Ak Parti İstanbul ilçe belediye başkanı adaylarını 20 Ocak’ta açıklıyor
Türkiye onu unutmadı. Ölümünden 24 yıl sonra Göztepe Parkı'nda Kemal Sunal Müzesi açıldı. Müzesinin sürprizlerinden biri TV'lerde artık gösterilmeyen 'Zübük'tü. Müzede özel bir yer ayrılmıştı.
Türkiye onu unutmuyor! Kemal Sunal’dan bahsediyorum. 24 yıl oldu Sunal’ı kaybedeli. Lakin hala hayatımızda. En son ‘Zübük’ filmiyle hatırladık. Kaç yıldır TV’de gösterilmeyen filme örtülü sansür uygulandığına dair iddialar yalanlandı. Ama sayesinde ‘Zübük’ hatırlandı. Çünkü ‘Zübük’ üzerinden atışanlar pekala izlemişlerdi filmi. Hatta seslenilen kitlenin de izlediği düşünülüyordu. Birçoğu izlemiştir. Ama işte böylesi popüler bir filme meğer hiçbir TV kanalı yayınlamak istemiyormuş. Yapımcı Erler Film’in açıklaması böyleydi.
Ama ‘Zübük’ meğer müzelik bir filmmiş. Dün Kemal Sunal Müzesi’nin açılışı vardı. İki katlı müzenin ikinci katında ‘Zübük’ filminden bir sahnenin canlandırması yer alıyordu. Hemen yan tarafta Kemal Sunal’ın filmde kullandığı fötr şapka da sergileniyor. Filmden kısa bir sahne de küçük bir ekranda oynuyor. ‘Zübük’ün başına gelenler tam bir filmlik hikaye yani. TV’de yok ama müzede yerini aldı!
Filmi geri saralım. Sinemayla ilgili kişisel arşivini oluşturup bunu iyi koruyan sanatçılardan Kemal Sunal. Bir gün eşi Gül Sunal merak edip sormuş: “Niye bunları saklıyorsun?” Sunal’ın cevabı “İleride benimle ilgili müze açılırsa sergilenir” diye cevap vermiş. Yani dün açılan müze Kemal Sunal’ın hayaliydi.
Bu hayal 24 yıl boyunca niye hayata geçirilmedi bilemiyoruz. Ama Sunay Akın’ın fikir babalığını yapması, bunu Sunal ailesiyle paylaştıktan sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na iletmesiyle hayal gerçeğe dönüşme yoluna giriyor. Ve dün Kadıköy Göztepe Parkı’nın içindeki iki katlı bir binada müze açıldı.
Gül Sunal “Kemal’i alkışlamak istiyorum. Bu güzel duyguyu, gururu bize yaşattığı için her zaman minnettarım. Kemal’i unutmadınız ve unutturmadınız size de çok teşekkür ederim” derken mutluydu.
Ekrem İmamoğlu önce sosyolojik bir tespit yaparak girdi konuşmasına: “Aslında gülmeyi seven bir toplumuz ama gülmeyi bize unutturdular. Yine güleceğiz. Mutsuz bir ortam yaratmak istiyorlar, farkındayız. Birbirine böyle öfke duyan, kızan, kaşları asık, böyle asık suratlı, çatık ve asık suratlı, kutuplaşmış bir ortam var etmek istiyorlar. Biz, buna hiç aldanmayacağız.
Tabii istiyorlar ki, milletimiz bir araya gelip, birbirinden güç almasın. Halbuki bizim bir araya gelmemiz lazım. Birbirimizden güç almamız lazım. Farklılıklarımızla, çeşitli kültürlerin bir arada yaşadığı güzel İstanbul’umuzda, birbirimizle yan yana olup, onun hissiyatıyla beslememiz lazım. Ama bunlar, onu istemiyor. Birbirinden ayrı düşen bir toplumda eleştiri biter, birleşme biter, paylaşma biter. O bakımdan biz, bunun karşısında büyük bir dirençle durmak zorundayız. Çünkü bu söylediğim şeyler olmazsa, Cumhuriyet olmaz, demokrasi olmaz.”
İmamoğlu konuşmanın bu bölümünden sonra sözlerini nasıl müzeye bağlayacak diye merak ediyordum ki “Türkiye şu anda, mesela kimlikler ve değerler üzerinden. çok tartıştırılan bir toplum haline geldi. Böylece ayrıştırmaya ve biraz da böyle bölmeye çalışanlara ben söylüyorum: Bol bol Kemal Sunal filmi izlemelerini ve ders almalarını buradan öneriyorum. Günün sonunda, bu milleti bölmeye zaten güçleri yetmeyecek. Onlar da ders çıkartsınlar” diyerek merakımı da giderdi.
