Bahçeli AK Parti’yi övdü, AYM ve CHP’yi hedef aldı
Meclis'te 2 Mart'ta kabul edilen 8. Yargı Paketi yürürlüğe girdi. AYM’nin iptal ettiği “örgüt adına suç işleme” fiiline getirilen yeni düzenleme de bugünden itibaren aynen geri gelmiş oldu. Kanunun 17 maddesi ise 1 Haziran'da yürürlüğe girecek.
8. Yargı Paketi olarak bilinen 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. AK Parti’nin Meclis’e sunduğu Türk Ceza Kanunu’na (TCK) yeni düzenlemeler getiren 42 maddelik 8. Yargı Paketi TBMM Genel Kurulu’nda üç gün süren görüşmelerin ardından 2 Mart’ta kabul edilerek yasalaşmıştı.
Kanunun Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla emekliler bayram ikramiyelerini Ramazan ve Kurban bayramı öncesinde üçer bin lira olarak alacak.
Kanundaki en çarpıcı düzenlemelerden biri Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eylül ayında iptal ettiği, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” fiiline ilişkindi. Yeni düzenlemede “somut gerekçe olmalı” denen ve “örgüt adına” kavramının belirsizliğine işaret edilen AYM kararı dikkate alınmadı ve bu fiil müstakil bir suç sayıldı.
Kanunun Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla “örgüt adına suç işleme” fiiline getirilen yeni düzenleme de yürürlüğe girdi. Buna göre “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” iddia edilen kişi ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarıya kadar indirilebilecek.
Kişi TCK’nın “devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” bakımından “silahlı örgüt” maddesini düzenleyen 314. maddesine de eklenen fıkrayla da ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecek.
Kanunun hükmün açıklanmasının geri bırakılması, adli para cezalarında artış, istinaf istemi ve temyiz sürelerinde değişiklik ile İcra ve İflas Kanunu düzenlemelerin de yer aldığı 17 maddesi ise 1 Haziran’dan itibaren yürürlüğe girecek.
Adalet Bakanlığı bünyesinde OHAL’de geçici bir süreliğine kurulan Tazminat Komisyonu da Kanun’a göre 1 Haziran’dan itibaren kalıcı hale getirilecek. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarıyla ilgili manevi tazminat taleplerini de Tazminat Komisyonu karara bağlayacak. Yapılan müracaatlar hakkında dokuz ay içinde karar verilecek.
Kanun teklifinde yer alan “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt, silahlı örgüte silah sağlama, terörizmin finansmanı suçlarının bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde yargı mercilerince kayyım atanmasına karar verildiği takdirde bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl süreyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyım olarak atanabilmesini” içeren düzenleme muhalefetin kabul edilen değişiklik önergesiyle teklif metninden çıkarılmıştı.
Yasayla Adalet Bakanlığı bünyesinde OHAL’de geçici bir süreliğine kurulan Tazminat Komisyonu, kalıcı hale getirilecek. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarıyla ilgili manevi tazminat taleplerini de Tazminat Komisyonu karara bağlayacak. Yapılan müracaatlar hakkında dokuz ay içinde karar verilecek.
Kanundaki en çarpıcı düzenlemelerden biri Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eylül ayında iptal ettiği, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” fiiline ilişkin oldu. İptal kararının gerekçesinde söz konusu fiil için “Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır” diyen Yüksek Mahkeme ‘örgüt adına’ kavramının belirsizliğine dikkat çekmişti.
Ancak yeni düzenlemede “somut gerekçeler olmalı” denen AYM kararı dikkate alınmadı. TCK’nın “devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” bakımından “silahlı örgüt” maddesini düzenleyen 314. maddesine de eklenen fıkrayla “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir” hükmü getirildi.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kapsamında sanığa yüklenen suçtan dolayı yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalacak.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulacak. Denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyecek. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesi gibi başka yükümlülükler yerine getirmesine karar verilebilecek. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı duracak.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kalkacak ve davanın düşmesine karar verilecek.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde, mahkeme hükmü açıklayacak. Mahkeme cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebilecek. Açıklanan veya yeni kurulan hükme itiraz edilebilecek.
