Buzulun içinde kalan kurtçuk, 46 bin yıl sonra yeniden canlandı
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) uzun süredir üzerinde çalışılan yeni müfredat taslağını açıkladı. Eğitimin her kademesinde ilk sınıflarda bu yıl başlayacak yeni müfredat bir hafta boyunca tartışılacak. Amaç, öğrenciye daha az bilgiyi daha yoğun vermek.
Milli Eğitim Bakanlığı, uzun süredir üzerinde neredeyse gizlilik içinde çalışılan yeni müfredatı dün kamuoyuna açıkladı. Bakanlıkça bu iş için özel oluşturulan bir web sitesinde duyurulan müfredat 10 yılda hazırlandı ama kamuoyunun bunu bir hafta tartışması bekleniyor. Bu bir hafta sonunda verilecek görüş ve önerilerin müfredata yansıyıp yansımayacağı, nasıl ve kim tarafından yansıtılacağı belirsiz. Yeni müfredatın bu yıl, yani 2024-25 eğitim öğretim yılında, eğitimin her kademesinde ilk yıl öğrencileri için devreye girmesi planlanıyor. Oldukça ayrıntılı ve uzun olan yeni müfredat planında amaç, öğrencinin okulda alacağı bilgi miktarını seyreltmek ama eğitimin yoğunluğunu arttırmak. Bakanlığın verdiği bilgiye göre genel olarak eğitimdeki bilgi miktarı yüzde 35 oranında azaltılıyor ama okul ve ders süreleri aynı kalıyor. Yeni müfredat açıklanır açıklanmaz tartışması da başladı. Bazı eğitim sendikaları ve eğitimciler müfredatı sert biçimde eleştirdi. Eleştirilerin başında ise Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı müfredata verdiği isim geliyor. Adında ‘Eğitim’ kelimesi olan bakanlık, modeline ‘Maarif Modeli’ adını vermiş. Yeni model milyonlarca öğrenciyi ve ailelerini yakından ilgilendiriyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adlı yeni müfredat taslağını ‘https://gorusoneri.meb.gov.tr‘ adresinden kamuoyunun görüşüne sundu.
Taslak için bir hafta boyunca görüş bildirilebilecek. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı sürenin sonunda gelen eleştiri ve önerileri inceleyerek müfredata son şeklini verecek.
Yeni müfredat 2024-2025 eğitim öğretim yılında her kademenin birinci sınıfında devreye alınacak. Okul öncesi, ilkokul birinci, ortaokul beşinci ve lise dokuzuncu sınıflar kademeli olarak yeni müfredatla eğitim görecek.
MEB sayfasında yeni müfredatın on yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktığı söylendi: ”Modelin beceriler çerçevesi oluşturulurken akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının katılımıyla yirmi çalıştay düzenlendi. Sonrasında her bir ders için oluşturulan ekipler, yüzlerce toplantı yaparak müfredatın hazırlıklarını tamamladı. Sadece yaz aylarından itibaren bugüne kadar 1000’den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar düzenlendi, 260 akademisyen 700’ün üzerinde de öğretmen bu toplantılara sürekli katıldı.”
Ancak bu süreçlere katılan akademisyen ve öğretmenlerin kim olduğu açıklanmadı.
Yeni müfredatta, öğrenciyi zihinsel, sosyal, duygusal, duyuşsal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören ‘bütüncül eğitim yaklaşımı’ modeli benimsendi. Eğitim öğretim süreçlerine öğrencilerin aktif şekilde katılımları sağlanacak.
Bu yaklaşımın merkeze aldığı konular ise ‘insanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme’, ‘şahsiyet bütünlüğünü oluşturma’, ‘karakter gelişimini sağlama’ olarak sıralandı. Yeni müfredatta, değişen dünyanın ihtiyaçlarına dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı olduğu kaydedildi.
Yeni müfredat ile yeni öğrenci profili de ilk kez tanımlandı. Buna göre, müfredatın hedeflediği öğrenci, ‘yetkin ve erdemli insan’ olarak tarif ediliyor. Değerlerin eğitim sürecinde doğal süreç içerisinde edinilmesi için özgün bir yaklaşımla tasarlanan bu modelde adalet, saygı ve sorumluluk üst değerler olarak ele alındı.
