Dışişleri Bakanı Fidan Avusturya Dışişleri Bakanı Schallenberg ile görüştü, Gazze konusundaki fikir ayrılığı bu görüşmede de ön plana çıktı.
Dün Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, bugün Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg. Ankara’da yoğun diplomasi trafiği vardı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg ile düzenlediği basın toplantısında öne çıkan konu yine Gazze ve Batı ülkelerinin tutumu oldu.
Fidan’ın Avusturya Dışişleri Bakanı ile diyaloğu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile basın toplantısındaki Gazze konuşmasını anımsattı.
Fidan Filistin-İsrail meselesinde İsrail’in işgalci bir güç olduğunu, savaşın durup dururken çıkmadığını belirterek “İsrail’in binlerce masum Filistinliyi sistematik bir şekilde sadece bir gün için değil yedi aydır sistematik bir şekilde öldürmesi, bir insanlık suçudur. Bu bir soykırım teşebbüsüdür, soykırım fiilidir” dedi.
Hakan Fidan İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşen talihsiz hadiselerden kaynaklanmış olarak bugün Almanya, Avusturya ve bazı Avrupa ülkelerinin takındığı tavrı anladıklarını vurguladı, “Fakat altını çizmek istediğimiz nokta şu, dün yapılan ne kadar yanlışsa bugün yapılan da o kadar yanlış. Dün masum Yahudilerin toplama kamplarında öldürülmesi ne kadar yanlışsa bugün masum Filistinli çocukların, annelerin gece yatağında uyurken büyük bombalarla öldürülmeleri o derece yanlış” dedi.
Avrupalı arkadaşlarına prensipten hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Fidan şöyle devam etti:
Kimin yaptığına değil, ne yapıldığına bakalım. Kınamamız gereken şey sivilleri öldürmenin bizatihi kendisidir. Yanında olmamız gereken ise ezilendir, öldürülendir. Buradan hareket edelim. Yoksa tarihteki zulme uğrayan bugün zulmeden olmuşsa, tarihteki zulme uğramışlığından dolayı bugün yaptığı zulmü mazur görmemiz bizi yanlış yola iletir. Dolayısıyla aktörden ziyade faaliyetin kendine bakmak lazım, hareketin kendine bakmak lazım.
Fidan Filistin-İsrail meselesinde İsrail’in işgalci olduğunu, “işgal” söz konusu olduğunu söyledi. İşgalin her geçen gün değişik formlarda adına yerleşimci denen hırsızlarla Filistinlilerin topraklarını çalarak devam ettiğini belirten Fidan uluslararası toplumun bunu durdurmada, baskı koymada hiçbir şey yapmadığını vurguladı.
Dışişleri Bakanı Fidan şunları kaydetti: “Herkes biliyordu ki bir patlama olacak ve bu patlama 7 Ekim’de oldu. Tabii 7 Ekim’de biz sivillerin öldürülmesini Türkiye olarak kınadık. Bu bizim prensibimiz. Ama aynı şekilde İsrail’in daha sonra binlerce masum Filistinliyi sistematik bir şekilde sadece bir gün için değil yedi aydır sistematik bir şekilde öldürmesi, milyonlarca insanı yerlerinden etmesi ve koca bir yerleşim yerini yaşanamaz hale getirmesi, bir insanlık suçudur. Bu bir soykırım teşebbüsüdür, soykırım fiilidir.”
Bakan Fidan’ın bu sözleri ardından konuşan Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg her zaman aynı fikirde olmadıklarını ancak sonuç konusunda hemfikir olduklarını söyledi. Filistin meselesine ilişkin Schallenberg iki devletli çözümü istediklerini ve ülkesinin onlarca yıldır bu çözümün peşinde olduğunu aktardı. Schallenberg İsrail-Filistin sorununda Türkiye’nin arabuluculuk faaliyetleri ve diplomatik çalışmalarının Avusturya için etkilerine yönelik “Avusturyalı bir vatandaşımız orada esir bulunmakta, Hamas’ın ellerinde. Türk tarafı da burada en iyi çabasını gösterecektir. Katar’la da görüşüyoruz. Her şeyi deniyoruz. Şimdiden Türk dostlarımıza çok teşekkür etmek isteriz destekleri için” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuk kurallarının her zaman ve her yerde geçerli olduğunu vurgulayan Schallenberg 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail’in Filistin’e saldırılarında Hamas’ın da rolü olduğuna işaret etti. Schallenberg “Bu bölgedeki sorunlar hepimizi ilgilendiriyor. Biz tabii ki her şeyden önce yeniden kabul edilebilir bir siyasi ilişki yumağının kurulmasını istiyoruz bölgede” dedi.