HAGB kararına karşı istinaf yoluna başvurulabilecek. Karar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay tarafından verilmesi halinde temyiz yoluna gidilebilecek. Karar ve hükümler, istinaf ve temyizde usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden incelenecek.
Teklifle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun’un adı “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun” şeklinde değiştiriliyor.
Adalet Bakanlığı bünyesinde geçici bir süreliğine kurulan Tazminat Komisyonu, kalıcı hale gelecek. Komisyon söz konusu tazminat talepleri dışında yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı durumlarda AYM’ye yapılan bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesi’nin başvuru yollarının tüketilmediği gerekçesiyle “kabul edilemezlik” kararı verilenler ile incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle “düşme kararı” verilenlerin belirlenen süre içinde müracaat etmesiyle bu dosyaları da inceleyecek.
10 Ekim 2023 tarihinden itibaren doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuruların “iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması” gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararları da tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde müracaat üzerine Komisyon tarafından incelenecek.
Ağır ceza mahkemesinin görevi kapsamında olmasına rağmen Komisyona yapılan istemler ağır ceza mahkemesine gönderilecek. Komisyonun görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise Komisyon görev alanına girmeyen istemleri ayırarak ağır ceza mahkemesine gönderecek. Bu hallerde Komisyona yapılan istem tarihi esas alınacak. Komisyon ile ağır ceza mahkemesi arasında görev konusunda anlaşmazlık çıkması halinde Komisyonun görevine giren işlerin tespiti amacıyla ağır ceza mahkemesi veya Komisyon kesin olarak karar verilmek üzere Ankara Bölge Adliye Mahkemesine başvuracak.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine ilişkin usul ve esaslar da belirleniyor. Buna göre Komisyona müracaat karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde yapılacak.
Yapılan müracaatlar hakkında 9 ay içinde karar verecek olan Komisyon AYM ve AİHM’in emsal kararlarını da gözetmek suretiyle müracaat konusunda da gerekçeli olarak karar verecek. Komisyon usul ekonomisini gözeterek benzer nitelikteki müracaatları birleştirerek karar verebilecek.
Öte yandan Adalet Bakanı tarafından Komisyon bünyesinde ilave heyetler oluşturulması amacıyla üye ataması yapılabilecek. Bu üyeler Komisyon üye tam sayısına dahil olmayacak. Bu durumda oluşturulacak ilave heyet sayısı beşi geçemeyecek. Bu hüküm düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle uygulanacak. Adalet Bakanı süreyi iki yıl daha uzatabilecek.
Düzenlemeyle TCK’nın 52. maddesindeki adli para cezaları da artırılacak. Buna göre adli para cezalarında cezanın alt sınırı 2 bin 500 Türk lirası, üst sınırı 500 bin Türk lirası olacak. Ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezasının ödenmemesi halinde hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak 500 Türk lirası esas alınacak.
İdari para cezalarına karşı başvuru üzerine sulh ceza hakimliklerince verilen kararların kesinlik sınırı üç bin Türk lirasından 15 bin Türk lirasına çıkarılacak.
AYM sorgusu yapılmayan “kaçak” sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesine izin veren düzenlemeyi de iptal etmişti. Yeni düzenleye göre kaçak sanıklara mahkûmiyet kararının yanı sıra ceza verilmesine yer olmadığı kararı da verilemeyecek. Bu durumdaki bazı davalar zamanaşımına girebilir.
Düzenlemeyle konutu terk etmemek gibi “özgürlüğü kısıtlayıcı” cezalar verilen cezadan “tutukluluk” gibi mahsup edilecek. Konutu terk etmeme cezası alan kişi kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirse ya da açılan dava sonunda beraat ederse tazminat talep edebilecek.
Suçtan kaynaklanan “mal varlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt, terörizmin finansmanı” gibi suçlamaların bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde kayyım atanmasına karar verildiğinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kayyım olarak atanabilecek.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklikle de istinaf istemi, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde yapılabilecek.
Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurabilecek.
Düzenlemeyle kanun yollarına başvuru süreleri tek tipleştirilecek ve bu sürelerin tebliğden itibaren başlamasına dair değişiklikler de yapılacak. İstinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri “iki hafta” veya “ay” olarak belirlenecek ve bu sürelerin kararın tebliğiyle başlayacağı kabul edilecek. Bu değişikliğin de 1 Haziran 2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar bakımından geçerli olacağı kabul ediliyor.
Teklife göre temyiz istemi hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğ edildiği tarihten itibaren iki hafta içinde yapılacak. Temyiz eden hükmün neden bozulmasını istediğini başvurusunda göstermek zorunda olacak. Cumhuriyet savcısı da temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtecek.
Değişiklikler 1 Haziran 2024 tarihinde ve sonrasında verilen kararlar için uygulanacak. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında önceki hükümlerin uygulanması sürdürülecek.
Buna göre kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan kişi isteği üzerine kısıtlanacak veya kendisine kayyım atanacak. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan kişi isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya mal varlığının korunması bakımından gerekli görülmesi halinde kısıtlanabilecek.
Anayasa Mahkemesi kararı gereğince Türk Medeni Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya karar verilebilmesi için aranan resmi sağlık kurulu raporunun temini amacıyla yasanın “usul” başlıklı madde hükümlerine başvurulabilecek.
Anayasa Mahkemesi kararı bağlamında Türk Medeni Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre resmi sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla kişinin vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle kıl, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilecek.
Kişiye gerekli tıbbi müdahaleler yapılabilecek ve gerektiğinde kişi hekim ön raporu üzerine en fazla 20 gün süreyle sağlık kuruluşuna yerleştirilebilecek.
Buna göre kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin hukuka uygun şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak.
Hak arama hürriyetinin daha etkin kullanılması amacıyla İcra ve İflas Kanunu’nun kanun yollarına başvuru bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na uyumunun sağlanması için düzenlemeye gidilecek. Tasdik veya ret kararına karşı borçlu ve tasdik duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna, istinaf incelemesi üzerine verilen karara karşı da tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurabilecek.
İcra ve İflas Kanunu’na göre, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulmasına yönelik sürede düzenleme yapılacak. Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilecek, temyiz yoluna başvurma ve incelemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacak.
Teklifte özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinin yasak olduğuna dair hüküm muhafaza edilirken özel nitelikli kişisel verilerin işlenebileceği haller de sayılıyor.
Bu verilerin işlenmesi ilgili kişinin açık rızasının olması, kanunlarda açıkça öngörülmesi, rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin, kendisinin veya başkasının hayatı, beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, ilgili kişinin alenileştirdiği kişisel verilere ilişkin ve alenileştirme iradesine uygun olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için zorunlu olması, sır saklama yükümlülüğü altındaki kişiler veya yetkili kuruluşlarca kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetimi ve finansmanı amacıyla gerekli olması, istihdam, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler ve sosyal yardım alan hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için zorunlu olması gibi durumlarda mümkün olacak.
Kişisel veriler kişisel verilerin işlenme şartları ile özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartlarından birinin varlığı ve aktarımın yapılacağı ülke, uluslararası kuruluş veya ülke içerisindeki sektörler hakkında yeterlilik kararı bulunması halinde veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından yurt dışına aktarılabilecek.
Yeterlilik kararı Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından verilecek. Kurul, ihtiyaç duyması halinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşünü alacak. Yeterlilik kararı, en geç 4 yılda bir değerlendirilecek. Kurul, değerlendirme sonucunda veya gerekli gördüğü diğer hallerde yeterlilik kararını ileriye etkili olmak üzere değiştirebilecek, askıya alabilecek veya kaldırabilecek.
Standart sözleşme imzalanmasından itibaren beş iş günü içinde veri sorumlusu veya veri işleyen tarafından Kişisel Verileri Koruma Kurumuna bildirilecek. Bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında 50 bin Türk lirasından bir milyon Türk lirasına kadar idari para cezası verilecek.