Parkinson’da rol oynayan 10 tarım ilacı listelendi
Endokrin bozucular günlük hayatımızda plastiklerden kozmetiklere, deterjanlardan tarım ilaçlarına her yerde. Diyabet, kanser, erken ergenlik, kısırlık gibi pek çok soruna neden oluyorlar. Gelin, bu tehlikeli maddeler hakkında uzmanından bilgi alalım.
Hormonlar vücudumuzda küçük birer orkestra şefi gibi çalışıyor. Her bir hormon çeşitli işlevleri ayrı ayrı yönetiyor. Ancak bu hassas dengeyi bozan bir modern yaşam tehdidi var: Endokrin (hormon) bozucular. Her gün karşılaştığımız ürünlerde gizlenen bu kimyasallar, hormon sistemimizi olumsuz etkileyerek vücudumuzun sağlıklı çalışmasını bozabiliyor. Plastiklerden kozmetiklere, tarım ilaçlarından çocuklarımıza aldığımız oyuncaklara kadar pek çok ürün endokrin bozucu içeriyor. Bu sene 24 Nisan “Avrupa Hormon Günü” olarak belirlendi. Biz de bu vesileyle Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm ile endokrin bozucuları konuştuk. Prof. Dr. Üzüm, endokrin bozucuların sağlığımız üzerindeki etkilerini ve bu maddelerden korunma yollarını anlattı.
Endokrin bozucular nedir?
Endokrin (hormonal) sistemimizi etkileyen, bu sistemin düzensiz çalışmasına neden olan kimyasal maddelere ‘endokrin bozucu’ diyoruz.
Endokrin bozucular günlük yaşamımızda plastikler, kozmetikler, deterjanlar, tarım ilaçları kullanılmış sebze-meyveler gibi pek çok üründe karşımıza çıkabilir. Bunlara uzun süre ve fazla miktarda maruz kaldığımızda da çok sayıda sorunu gelişebilir.
Endokrin bozucular hem doğal hem de endüstriyel kaynaklardan gelir. Özellikle endüstriyel olanlar daha tehlikeli çünkü yarı ömürleri uzun. Yıllarca insan vücudunda kalıp zarar vermeye devam ederler.
“Yarı ömrü uzun” ne demek?
Yarı ömür, bir maddenin vücuttaki miktarının yarısının azalması için gereken süreyi ifade eder. Vücudunuza aldığınız bir maddenin 100 birim olduğunu düşünelim. Eğer bu maddenin yarı ömrü bir gün ise 24 saat sonra vücudunuzdaki miktarı 50 birime düşer. Eğer yarı ömrü aylarca devam ediyorsa bu maddenin vücudunuzdan atılması ve etkilerinin azalması da o kadar uzun sürer.
Endokrin bozucuların bir kısmı vücudumuzda yağ dokularında birikir. Yağ dokusunda biriktiklerinde vücudumuzda daha uzun süre kalırlar. Vücuttan yavaş yavaş atılırlar ve tamamen temizlenene kadar etkilerini göstermeye devam ederler.
En çok rastlanan endokrin bozucular hangileri?
📍 Aslında etrafımız endokrin bozucularla dolu ve bunların sayısı 1000’e yakın. Günlük hayatımızda sürekli olarak bu maddelerle temas halindeyiz. Yediğimiz yiyeceklerden içtiğimiz sulara hatta soluduğumuz havaya kadar…
📍 Özellikle dikkat çeken endokrin bozuculardan biri bisfenol A ya da kısaca BPA. Bu madde genellikle konserve kutularının içinde, plastik şişelerde ve damacanalarda kullanılıyor. Yine kutu içeceklerin iç kaplamalarında ve kavanozların kapaklarında BPA bulunabiliyor. Birçok makyaj malzemesi ve kremin ambalajında da BPA yer alabiliyor.
BPA, lipofilik değil yani yağda birikmiyor ve alındığı gün içinde vücuttan atılıyor. Fakat günlük hayatımızda BPA’ya o kadar sık maruz kalıyoruz ki vücudumuzun bu maddeden tamamen arınması zorlaşıyor. Bu konuda önemli bir araştırma var: Okul çağındaki çocuklar BPA içeren mataralardan su içtikten sonra BPA seviyeleri yüksek çıkıyor. Bir süre bu mataralara ara veriliyor ve BPA seviyelerinin düştüğü gözlemleniyor. Eski mataralara tekrar dönüldüğünde ise BPA seviyeleri yine yükseliyor.
📍 Bir diğer yaygın endokrin bozucu ise fitalatlar. Bunlar özellikle esnek plastik ürünlerde kullanılan kimyasallar. Oyuncaklar, PVC ürünleri, bazı tıbbi malzemeler, kişisel bakım ürünleri, kozmetikler, parfümler, kremler, losyonlar, şampuanlar, sporcu içecekleri, meyveli içecekler ve meyve jölesi fitalat içerebilir.
