Doğayı sevindiren doğum: Nesli tükenmekte olan pamuk tepeli maymunlar İngiltere’de hayat buldu
İş insanı Ali Haydar Üstay'ın 1997’de kurduğu hayvan müzesine operasyon düzenledi, aralarında nesli tükenenlerin de olduğu dondurulmuş hayvanlar ele geçirildi. Üstay kendini ‘yakınlarım gezsin diye açtım’ diyerek savundu.
Üstay İnşaat’ın sahibi iş insanı Ali Haydar Üstay’ın kaçak olduğu belirtilen av hayvanları müzesine operasyon yapıldı. Operasyonun ardından müzede tahnit edilmiş (dondurulmuş) yüzlerce hayvan ölüsü ele geçirildiği, aralarında nesli tükenen hayvanlar da olduğu bildirildi, hayvanların fotoğrafları sergilendi. Üstay’ın altı kıtada avlandığı, av hayvanlarını Türkiye özel uçakla soktuğu ve kaçak müze kurduğu duyuruldu. Operasyonda av merakıyla tanınan 85 yaşındaki Ali Haydar Üstay’ın evine de girildi.
Üstay çeşitli röportajlarında 1985’ten beri avlandığını, yakınlarına bunları göstermek için de 1997’de bu müzeyi kurduğunu anlatıyor. Yani aslında bu müze ve içindekiler hiçbir zaman gizli saklı olmadı. Hatta 69 bine yakın abonesi olan müzeyle ilgili bir Youtube kanalında 2018’de yayınlanmış bir video var. Videoda müzeyi gezen kişi isteyen herkesin burayı üçretsiz ziyaret edebileceğini anlatıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=fCvQ8BsPj98
2016’nın Nisan ayında Alman Liseliler Kültür ve Eğitim Vakfı öğrencilerinin müzeye düzenlediği ziyaretin kısa bir haberi de okulun internet sitesinde duruyor.
Yani müze ne Üstay’ın söylediği gibi yakınları gezsin diye açılmış, ne de servis edilen operasyon haberindeki gibi gizli saklı bir müze. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nün operasyonu “sahte hayvan müzesi açıldığı bilgisi üzerine” düzenlediği duyuruluyor. Üstay’ın Arnavutköy’deki ‘müzesine’ ve Tarabya’daki evine bu yüzden operasyon düzenlendiği anlatılıyor. Gözaltına alınan iş insanı emniyete götürüldü.
Üstay burada 1985 yılından beri avlandığını ve kendisini ‘avcı’ olarak tanıttığını belirtti, yakınlarına ve arkadaşlarına avlandığı hayvanları göstermek için böyle bir yer hazırladığını söyledi.
Yapılan incelemelerde müzedeki hayvanların bir kısmının CITES Sözleşmesi (Nesli tehlike altındaki türlerin ticaretine ilişkin sözleşme) kapsamında kutup ayısı, timsah, aslan, çıta, bizon gibi hayvanlar olduğu tespit edildi. Ekipler 405 tahnit edilmiş hayvan ele geçirirken şüphelinin altı ayrı kıtada 30 ülkede avlandığını, öldürdüğü hayvanları özel uçağıyla kaçak bir şekilde ülkeye soktuğunu saptadı.
Ali Haydar Üstay’ın kaçak müzesinde ele geçirilen kutup ayısını avlamak için Kanada’da iki ay kaldığı, çizgili geyik için iki hafta ağaçta kaldığı belirtiliyor. Üstay’ın Türkiye’deki son Anadolu kaplanını da Hakkari’de vurup öldürdüğü, derisini de sergilediği iddia ediliyor. Ancak bu iddia da yeni değil. İddia Ekşisözlük’te 2013 yılında bir gönderi olarak kolayca bulunabiliyor.
Müzede ele geçirilen tahnit edilmiş hayvanların piyasa değerinin 75 milyon lira olduğu belirtildi. Ele geçirilen hayvanlar arasında bizon, kara kurt, vaşak, boz ayı, timsah, aslan, leopar, maymun ve tek parça halinde mamut dişi olması da dikkat çekti.
Üstay avcılık üzerine bir söyleşide “İnsanlık Toplayıcılık -Avcılık- Tarım- Sanayi ve içinde yaşadığımız dönemde de bilgi, iletişim çağını yaşıyor. Gerçek bu. Şimdi bir moda çıktı “Et yeme” diyorlar. Bu bir dürtü! Alışkanlık. İnsanoğlunun alışkanlığı bu yönde. İnsanoğlunun temel ihtiyaçları var. Korunma, barınma, üreme… Kendimizi bir anlamda tımar etmemiz lazım. Avlanmadan önce envanter yapmak gerekiyor. Örnek vermek isterim. 100 keçi var, 20 erkek 30 dişi, 50 yavru. Dört erkek için avlanma ruhsatı verilebilir… Canını alacaksınız, ama ahını almayacaksınız. Bilinmeli ki hayvanlar avlanmayla azalmaz, çoğalır. Burada paradoks var. Bu ikilemi anlamak lazım” demişti.
Yine aynı söyleşide Üstay ‘müze’ kurduğunu kabul ederek şunları söylüyor; “Avcılığın dozunu kaçırdığımız dönemlerde önce postlarını biriktirmeye başlamıştım. Daha sonra “başını dolduralım da saklayalım” dedik. Son aşamada “neden tamamını doldurtmuyorum ki!” diye kendimi sorguladım. Tabi bu arada “bunları nerede saklayacağım?” sorusuna da cevap vermek lazımdı. Durusu Park’taki kuleyi müze haline getirdim. O kuleyi rahmetli Nebil Hayfavi yaptırmıştı. Kendisi Mersinliydi. Ben kuleyi ilk gördüğümde gülmüştüm. Sonra sahibi oldum. İnsan temkinli olmalı, neyin nasıl olacağını bilemiyoruz. Müzenin geleceği elbette ki beni de düşündürüyor.”
Üstay ‘Türkiye’de Avcılık’ isimli kitabında da “Bu kitap avcılığın ruhunu, öldürmekte değil, avı takip etmekte bulan avcıya ithaf edilmiştir” diye yazmış. Kitapla ilgili verilen bilgide de “Tamamı 24 bölümden oluşan kitap ağırlıklı olarak Türkiye’de bulunan büyük av hayvanlarının tanıtımına ve bunlarla ilgili Ali H. Üstay’ın av anılarına ayrılmış. Tabii avcılığımızın olmazsa olmazı uçar avları da resimleri ve yaşanmış hikayeleri ile birkaç bölüm halinde almış yerini bu kitapta. Kitabın son bölümü de yazarın bütün dünyada beş kıtada avladığı 185 değişik cins hayvanın trofelerini sergilediği av müzesinden fotoğraflara ayrılmış” bilgisi yer alıyor.