten Nilüfer Kuyaş’a verdiği bir röportajda bu kitapları ve intihal iddialarını şöyle anlatmıştı: “Orada kesinlikle kaynak göstermesi gerekirdi. Hiç doğru olmamış. Bir de Fuat Carım’a saygı anlamına gelirdi. Önemli bir aydın, kamu görevlisi.”

Pamuk bu iddialar hakkında hiç konuşmadı.

Zülfü Livaneli- Kardeşimin Hikayesi/ Nursen Karayanız- Kıyamet Çiçeği

Zülfü Livaneli’nin ‘Kardeşimin Hikayesi’ artık intihal denmenin hafif kalacağı bir olay yaşadı. Roman satır satır çalındı. 2018’de ortaya çıktı ki Nursen Karayanız Livaneli’nin 2013’te yayınladığı romanın aynen almış, karakterlerin ismini değiştirmekle yetinmiş ve ortaya ‘Kıyamet Çiçeği’ adlı bir kitap çıkmıştı.

O günlerde Kariyer Yayınları bir açıklama yayınlayarak kamuoyundan özür dilemiş ve kitabı toplatma kararı aldığını duyurmuştu. Ayrıca Karayanız ile anlaşmalarını sonlandırdıklarını ve olayı mahkemeye taşıyacaklarını açıklamışlardı.

İlaç Bilgili- Talan/ Vildan Külahlı Tanış- Çizgide Bir Kukla

Taze bir intihal tartışması daha. Geçen sene Monokl Yayınları’ndan çıkan ‘Talan’ kitabının yazarı İlkay Bilgili Twitter hesabından isim vermeden okuduğu bir öykü kitabındaki öykülerin kendi öykülerine “şaşırtıcı” şekilde benzediğini yazdı.

Sonradan ortaya çıktı ki söz konusu kitap Everest Yayınları etiketiyle yayınlanan Vildan Külahlı Tanış’ın ‘Çizgide Bir Kukla’sıymış. Yayınevleri de devreye girmiş bu tartışmada. Metin Celal ‘Bütün öyküler birbirine benzemiyor mu?’ başlıklı yazısında olayın detaylarını anlatıyor ve edebiyattaki intihal tartışmalarını ele alıyor.

Öyküler şaşırtıcı derecede benzer mi, iddialar doğru mu diye merak edenler her iki kitabı okuyarak kendi kararını verebilir.

🔥Raflardan sıcak sıcak

Ebedi Ev | William Gay

📚Ebedi Ev, William Gay, Holden Kitap

Amerikalı yazar William Gay’in ilk romanı ‘Ebedi Ev.’ Yazar 58 yaşında yayınlamış bu kitabı. Ondan öncesinde  de yazıyormuş ancak sadece küçük bir çevreye okuturmuş yazdıklarını. Geç gelen başarı mıdır, geç kalmak nedir ya da en doğru zaman mıdır sorularını bir kenara bırakırsak roman çok beğeniliyor. William Gay, Amerikan edebiyatında Cormac McCarty ve William Faulkner gibi büyük yazarlarla kıyaslanır hale geliyor.  Ebedi Ev, Seda Çıngay Mellor’un çevirisiyle Holden Kitap’tan çıktı.

Bu “şanslı” ilk romanın konusu ise şöyle: Babası korkunç biçimde öldürülen Nathan Winer’ın, içki kaçakçısı Dallas Hardin’in ve olan biteni ormandaki kulübesinden sessizce izleyen William Tell Oliver’ın hikâyesi. William Gay bu romanında insanın en gizli, en şeytani, aynı zamanda en masum yanlarını ortaya çıkarıyor.

📚Kırılma Noktası, Yiğit Bener, Everest

Yiğit Bener’in kaleme aldığı ‘Kırılma Noktası’ 17 Ağustos 1999 depremini bir araştırma görevlisinin gözünden aktarıyor. İlk kez 2004’te yayınlanan roman bir gecede sarsılan tüm değerleri sorguluyor: Fay kırıldığında, taşlar yerinden oynayınca binalarla birlikte tüm düzen çöküyor, güç dengeleri değişiyor. Kırılma Noktası’nda herkes bundan payına düşeni alıyor: Siyasi iktidar, eril düzen, hatta edebiyat otoriteleri…

Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi

📚Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi, Ömer F. Oyal, YKY

Doğum gününüzde kimi yanınızda görmek istersiniz? Arkadaşlarınızı, sevgilinizi, ailenizi yani aslında sevdiklerinizi. Peki ya bir türlü aklınızdan çıkaramadığınız, üzerine binbir emek verdiğiniz bir araştırmanın bizzat öznesi gelse nasıl olur? Ömer F. Oyal son romanı ‘Doğum Günüme Çağırmak İstediğim Tek Kişi’yle doğum gününün gecesinde uyku tutmayan bir akademisyenin zihninin saplantılı akışına bizi davet ediyor. Üzerinde çalıştığı konunun öznesi olan Evliyâ Çelebi’nin kendi hayatını nasıl ele geçirdiğini bize tutkulu ve takıntılı bir dille anlatıyor.

Görülmeyen Adam

📚Görülmeyen Adam, Ralph Ellison, İletişim Yayınları

‘Görülmeyen Adam’, ABD’de yayınlandığında takvimler 1952’yi gösteriyordu. Ralph Ellison, Amerikan edebiyatının başyapıtları arasında gösterilen ve T.S. Eliot, James Joyce, Dostoyevski gibi yazarların eserlerinden derin izler taşıyan bu roman haftalarca çok satanlar listesinde kalmış. Bir sonraki yıl da National Book Award’ın sahibi olmuş. Kitap Mehmet H. Doğan çevirisiyle İletişim Yayınları tarafından yayınlandı.

ABD toplumunun gerçeklerine ayna tutan bir roman var karşımızda. Harlem sokaklarına da giriyorsunuz, ‘ayrıcalıklıların’ yaşam alanlarına da… Siyahi bir gencin hayatta kalma mücadelesini anlatan roman,  ırkçılık, sömürü ve toplumsal ikiyüzlülük üzerine zamansız bir eser olarak tanımlanıyor.

Gizemli Buzullar Kıtası Antarktika ve Patagonya’ya Yolculuk

📚Gizemli Buzullar Kıtası Antarktika ve Patagonya’ya Yolculuk, Gülten Dayıoğlu, YKY

Ro­manlar, öyküler, radyo ve televizyon oyunları yazan; çocuk edebiyatı denilince akla gelen ilk isim Gülten Dayıoğlu. Aynı zamanda sıkı bir gezgin. “Belli bir yere gezi yapma olanağı ortaya çıkınca, insan te­peden tırnağa coşku seline kapılıyor” diyen Dayıoğlu’nun Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan kitabında rotası bu kez gizemli buzullar kıtası Antarktika ve ateş toprakları Patagonya.

İlk Kitap- Özlem Dikeçligil: İnsan hep olmak istiyor, benim için olmak kitabımı elimde tutmaktıİlk Kitap- Özlem Dikeçligil: İnsan hep olmak istiyor, benim için olmak kitabımı elimde tutmaktı

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.