📍Alev geciktirici maddeler de endokrin bozucu maddeler arasında yer alır. Bu maddeler özellikle giyim, plastik sanayi, mobilya döşemeleri, araç kaplamaları ve yalıtım malzemeleri gibi farklı alanlardaki malzemelere yangın riskini azaltmak amacıyla eklenir.
📍 Yine doğum kontrol haplarındaki aktif maddeler endokrin bozucu olarak kabul edilir. Bu haplar kullanıldıktan sonra idrar yoluyla klozete akıyor, ardından kanalizasyon sularına karışıyor. Kanalizasyon suları arıtıldıktan sonra tarım alanlarına gidiyor. Tarlada yetiştirilen ürünler de bu sulara maruz kalıyor. Ve biz o gıdaları yiyoruz. Doğum kontrol haplarının dolaylı yoldan besin zincirine girmeleri o hapları kullanmasak bile onların etkilerine maruz kalmamıza neden olabiliyor.
📍 Tarım ilaçları, özellikle de mantar ve böcek öldürücüler vücudumuzun yağ dokusunda biriken endokrin bozuculardan.
📍 Hava kirliliği yaratan maddeler arasında bulunan dioksin ve arsenik gibi kimyasallar da endokrin bozucu özelliklere sahip. Bu maddelerin atmosfere karışması solunum yoluyla vücuda girebilir ve hormonal dengesizliklere yol açabilir.
Endokrin bozucuların insan sağlığı üzerindeki etkileri nelerdir? Ne tür sorunlara yol açabilirler?
Endokrin bozucular, vücudumuzun hormon dengesini altüst edebilen kimyasallar. Pek çok olumsuz etkisi olabilir. Özellikle ne zaman ve ne kadar miktara maruz kaldığımız etkilerin ciddiyetini belirler.
Bu kimyasalların neden olduğu bazı sağlık sorunlarına baktığımızda astım, kısırlık ve erken menopoz gibi ciddi problemlerle bağlantılı olduğunu görüyoruz.
Hem kadınlarda hem de erkeklerde üreme sağlığını olumsuz yönde etkiledikleri biliniyor. Erkeklerde sperm kalitesinin düşmesi, kadınlarda ise yumurta kalitesinde azalma gibi sorunlar yaşanabiliyor.
Diğer yandan endokrin bozucular, tip 2 diyabet, obezite ve kalp hastalıkları gibi metabolik rahatsızlıklarla da ilişkilendirilmiş durumda.
Anne karnında maruz kalındığında bebeklerde büyüme, gelişme gerilikleri ve inmemiş testis sorunu ortaya çıkabilir. Çocuklarda erken ergenliğe neden olabilir.
Bisfenol A gibi maddelerin polikistik over sendromu ile güçlü bir ilişkisi olduğunu da belirtmek gerekir.
Peki kanserle doğrudan bağlantısı var mı?
Kanserle mücadelede çevresel faktörlerin rolü oldukça önemli. Kansere yol açabilen çevresel faktörlerden biri de endokrin bozucular. Mesela boyacılık, itfaiyecilik, çiftçilik gibi mesleklerde çalışanlarda ya da kömür, demir-çelik ve kauçuk endüstrisi gibi sektörlerde çalışan kişilerde kanser riskinin daha yüksek olduğu gözlemlenmiş. Bu durum BPA, fitalatlar, polikarbonlar ve bazı pestisitler gibi endokrin bozucularla ilişkili olabiliyor.
Yine anne karnında tarım ilacı DDT’ye maruz kalan kadınların daha yüksek meme kanseri riski taşıdığı biliniyor. DDT artık yasaklanmış olsa da geçmişte tarım alanında oldukça yaygın kullanıldı.
Saç boyaları ve kimyasal içerikli saç düzleştirme ürünlerinde bulunan endokrin bozucuların da meme kanseriyle ilişkilendirildiği gösterilmiş. Aynı şekilde koltuk altına sürülen antiperspirant ürünlerin riski artırdığına dair bulgular var.
Testis kanseri ve prostat büyümesi gibi erkek sağlığı sorunlarıyla da ilişkilendirilen endokrin bozucular mevcut.
Endokrin bozucular tiroid hastalığına neden olabilir mi?
Kesinlikle evet. Araştırmalar, özellikle polikarbonlar, alev geciktiriciler, fitalatlar, BPA ve perflorlu kimyasallar gibi maddelerin tiroid hormonlarında değişimlere yol açtığını gösteriyor.
Bu tür kimyasalların etkisiyle tiroid beziniz aşırı (hipertiroidi) ya da yetersiz (hipotiroidi) çalışmaya başlayabilir.
Türkiye’deki mevzuat, endokrin bozucu kimyasalların kullanımını ve kontrolünü nasıl düzenliyor? Mevcut yasalar yeterli mi?
Ülkemizde endokrin bozucu kimyasallarla ilgili maalesef henüz kapsamlı bir mevzuat yok. Sağlık Bakanlığı durum tespiti çalışmaları yürütüyor.
