Seçimde yenilen Kılıçdaroğlu liderliği bırakmıyor: Yürüyüşümüz sürüyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce 'Yargıda kadrolaşmaya izin vermeyiz' dedi. Ardından 12 gün sonra yeniden Devlet Bahçeli ile görüştü. İzleyen saatlerde Yargıtay'da bir aydır kilitlenen başkanlık seçimini çözecek gelişme yaşandı, Ülkücülerin adayı çekildi.
Siyaset dün alışılmadık derecede hareketli bir gün yaşadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün önce Danıştay’ın 156. kuruluş yıldönümü vesilesiyle yapılan törende konuştu ve yüksek yargı açısından önemli bir mesaj verdi, “Ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Bu konuşmadaki mesaj genel gibi duruyordu ama aslında adrese teslimdi. Cumhurbaşkanı, konuşmasının ardından sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi, MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya geldi. Oysa iki lider sadece 12 gün önce bir kez daha buluşmuşlardı.
Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ardından ise yargı cephesinden önemli bir haber geldi: Bir ayı aşkın süredir kilitlenmiş olan Yargıtay Başkanlığı seçiminde aday olan isimlerden biri, ‘Ülkücülerin adayı’ olarak nitelenen Yargıtay’ın son olarak Anayasa Mahkemesi ile kavga etmesiyle meşhur olan 3. Ceza Dairesinin Başkanı Muhsin Şentürk, Yargıtay Başkanlığı yarışından çekildi. Bu çekilme önemli, çünkü Yargıtay’da başkanlık için üç aday yarışıyor ve 35 tur yapılan oylamalarda adaylardan hiçbiri seçilmek için gerekli olan 175 oyu alamıyor. Şimdi bir adayın çekilmesi, geri kalan iki adaydan birinin seçilmesini kolaylaştırabilir.
Siyasetin hareketli gününü sırasıyla anlatalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Konferans Salonu’nda düzenlenen “İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 156. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni”ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.
Son dönemde devlet kurumlarındaki kadrolaşma ve çekişmeler gündemden düşmüyor. Yargıtay’ın başkanlık seçimleri siyasi olarak öbeklenmiş grupların desteklediği adaylar üzerinden çözümsüz kalmış durumda. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet’te de bazı görevden alma kararlarının belli grupların güç mücadelesi olduğu konuşuluyor. Benzer tartışmalar Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı için de cemaat ve tarikatlar üzerinden yapılıyor. Bu arada özellikle yargı ve güvenlik bürokrasisinde kümelenen ülkücü kadrolar ile diğer yapılanmaların zaman zaman karşı karşıya gelmesi siyasetin tartışma konularının başında geliyor. Gruplar arası rekabet, Yargıtay başkanı seçiminin kilitlenmesiyle iyice görünür hale gelmişti.
Bu tartışmalar sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde “Ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Bu açıklamanın MHP lideri Devlet Bahçeli’yle görüşmeden hemen önce yapılması “Bir mesaj mı?” sorusunu da akıllara getirdi. Çünkü özellikle Yargıtay ve İçişleri Bakanlığı’nda “ülkücü” grupların bu çekişmelerin içinde olduğu biliniyor.
Erdoğan sözlerinin devamında yargının kurum ve kararlarına yönelik eleştirilere de yanıt verdi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargının kurum ve kararlarına yönelik sert eleştirileri kamuoyunca biliniyor.
Erdoğan, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesine ve yargı kurumlarının yıpratılmasına da tepki gösterdi:
“Yargının toptancı bir anlayışla kurumsal olarak yıpratılmasını, yargı organlarımıza ve mensuplarımıza çamur atılmasını asla kabul edemeyiz. Adli ve idari davaları hukukun meselesi olmaktan çıkartıp siyasallaştırmak, sonuç ne olursa olsun toplumdaki adalet duygusuna gölge düşürecektir. Yargının, yasama ve yürütmeye müdahalesi nasıl yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesi de o denli hatalıdır. İktidarı ve muhalefetiyle, basını ve sivil toplumuyla hep birlikte yargımızı menfaat eksenli gruplaşmadan ve ideolojik kamplaşmadan uzak durmasını temin etmemiz gerekiyor. Güçlü, tarafsız, bağımsız, seri işleyen bir adalet sistemi, evlatlarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli mirastır.”
