Filenin Sultanları’nın 30 kişilik geniş kadrosu duyuruldu: Carutasu ayrıntısı…
Türkiye Voleybol Federasyonu, voleybola yükselen ilgiden çok memnun. İstanbul'da küçük Burhan Felek Salonuna sığmayan seyirci için daha büyük salon arayışları devam ediyor. Ayrıca 2026'daki Avrupa Şampiyonası'nın açılış maçı stadyumda yapılacak.
Gün geçmiyor ki Türkiye Voleybol Federasyonu yeni bir sponsor bulmasın. Firmalar, ‘altın kadınlar’a destek vermek için sıraya giriyor. Takım sporlarındaki en başarılı branşın başında bulunan Mehmet Akif Üstündağ, herkesin sponsor aradığı dönemde sıraya giren şirketlerden seçim yapıyor.
İstanbul’da Voleybol Federasyonu’nun Mandarin Oriental Bosphorus otelde yaptığı tanıtım toplantısı ikiye bölünmüştü. İlki ekonomi muhabirleri kahvaltılı bir toplantıydı. Bense bir spor muhabiri olarak oraya sızmayı başarmıştım. Kadın gazetecilerin çoğunluk oluşturduğu nispeten küçük salona gelmekle iyi bir karar verdiğimi menünün zenginliği ile anladım. Bir yerden yemek yerken bir yandan ekonomi gazetecilerinin sorularını dinledim.
Sıra bana geldiğinde spor gazeteciliği ile ekonomiyi harmanlamam gerekiyordu.
Fenerbahçe, Galatasaray, THY, Avrupa kupalarında Eczacıbaşı gibi takımlara ev sahipliği yapan Burhan Felek Spor Salonu’nun kapasitesinin 5500 kişiydi. Başkan Üstündağ’a Ankara ve Antalya’da voleybol salonlarının İstanbul’daki Burhan Felek’e göre daha çok seyirci aldığını hatırlatarak bu konuda ne yapmayı düşündüğünü sordum.
Üstündağ’in verdiği bilgiye göre örnek verdiğim kentlerde de taraftarlar salona sığmıyordu. Konuşmasına şöyle devam etti: “Bana ‘Başkan uyuma taraftarına sahip çık’ tezahüratı yapıyorlar. 2026 Avrupa Şampiyonası’nı aldık. Hayalimiz şampiyonanın açılış maçını futbol stadında yapmak. Sonra salonda devam ettireceğiz. Bunu neden Türkiye yapmasın? Şu an Türkiye dünyada 1 numara.”
Konuşma gittikçe ilginçleşiyordu. Stadyumda voleybol maçı projesine Cumnurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da destek vermişti. Bizzat Üstandağ’ı arayarak ‘Var mı bunun örneği’ diye sormuş, daha önce yapıldığını öğrenince hoşuna gitmişti. Cumhurbaşkanı ‘Bunu biz de yapacağız’ diyerek federasyona yeşil ışığı yakmıştı. Başkana stadyumdaki karşılaşma için öngördüğü bir kapasite olup olmadığını sordum. Üstündağ cevap olarak “Fark etmez, 40-50 bin hiç fark etmez” dedi.
Ekonomiden meslektaşlarımın canı sıkılsa da sportif bir diyaloğa girmiştik. Burhan Felek’in yanında takımların kamp yaptığı bir otelin bulunmasını gündeme getirdim. Başkan Ankara ve İzmir’de de benzer otellerin bulunduğunu söyledi. Ama asıl önemlisinin voleybol okulu projelerini geliştirmek olduğundan bahsetti.
Türkiye Basketbol Federasyonu’nun Abdi İpekçi projesini hatırlattım. Söz konusu projeyle salonun yanı sıra hem altyapılar için tesisler, otel, kamp yerleri tek bir yerde toplanıyordu. Başkan, orada baklayı ağzından kaçırdı:
“2019’da Avrupa Şampiyonası’nda yarı final ve finalde 30 bin kişilik salonumuz olsaydı dışarıda seyirci kalırdı. 14 bin 884 kişi alınmıştı, 30 bin de olsa dışarıda kalırdı. Birçok yerde geceleri ekranlar kurulmuş, insanlar izlemiş. Bizim büyük organizasyonlarda salon problemimiz yok. Basketbol Abdi İpekçi’yi yapıp geçince Sinan Erdem’de istediğimiz zaman yaparız. Bütün branşlar voleybola kucak açtı. Basketboldan salon isteyince alabiliyorum. Fenerbahçe’den yarın Ülker’i isteriz alırız ki takvim uyuştukça buyurun gelin diyorlar. Öyle bir problem yok ancak size katılıyorum. Hele VakıfBank’ın salonun kapasitesinin 2 bin 500 olması sıkıntı yaratıyor. Bir gün maça gittim, baktım salon dışında sıkıntı var. Depremin hemen ertesiydi. Üç kişi yanıma geldi, ‘Başkanım sen Malatyalısın biz de Malatyalıyız depremzedeyiz geldik maça giremiyoruz’ dedi. Ben girmem siz girersiniz deyip onlarla girdim. Bunlar elbet çözüm değil ancak ilginin buraya gelmesi önemli. Okul projelerimiz öncelik ancak İstanbul’la ilgili de basketbolun Abdi İpekçi’ye geçişiyle Sinan Erdem’in bize kalacağını düşünüyorum.”