Ülke bazlı yapılan karşılaştırmalarda mevcut müfredatın muadillerinden iki kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğu belirlendi. Bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde yapılan müfredatın dünya genelinde de revize edildiği ve bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle seyreltilmeye gidildiği tespiti yapıldı. Yapılan incelemelerde mevcut müfredatın öğrenme çıktılarının incelenen ülkelere göre yüzde 50 fazla olduğu belirlendi. Bu kapsamda yeni müfredatta yüzde 35’lik oranda bir seyreltme yapıldı. Ancak ders saatlerinde azalma olmayacak.
Okuryazarlık becerileri kapsamında ‘sistem okuryazarlığı’ ilk kez müfredata girdi. Sistem okuryazarlığı ile öğrencilerin herhangi bir konuda öğrenme yöntemini kendinin belirlemesi ve kendi kendine öğrenebilmesi amaçlandı. Bunun hayata geçirilmesi için bilgi, dijital, finansal, görsel, kültür, vatandaşlık, veri, sürdürülebilirlik ve sanat okuryazarlığı olmak üzere dokuz alt okuryazarlık türü belirlendi.
Müfredatta, Türkçe öğretimi ve öğrencilerin dil becerilerinin geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçenin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi.
Okul temelli planlamada 10’uncu sınıf kariyer rehberliğine ayrıldı. Öğretim programlarında 10’uncu sınıf düzeyinde okul temelli planlama için ayrılan ders saatleri, zümre öğretmenleri tarafından, meslek seçimi ve kariyer planlama amacıyla öğrencilere yol gösterici olacak şekilde kullanılacak. Bu kapsamda planlanan eğitim öğretim faaliyetleri, mesleki rehberlik ve kariyer danışmanlığı bağlamında yürütülecek.
Lise son sınıfların İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatında ise birçok konu ve kavramda değişikliğe gidildi. ‘Mavi Vatan, sığınmacı ve Dağlık Karabağ Sorunu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ gibi konular eklendi. Bir önceki müfredatta ‘Pontus meselesi, Ermeni Sorunu/Tehciri, 1915 Olayları’ olarak adlandırılan ifadeler yeni müfredat taslağında ‘Asılsız Pontus iddiaları-Asılsız Ermeni iddiaları’ olarak yer aldı.
Yeni taslağa göre öğrencilerden ‘şehit diplomatlar albümü’ oluşturmaları Aliya İzzetbegoviç, Rauf Denktaş, Dr. Sadık Ahmet, Muhammed Ali Cinnah, İsa Yusuf Alptekin gibi şahsiyetlerden birinin hayatını ve eserlerini araştırıp biyografisini hazırlamaları ve sunmaları istenebilecek.
Ayrıca öğrencilerden ‘PKK/PYD, DEAŞ ve FETÖ terör örgütlerinin Türkiye Cumhuriyeti’ne verdiği zararları’ açıklamaları da talep edilecek.
İnkılap dersi taslağına ayrıca Filistin meselesi de eklendi. Önceki müfredatta sadece “Siyonizm sorunu” olarak ele alınan konu genişletilerek “Filistin Meselesi ve sömürgeciliğin şekil değiştirmesi hususları” olarak ele alındı. Yeni taslakta, “Örnek metin ve olaylardan hareketle Siyonist faaliyetleri ve Filistin Meselesi’ni hakkaniyetli davranmanın önemi bakımından değerlendirir” ifadesine yer verildi.
Yine aynı derste ”Öğrencilerden yakın dönemde Türkiye’de bilim, teknoloji, kültür, eğitim ve spor alanlarında meydana gelen gelişmelerden birine ilişkin basit düzeyde bir araştırma yapmaları ve ulaştıkları sonuçları rapor olarak sunmaları istenebilir” önerisi de yapıldı.
Son sınıfların din dersi konuları arasında ‘cihat kavramı da girdi. Taslağa göre ‘İslam ve barış’ konusu ele alınırken bu kavrama yer verilmesi gerektiği belirtildi. Taslakta ”Cihadın Çanakkale Muharebeleri, Milli Mücadele süreci ve 15 Temmuz’da olduğu gibi barışı sağlama vatanı savunmadaki rolüne vurgu yapılır” denildi.
Yayınlanan taslakta ortaöğretim matematik ders programı kapsamında 12’nci sınıflarda işlenen integral konusu müfredattan çıkarıldığı ve limit ve türev kavramlarının daha kapsamlı şekilde ele alındığı görüldü.
Taslağa ilk tepki, Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay’dan geldi.
Kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabında yaptığı paylaşımda “Öğretim programları ortak metnine baktığımızda, kullanılan dil, aslında siyasi iktidarın neyi amaçladığını, nasıl bir nesil yetiştirmek istediğini ortaya koymaktadır” diyen Özbay, şöyle devam etti:
“Bilimsel eğitim ve akademik başarı önemsizleştirilirken, her satırda ahlaklı, erdemli, inançlı birey yetiştirmenin önemine vurgu yapılmış, sabır telkininde bulunulmuş. Metinde, ‘bilim’ sadece 43 kez, ‘ahlak’ 61 kez, ‘erdem’ 46 kez, ‘değer’ ise hepsinden fazla yüzlerce kez kullanılırken, Atatürk ve Cumhuriyet hiç kullanılmamış.
İlahiyat terimleri sözlüğünden alınmış gibi, gelişim ve evrim demekten kaçınmak için ‘tekamül’, bilim yerine ‘ilim’ kelimelerinin tercih edilmesi, ‘belagat’, ‘kamil insan’ vurguları, kendi ideolojilerine uygun bir nesil yetiştirme hedefledikleri anlamına geliyor.
Sanki bir tekkede mürit yetiştiriyorlar. Maarif Modeli değil, mürit yetiştirme modeli. Bu bir milli eğitim programı değil, AKP’nin parti programıdır. ‘Türkiye Yüzyılı’ mottosunda nasıl Cumhuriyet eksikse, eğitim programında da Cumhuriyet eksiktir. Tarikat ve cemaatleri STK olarak gören anlayış, çağdaş bir eğitim programı yapamaz.”
Kamuoyunu ‘kabus’ olarak adlandırdığı taslağa karşı çıkmaya çağıran Özbay, şöyle devam etti: “Bugün bu karanlık eğitim tablosuna rağmen, biz Eğitim-İş’li eğitimciler olarak, Cumhuriyet’in değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini, bilimin ana konularını çocuklarımıza öğretmeye devam edeceğiz. Geleceğimize sahip çıkacağız.”
Gelişmeyle ilgili olarak Eğitim – Sen’in resmi internet sitesinde yayınlanan mesajda ise müfredat değişiklikleri ‘pedagojik cinayet’ olarak tanımlandı.
”Tüm ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, müfredatın siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle daha da geriye götürülmesi, bilime ve aydınlanma düşüncesine karşı resmen bayrak açılması söz konusudur” denilen açıklama şöyle devam etti:
“Ders kitaplarında bir süredir sürdürülen ‘sadeleştirme’ ve ‘basitleştirme’ uygulamalarının doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, bilim derslerinde ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere, büyük ölçüde ‘dini’ ve ‘milli’ öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturulduğu görülmektedir. Ülkeye aydın, ilerici ve değişimci nesiller gerekirken bu müfredatlarla daha geriye doğru bakan, çağdışı zihniyetle donanmış nesillerin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Yeni müfredatların, bilim, teknoloji ve çağdaşlıktan ziyade tarikat ve cemaatlerin belirlediği bir biçim ve içerikte olacağı kuşkusuzdur.”
”Müfredat değişiklikleriyle darbeler ve cuntaların da tarih ders kitaplarında okutulacak olması, dersleri militaristleştirecektir” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, şöyle devam edildi:
”Bakan Tekin’in bugüne kadar yaptığı açıklamalardan çıkarılabilecek en somut sonuç, yeni eğitim müfredatının, tüm derslerde sarmal olarak ‘dini’ ve ‘milli’ değerleri temel alan, farklılıkları ötekileştiren bir içerikte hazırlıkların yapılmış olmasıdır. Yıllardır iktidar eliyle adım adım hayata geçirilen eğitimde dinselleşmenin son halkasının yeni müfredat üzerinden tamamlanması hedeflenmektedir.
Dönem başında tüm okullarda bir hafta boyunca şiddet görüntüleri eşliğinde gelişme çağındaki ilkokul öğrencilerine, sakıncalı olmasına rağmen, zorla izlettirilen ’15 Temmuz darbe girişimi’nin eğitim müfredatına girmesi ve bu darbe girişiminin ulusal bayramlar arasında sayılması, hatta felsefe dersi müfredatı içine yerleştirilerek anlatılmak istenmesinin eğitim bilimine ne kadar katkısı olacağı tartışmalıdır. AKP ilk dönemlerinde müfredat ve ders kitaplarından militarist değerleri ayıklamakla övünürdü. Şimdi ise 12 Eylül darbecilerinin çizgine geldi. İlkokul çocuklarına asker, darbe, silah, ölüm gibi konuların anlatılması ‘pedagojik cinayet’tir.”