Peki ne var müzede? Filmleri ezbere bilindiği için bu filmlerden balmumu heykellerlerden oluşan canlandırma sahnelerle Kemal Sunal’ın hikayesi anlatılıyor. Ama anlatılan bir taraftan da Türk komedi sinemasının esaslı tarihi. ‘Zübük’ dışında ‘Atla Gel Şaban’, ‘Hababam Sınıfı’, ‘İnek Şaban’, ‘Şabanoğlu Şaban’, ‘Köyden İndim Şehre’, ‘Şabaniye’, ‘Kibar Feyzo’, ‘Kapıcılar Kralı’, ‘Çöpçüler Kralı’ sahnesi canlandırılan filmler… Diğer filmlerinin ise afişi yer alıyor. Bu filmlerde Kemal Sunal’ın kullandığı kostümler eşyalar sergilileniyor. Bir de çalışma odası korunmuş. Kütüphanesi de burada.
Lakin müzede öyle bir belge var ki açılış hengamesinde pek dikkat çekmedi. Şahsen ben de ilk defa gördüm. Sinemamızın ilk filmi kabul edilen, çekilip çekilmediği tartışmalı olan ama son yıllarda ortaya çıkan belgelerle çekildiği anlaşılan ‘Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı’yla ilgili belge. Bilinen, bu filmin İstanbul’da Türklerin açtığı ilk sinema salonu olan Sirkeci’deki Ali Efendi Sineması’nda gösterildiğidir. İşte belge, filmin Ali Efendi Sineması’nda gösterimi izni. Yani bu belge de filmi çekildiğini kanıtlayan tarihi belgelerden biri.
Belgeyle fazla haşır neşir olunca bir ses duydum: “Dedem o benim”. Ali Efendi’nin torunuymuş seslenen: Necla Akgün. Hemen muhabbete girdik tabii. Necla Hanmı “Ali Efendi sıradan biri de değildi”deyince “Has Kuva-i Milliyecilerdendi” dedim. Necla Hanım da “Padişah bunun için asacakmış dedemi. Anadolu’da Atatürk’ün yanında vatan mücadelesine girdi sonra” dedi. Necla Hanım Osman F. Senen’in de kuzeniymiş. Ama kendisi sinemaya bulaşmamış hukukçu olmuş. Ama bu tarihi belgeyi bu müzeye bağışlamak istemiş. Çünkü o da Kemal Sunal’ı seviyor!
Bu müzenin yerinin seçimi de ilginç çünkü Kemal Sunal’ın evine çok yakın bir yerde. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun anlattığına göre bu tesadüf olmuş. Daha ortada müze fikri yokken İmamoğlu bu binayı görüyor, park ve bahçeler daire başkanına “Biz buraları kültür, sanat mekanlarına dönüştürmeliyiz” diyor. Sonra Sunay Akın müze fikrini açınca İmamoğlu’na Sunal Ailesi’ne bu mekan öneriliyor. Aile de kabul ediyor. Yani bir anlamda Kemal Sunal yıllarca yaşadığı mahallesinde bir müzesi var artık.
Müzenin bir başka özelliği ise Kemal Sunal’a odaklandığı gibi birçok sanatçının da heykellerinin karşımıza çıkması. Kemal Sunal ile birlikte aynı filmlerde oynayan Halit Akçatepe, Şener Şen, Ali Şen, Münir Özkul, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Tarık Akan, Metin Akpınar, Zeki Alasya ile birlikte birçok filmde rol arkadaşlığı yaptığı Dinçer Çekmez ve Yüksel Gözen’in de balmumu heykelleri var. ‘Atla Gel Şaban’ın o minibüs sahnesi canlandırılmış.
Açılıştan Ali Sunal biraz dinlenmek için minibüsün ön koltuğuna oturdu. Ekrem İmamoğlu da gelip yanına oturmasın mı! Sonrası mı, bir kuşağın ezbere bildiği ‘Şiki Şiki Baba’ şarkısı söylediler.
Türkiye’yi güldüren adamın müzesi de güldürüyor! Filmleri unutulmuyor. Ama bir de onu yakından tanıyanlar var tabii. Çok özlüyorlar tabii… Mesela İzzet Günay. Çalışma odası bölümündeki balmumu heykeli görünce bir çırpıda ağzından çıktı. “Ah Kemal demek burdaydın” diye. O anı fotoğraflamak düştü bana da… Özlem bitmiyor kimileri için işte…