Tabii bazı önlemler alındı. Örneğin tarımsal uygulamada bir dönem en yaygın kullanılan pestisit olan DDT ve herbisitlerden (bitki öldürücülerden) atrazinin kullanımı ülkemizde yasaklandı. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ise endokrin bozucular konusunda farkındalık yaratmak ve mevzuatın güçlendirilmesi için çaba gösteriyor.
Endokrin bozucular meselesi çok faktörlü bir durum. Bir kere işin içine çok güçlü bir endüstri giriyor. İkincisi endokrin bozucular çevremizde yaygın biçimde bulunuyor ve tarımsal faaliyetler, endüstriyel atıklar, kullandığımız ürünler gibi birçok farklı kaynaktan vücudumuza girebiliyor. Bu maddelerin insan sağlığı üzerindeki etkileri çok çeşitli ve genellikle uzun vadede ortaya çıktığı için maruziyetin sonuçlarını belirlemek zor olabiliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu konuda etkili yasal düzenlemelere ihtiyacı var. Yapılacak düzenlemeler hem halk sağlığını koruma hem de çevresel etkileri azaltmak açısından önemli.
Günlük yaşamımızda endokrin bozucu maruziyetini azaltmak için neler yapmamızı önerirsiniz?
Endokrin bozucularla mücadele etmek kolay değil. Ancak yine de bilinçli tercihler yaparak maruziyeti azaltabiliriz.
📍 Öncelikle anne adaylarının bu konuda bilinçlenmesi çok önemli. Gebelik sırasında maruz kalınan endokrin bozucular bebeğe geçebiliyor. Bu erken dönemdeki maruziyet ise bebeğin genlerinde değişime neden olabiliyor. Bu yüzden hamilelik sürecinde annelerin kullandığı kozmetik ürünlerinden duvar boyasına kadar birçok kimyasala maruziyeti mümkün olduğunca azaltmaları önemli.
📍 Beslenme de endokrin bozucularla temas etme yolunu açabilir. Özellikle plastik kullanımı bu açıdan çok riskli. Yiyecekleri saklamak için plastik yerine cam, seramik veya paslanmaz çelik kaplar tercih edilmeli. Plastikleri ısıya maruz bırakmamak, özellikle mikrodalgada plastik kap kullanmamak lazım. Sıcak içecekleri cam veya termosta içmeliyiz.
Plastiklerin tabanlarında bulunan rakamları kontrol etmeliyiz. Plastikler BPA’sız da olsa tabanlarında 3, 6 veya 7 içeren plastiklerden kaçınmalıyız çünkü bunlar sertleştirici içerir.
📍Alışveriş yaparken ürün etiketlerini okumak önemli. BPA, fitalat gibi maddeler içeren ambalajların kullanıldığı ürünlerden uzak durmalıyız. Taze ve dondurulmuş gıdaları tercih etmeli, teneke konserve ürünlerden ve teneke meşrubatlardan kaçınmalıyız.
📍 Pestisitlerden uzak durmak için sebze ve meyveleri iyice yıkamalıyız.
📍 Kişisel bakım ürünlerini seçerken BPA, paraben ve alüminyum içermediklerinden emin olmalıyız.
📍 Çocuklarımıza plastik oyuncaklar almak yerine tahta veya bez oyuncaklar tercih etmeliyiz.
📍 Ellerimizi sık sık yıkamalıyız çünkü endokrin bozucular en çok temas yoluyla bize ulaşıyor.
📍Endokrin bozucu maddeler, toz aracılığıyla solunum sistemimizden de vücudumuza girebilir. Özellikle endüstriyel alanlara yakın yaşayanlar, kimyasallar barındıran toz maruziyetini azaltmak için halıları temiz tutmalı, evin tozunu sık sık almalı ve eve ayakkabıyla girmemeli.
📍Yazar kasa fişleri, endokrin bozucu kimyasallar içerebilir. Bu tür fişlerle yoğun temas halinde olanlar, maruziyeti azaltmak için birkaç önlem alabilir. Örneğin fişlere elle teması mümkün olduğunca sınırlamak, elleri sık sık yıkamak ve temas sonrasında yüz veya ağza dokunmaktan kaçınmak gibi basit adımlar riski azaltabilir.
📍 Son olarak fitoöstrojen (bitkisel kaynaklı östrojenler) adını verdiğimiz bazı maddelerin de endokrin bozucular kategorisinde değerlendirildiğini söylemek istiyorum. Fitoöstrojenler özellikle soya bazlı ürünlerde bulunuyor. Kadınlar bazen menopoz dönemindeki belirtileri hafifletmek için bu tür yiyecekleri tercih edebiliyor. Yine son yıllarda vegan beslenmenin yaygınlaşmasıyla soya ürünlerinin tüketimi de arttı. Soyada bulunan genistein adlı madde üreme ve tiroid sistemini olumsuz etkileyebilir. Bu tür ürünlerin fazla miktarda tüketimi konusunda da dikkatli olmakta yarar var. Bir de soya bazlı bebek mamalarının kullanımını kısıtlamak önemli.