Ekonomi muhabirlerinin kızgın bakışlarını hissediyordum. Üstelik öğleden sonra milli voleybolcuların da katılacağı bir toplantı vardı. Kafama takılan diğer soruları oraya sakladım. İlk toplantı bittikten sonra ekonomiden meslektaşlarım gitmesine rağmen müdürümden gelen emirle sefer görev emrim devam etti.
Öğleden sonraki toplantı daha büyük bir salonda daha büyük bir katılımla yapıldı. Gazetecilerin yanı sıra bazı sosyal medya fenomenleri de toplantıda arzı endam etmişti. Onları tanımamam beni cahilliğim diye düşündüm. Filenin Sultanları’nın yıldızları Eda Erdem Dündar, Gizem Örge ve Hande Baladın toplantıya son gelenlenderdi. Normal diye düşündüm. Assolistler son çıkarlardı. Antrenmanları olduğu için ilk gidenlerden olması biraz düş kırıklığı yaratsa da onlara hak verdim.
Beni sevindiren konuysa sabahı aksine Üstündağ’a spor konusundaki soruların sorulmasıydı. Başkan, erkek voleybol takımının hocasıyla haftaya cuma günü sözleşme imzalanacağını söyledi. Ancak isim konusunda ser verip sır vermedi. Voleyboldaki organizasyonları sayarak all-star yapmaya vakitleri olmadığından bahsetti.
Nihayet sabahleyin toplum baskısından soramadığım soru için fırsat geldi. ABD’de kurulan profesyonel voleybol ligi Türkiye’yi ve Avrupa’yı nasıl etkileyecekti? Üstündağ buna şu yanıtı verdi: “Bugün voleybolda Türkiye dünyada bir numara. Basketbol deyince Amerika bir numara. Ama voleybolun ligi yoktu, üniversite ligi vardı. Ancak onlar da artık Brezilya, Türkiye, Çin gibi kendi ligini oluşturmaya başladı. Biz de görüştüğümüzde kendi liglerini oluşturmaya başladıklarını ancak getirisi ve götürüsünü bir iki seneden önce göremeyeceklerini anlattılar. Bu arada Amerika üniversite eğitimi olarak dünyanın dört bir yanına çok büyük imkan sağlıyor. Aileler de hem eğitim hem spor hem lig olursa ligde oynasın diye düşünüyorlardı. ABD’li çoğu oyuncu İtalya ve Türkiye ağırlıklı oynuyorlardı. Ekonomik ve sosyal şartlar eşit olduğu sürece bu sporcular tercihini kendi ülkesinden yana kullanacaktır. Burada transfer pastasının düşeceğini düşünüyorum. Elit ve kaliteli oyuncuların çok akıllı ve erken davranılmadığı sürece transferde sıkıntı yaşanacağını düşünüyorum. Ancak lig olarak bizim geldiğimiz başarı noktasına gelirler mi, Ne kadar zamanda gelebilirler, onu da bilemiyorum. Çünkü Avrupa’yı kapsamıyor bildiğiniz gibi. Açıkçası ben de bekleyip görmek istiyorum.”
Neredeyse bütün günümü toplantıdan toplantıya geçerek bitirmiştim. Bunların bitmesiyle eve doğru yola çıktım. Kafamda voleybol maçlarının Sinan Erdem’de yapılması konusu vardı. Hemen salonun özelliklerine tekrar baktım. Başta Veledrome yani salon bisikleti için tasarlanan salonun tasarımı 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın Türkiye’ye alınmasıyla değişmişti. 23 Nisan 2010’da açılan 16 bin 500 kişilik salon bir çok önemli etkinliğe ev sahibi yapmıştı. Hem gazetecilerin hem de sokaktakilerin Filenin Sultanları’na gösterdiği ilgiyi hatırlayınca ‘Acaba kapasite az mı gelecek?’ diye düşündüm. Beni bu düşünceye sevk eden voleybol dünyasının fertlerine içimden bir kere daha teşekkür ettim.