Erdoğan’dan İsveç’e: NATO onayı terörle mücadelede işbirliği yapmalarına bağlı
Sekizinci yargı paketi bu hafta Meclis’te. AYM’nin iptal ettiği "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" düzenlemesi yeniden getirildi. Prof. İbrahim Kaboğlu “AYM kararlarının etrafından dolanmak AKP-MHP klasiği haline geldi” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni haftada gündemi yargı. Sekizinci Yargı Paketi’nin Genel Kurul görüşmeleri dün başladı. Genel Kurul Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni ele alacak.
Teklifteki bazı düzenlemeler özetle şöyle:
-İcra ve İflas Kanunu’nda kanun yoluna başvuru süreleri hafta olarak belirlendiği için buna uyum sağlanması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki benzer hükümler dikkate alınarak düzenleme yapılıyor. Buna göre, süre hafta olarak belirlenmişse başladığı güne son hafta içindeki karşılık gelen günde bitecek.
-İstinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru süreleri iki hafta olarak belirleniyor.
-Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik yapılması öngörülüyor. Özgürlüğü bağlayıcı ceza sebebiyle kısıtlanma kurumu değiştirilerek ceza infaz kurumunda bulunma hali doğrudan doğruya kısıtlama nedeni olmaktan çıkarılıyor.
-Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı bakımından hükümlünün kısıtlanması, kişiliğinin veya mal varlığının korunması kriterine bağlanarak bu konuda vesayet makamına takdir hakkı veriliyor. Buna göre kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği üzerine kısıtlanacak veya kendisine kayyım atanacak. Toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan ergin bir kişi, isteği bulunmasa dahi kişiliğinin veya mal varlığının korunması bakımından gerekli görülmesi halinde kısıtlanabilecek.
-Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda hapis halinin devamı süresince vesayetin sona erdirilebileceği haller düzenleniyor. Buna göre özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin hukuka uygun bir şekilde sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak. Hapis halinin devamı süresince vesayetin sona erdirilmesi, toplam beş yıldan az olan hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin isteminin bulunması ve toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazına bağlı olarak verilen kısıtlama kararları bakımından kişinin talebi üzerine kişiliğinin veya mal varlığının korunması sebebinin ortadan kalkması halinde mümkün olacak.
-Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak manevi tazminat talepleri Anayasa Mahkemesi yerine Adalet Bakanlığı bünyesindeki Tazminat Komisyonu’na yapılacak. Komisyon tarafından müracaatlar hakkında karar verilirken, Anayasa Mahkemesi kararlarının da emsal olarak dikkate alınması hüküm altına alınıyor.
-Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre, suçla daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla bir günlük adli para cezası alt tutarı 20 liradan 100 liraya, üst tutarı ise 100 liradan 500 liraya yükseltilecek. Bu düzenleme, 1 Haziran 2024’te yürürlüğe girecek.
-Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri dikkate alınarak Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiili müstakil bir suç olarak düzenleniyor. Buna göre, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilecek. Bu hüküm sadece silahlı örgütler hakkında uygulanacak.
-Örgüt adına suç işleyen kişi hem işlediği suçtan, hem de örgüt adına suç işleme cürmünden ayrı ayrı cezalandırılacak.
Teklifte en dikkat çeken düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Eylül 2023’te iptaline karar verdiği Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçuna ilişkin oldu.
İptal edilen fıkra “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır” şeklindeydi.
AYM’nin iptal gerekçesinde “Kuralın kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır” denmişti. Kararda söz konusu maddede “örgüt adına işlenen suç” kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığı savunulmuştu. “Örgüt adına” kavramının belirsizliğinden kuralın geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıldığı vurgulanmıştı.
AK Parti tarafından TBMM’ye sunulan teklifle TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunu düzenleyen 220/6 maddesi “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır” şeklinde yeniden düzenlendi. Böylece “terör” dışında bu suçu işleyenlere verilecek cezanın üst sınırı altı yıl olarak belirlendi. Ancak “örgüt adına” kavramına teklifte açıklık getirilmedi.
Teklifle terör suçlarında örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyesiymiş gibi cezalandırılmasının önü açıldı. Bu kapsamda TCK’nın “devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” bakımından “silahlı örgüt” maddesini düzenleyen 314. maddesine “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçu eklendi.
Maddeye eklenen yeni fıkrayla “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir” hükmü getirildi. Böylece silahlı örgüte üye olanlar ile örgüt adına suç işleyenlere verilecek ceza aynı oldu.
Ancak yeni teklif metninde “örgüt adına suç işleme” suçunun somutlaştırılmasını isteyen AYM’nin gerekçelerinin dikkate alınmadığı görüldü.
Öte yandan muhalefet partileri de pakete ilişkin itirazlarını kayda geçirdikleri muhalefet şerhlerini tamamladı. Tüm muhalefet partileri teklifin pek çok maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etti. Eleştiriler AYM’nin iptal ettiği madde de yoğunlaştı. Yargıtay ile AYM arasında bir tartışma olarak başlayan, sonrasında siyasetin de dahil olduğu krize atıf yapılan muhalefet şerhlerinde “Bir nevi Yargıtay eliyle gerçekleştiren yargı darbesi, iktidar ve Bakanlık tarafından devam ettirilmektedir” dendi.
Tartışılan maddeyi Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu 10Haber’e değerlendirdi. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yerine getirilmediğini söyleyen Kaboğlu “Anayasa Mahkemesi iptal kararı verince kararın etrafından dolanmak için düzenleme yapılmaz. AYM iptal kararlarının etrafından dolanmak bir AKP-MHP klasiği oldu. ‘Kararın gereğini yerine getirdim’ diye kendi bildiğini okuyan tavır önceki dönemlerde de vardı, onu sürdürüyorlar. 7350 sayılı ‘Limanların 50 yıllığına ihalesiz sözleşmelerin uzatılması” kanununu da AYM aynı şekilde iptal etmişti oy birliğiyle. Sonra Meclis’te yeniden oylatıp dayattılar. Tekrar AYM’ye taşında ve mahkeme önünde bekliyor. Bu hukuka karşı meydan okuma, hukuku yatsıma, görüntüyü kurtarma çabası iki yüzlü bir oyun haline geldi ne yazık ki. Yeniden AYM’ye taşınacaktır” diye konuştu.