Bölgedeki sivillerin durumuna yönelik ise Schallenberg şunları kaydetti:
Biz çok daha fazla çalışmak zorundayız sivil halkı koruyabilmek için. Burada bir tarafta sivil mağdurlar var. İsrailli partnerlerimize de söyledik. Biz kabul edilebilir ve uygulanabilir bir plan görmek istiyoruz. Şimdi de Gazze’nin kuzeyine kaçan insanlar var ancak o konuda bir düzenleme olması gerekir. Avrupa Birliği’nde diğer ülkelerle de görüşme yapıyoruz ve net bir çözüm yaratmak istiyoruz. Özellikle o bölgede sivil insanlar için bir çözüm gerekmektedir.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis aralıkta imzalanan Atina Deklarasyonu’yla normalleşen ilişkilerin gidişatını ele almak ve yeni işbirliği yolları aramak üzere Ankara’ya geldi. Miçotakis’in ziyareti bir günlüktü ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Görüşme öncesi olumlu mesajlar verilse de ortak basın toplantısında Hamas ve Kariye meselelerinde gerginlik yaşandı. Erdoğan, Miçotakis’in Hamas’a “terör örgütü” demesini eleştirdi, Miçotakis de Kariye’nin camiye dönüştürülmesini alttan alttan eleştirdi.
Erdoğan Miçotakis’e “Ben Hamas’ı terör örgütü olarak görmüyorum” derken Miçotakis de “İsterseniz bu konuda mutabık kalmadığımızda mutabık kalalım. Hemen bir ateşkes anlaşmasının imzalanması konusunda mutabık olduğumuzu söyleyebiliriz. Filistin halkı acımasız politikaların kurbanıdır” demişti.
Bu hatırlatmadan sonra Fidan’ın görüşmesine geri dönelim. Avusturyalı Bakan Filistin konusundaki ayrı perspektiflerine değindikten sonra işbirliği mesajı da verdi. Türkiye ve Avusturya arasındaki ilişkilerin tarihi açıdan çok derin olduğunu bildiklerini dile getiren Schallenberg 1924’ün çok önemli bir yıl olduğuna, iki ülke arasında 100 yıllık bir dostluk anlaşması bulunduğuna işaret etti. İki ülkenin 60. yıl iş gücü anlaşması dönemini kutladıklarını kaydeden Schallenberg Türkiye’den insanların Avusturya’ya geldiklerini, bu ülkenin vatandaşı olduklarını, Avusturya’nın ekonomik başarısına çok büyük katkıda bulunduklarını belirtti. Schallenberg ülkesine gelen Türklerin kültürde, siyasette, ekonomi dünyasında başarı öykülerinin bulunduğuna, toplumlarının vazgeçilmez parçası olduğuna dikkati çekti.
Schallenberg uluslararası gelişmelere rağmen iki ülkenin ilişkilerinin bulunduğunu, ülkesinin Türkiye’deki 6. en büyük yatırımcı konumunda olduğunu, bunu daha da geliştirmek istediklerini vurgulayarak “Burada çok büyük bir ilgi var. Hem Avrupa Birliği hem de Avusturya olarak Türkiye ile daha iyi bir işbirliği yapmak istiyoruz. Tabii ki tam üyelik konusunda haklı bazı şüphelerimiz var ancak böyle tam ölçülü, böyle tam iki tarafında çıkarlarını koruyacak bir hedefimiz olması gerekir” diye konuştu.