31 Mart seçimlerinin ardından CHP lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’yi ziyaretiyle başlayan siyasetteki “yumuşama” da Erdoğan’ın gündemindeydi. Her ne kadar Özgür Özel yeni anayasa için “Önce mevcut anayasaya uyun” diyerek Gezi Parkı davasından dolayı cezaevinde olanları ve 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nın kapatılmasını işaret etse de Cumhurbaşkanı, bunun yeni anayasa için fırsat olduğunu söyledi:
“Yeni anayasanın, sihirli değnek gibi dokununca sorunlarımızı anında ortadan kaldırmayacağını elbette biliyoruz. Yeni anayasa, sivil siyasetin alanını genişleterek, ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır. Siyasetteki yumuşama ile birlikte farklı siyasi partiler arasındaki istişari görüşmelerin yoğunlaşması, bu bakımdan önemli bir fırsat teşkil ediyor. Türk siyasetinin, bu fırsatı ülkemiz, milletimiz ve demokrasimiz adına kalıcı bir kazanca dönüştürmesini ümit ediyoruz. Biz, milletimizin beklentileri çerçevesinde üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz.”
Cumhur İttifakı’nın iki lideri aylardır bir araya gelmiyordu ama 29 Nisan’da bir görüşme gerçekleştirdiler. Bu görüşme, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel’e verdiği görüşme randevusundan bir gün önceye denk geldiği için siyaset çevrelerinde, ‘Erdoğan, CHP lideriyle görüşmesinin gündemini ortağına anlattı’ diye yorumlandı.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 29 Nisandaki bu görüşme öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir dizi mesaj verdiği öne sürülmüş ama MHP tarafından bunlar yalanlanmıştı. Örneğin Bahçeli 23 Nisan için yayınladığı yazılı açıklamada, tam da o günlerde ABD’de konuşurken kullandığı ‘locals’ kelimesi yüzünden tartışılan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i anımsatır şekilde ‘yerel halk’ ifadesinin kullanılmasını sert eleştirmişti.
Erdoğan ile Bahçeli, dün o görüşmeden 12 gün sonra bir kez daha bir araya geldiler. Her zaman olduğu gibi görüşme sonrasında bir açıklama yapılmadı. Dolayısıyla iki liderin görüşmesinin bırakın içeriğini gündemini bile bilmiyoruz aslında.
Ancak, görüşme sonrası ilginç bir gelişme yaşandı.
Yargıtay, 25 Marttan beri yeni başkanını seçmeye çalışıyor. Görev süresi dolan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk adaylar.
Adaylardan herhangi birinin seçilebilmesi için 348 Yargıtay üyesi yüksek yargıcın salt çoğunluğunun, yani 175 kişinin oyunu alması gerekiyor ama bugüne kadar tam 35 tur seçim yapıldığı halde adaylardan hiçbiri bu oyu alamadı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sabahki konuşması ve ardından MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya gelmesi sonrası, Yargıtay’daki adaylardan 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan çekildiğini duyurdu. Şentürk yaptığı açıklamada, “Süreçte oluşan tıkanmanın giderilmesi ve Yargıtayımızın kurumsal itibarının korunması amacıyla birinci başkanlık adaylığından çekiliyorum” dedi.
Muhsin Şentürk, adı kamuoyunda Anayasa Mahkemesi ile girdiği yetki kavgası nedeniyle artık çok bilinen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin başkanı ve kendisi Yargıtay içindeki ‘Ülkücü Grup’un adayı olarak biliniyor.
Onun yarıştan çekilmesi, kalan iki adaydan birinin 175 oya kolayca ulaşmasına yardımcı olabilir. İddia o ki, Şentürk kendisini destekleyenlere bir sonraki tur oylamada mevcut başkan Mehmet Akarca’yı desteklemelerini söyleyecek.