İşte herkesin merak ettiği ‘TL aşırı değerli mi, değersiz mi?’ sorusunun yanıtı
Kamu özel işbirliği (KÖİ) yöntemiyle gerçekleştirilen projelerin dövizden TL'ye dönmesi konusu sorulan Erdoğan 'Kamuoyu, hepsi bundan nasiplenecek' yanıtını verdi. KÖİ projelerinde fiyat dövize bağlı olarak yılda dört kez değiştiriliyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a göre 100 milyar TL, bütçe verilerine dayanılarak yapılan hesaplamaya göre ise 150- 160 milyar TL arasında tasarruf sağlayacağı öngörülen Kamuda Verimlilik ve Tasarruf Paketi en önemi tasarruf kalemi kabul edilen kamu özel işbirliği (KÖİ) sözleşmeleriyle ilgili düzenleme içermediği için çokça eleştirildi.
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısının ardından bir gazetecinin konuya ilişkin sorusuna verdiği yanıt durumun hükümet tarafından yeniden değerlendirilebileceğini düşündürttü.
Erdoğan kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin soruya “Cumhurbaşkanı yardımcım, Hazine ve Maliye bakanım gerekli açıklamaları yaptı” karşılığını verdi. Toplantı sonrası KÖİ yöntemiyle yapılan projelerin dövizden TL’ye dönme durumu sorulan Erdoğan “Kamuoyu, hepsi bundan nasiplenecek” yanıtı verdi.
Halk arasında Deli Dumrul projeleri olarak bilinen KÖİ projelerini yapan müteahhitlere 2024 yılı bütçesinden 162,4 milyar lira para ödenecek. Avrasya Tüneli’ne 4,9 milyar, köprü ve otoyollara 73,8 milyar ve şehir hastanelerine de 83,7 milyar lira ödeme yapılacak. KÖİ müteahhitlerine ayrıca 2025’te 240,8 milyar, 2026’da 270,3 milyar lira para ödenecek. KÖİ projelerinde fiyatlar dövizde değişime paralel olarak sürekli güncelleniyor. Eskiden bu güncelleme yılda bir kez yapılırken 2018’deki döviz şokundan sora müteahhitlerin yakınmalarının yoğunlaşması üzerine önce yılda iki, sonra da dört sefere çıkartıldı.
KÖİ yöntemiyle yapılan köprü ve otoyollar hep döviz kredisi alınarak gerçekleştirildi ve bu projeleri sözleşmelerinde geçiş ücretleri de döviz cinsinden belirlendi. Ancak gişe ücreti genelde sözleşmelerde belirlenen ücretin çok altında ve TL olarak tahsil ediliyor. Örneğin Osmangazi Köprüsü’nün otomobil geçiş ücretinin sözleşmeye göre 1,755 TL olması gerekirken gişe ücreti son zamdan bile 399 TL’ye çıktı. Bu durumda köprüden geçen her otomobil için devlet müteahhitlere 1,356 TL kur farkı zararı ödüyor. Hele bir de garanti edilen araç sayısına ulaşılamaması durumunda sözleşmedeki 1,755 TL’nin tümü ödeniyor.
Başkent Üniversitesi İktisat bölümü başkanı Prof. Dr. Uğur Emek sosyal medya paylaşımıyla sözleşmedeki ücret ile gişe ücreti arasındaki büyük farka dikkat çekti.
Bugünkü zamlardan sonra köprülerdeki yeni katkı payı ücretlerini hesapladım.#köprüzamları #otoyolzamları pic.twitter.com/NvV5JEQHDA
— Uğur Emek (@uemek) May 15, 2024
Yani devletin bir projede katkı payı (fark) ödemesi yapmaması için fiyatı da yüksek tutması gerekiyor. Bu durumda ise garanti edilen araç sayısına ulaşılamadığı için fark yerine daha çok para ödemek zorunda kalınıyor ve kısır döngü sözleşme dönemi boyunca sürüp gidiyor.
Dün grup toplantısından sonra Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) İkiz Kuleler’de düzenlenen 80. Genel Kurulu toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ekonomi programını güçlendirecek kritik adımlar attıklarına vurgu yaparak mali disiplini sürdürerek para politikasının etkinliğini artıracak ve enflasyonla mücadeleye güçlü destek vereceklerini söyledi. Programın güçlendirilmesinde üç temel öncelikleri olduğunun altını çizen Erdoğan şöyle konuştu:
“Kamuda harcama, kontrol ve kesintileriyle tasarrufları artırıyoruz. Bütçedeki yatırım ödeneklerini gıda, tarım, yeşil ve dijital dönüşüm gibi öncelikli alanlara yönlendireceğiz. Ayrıca yapısal reformları hızlandırıyoruz. Şu gerçeği hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Türkiye hem üreterek büyümek hem de tasarruf ederek kaynaklarını en verimli biçimde kullanmak zorunda olan bir ülkedir. Bizim son dönemde keşfettiklerimiz dışında etrafımızdaki ülkeler gibi öyle çok büyük yeraltı zenginliklerimiz yok. Alın terimizden ve bileğimizin gücünden başka hiçbir şeye umut bağlayamayız. Gelirlerimizi artırmak için çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla üretip ihraç etmek mecburiyetindeyiz. Atalarımız ‘İşten artmaz dişten artar’ demiştir.”
Tasarruf kültürünü ve verimliliği artırmak için talimat verdiğini ve ekonomi yönetiminin bu konuda kapsamlı bir çalışma yaptığını belirten Erdoğan “Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına son 21 yılda daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz. Mali disiplinden taviz vermeyerek, ortalama bütçe açığının milli geliri oranını yüzde 2,4 seviyesinde tutarak bu hassasiyetimizi ispat ettik. Şimdi bunu bir üst seviyeye taşıyoruz” diye konuştu.
Erdoğan kamu kurumlarının millete ve iş dünyasına tasarruf kültüründe de örnek olmasını, rehberlik etmesini hedeflediklerine dikkati çekerek şunları söyledi.
“Birincisi, bu paket kamuda verimliliği artırarak tasarrufu sağlamayı amaçlıyor. İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir uygulama modelini hayata geçiriyoruz. Üçüncü ve son olarak tedbirler bütün kamuyu kapsıyor. Yani merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar bu paketin kapsamındadır. Bu çerçevede tasarruf tedbirlerine istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır. Harcanan her kuruşun hesabını soran bir bakış açısını egemen kılıyoruz. Böylece ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli ve öncelikli alanlarda kullanabileceğiz. Tasarruf kültürü yaygınlaştıkça ve toplum tarafından sahiplenildikçe cari açıktaki iyileşmede hız kazanacak. Yerli üreticiler inşallah bundan olumlu etkilenecek. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketinin sadece üç yıllık bir hedef olarak görülmemesi gerektiğine inanıyorum. Kamuda tasarruf kültürünü kurumsal bir niteliğe kavuşturarak bu konudaki farkındalığın sürekli yüksek kalmasını sağlayacağız.”
Kamu malı ve kamu görevinin milletin emaneti olduğunu belirten Erdoğan görevi layıkıyla yapmamanın ve kamu malına el uzatmanın emanete ihanet etmek olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle devam etti:
“Kimse bizden kul hakkının yenmesine sessiz kalmamızı bekleyemez. Burada bir noktayı özellikle vurgulamak durumundayım, 31 Mart’tan sonra özellikle muhalefet belediyelerinde yaşanan eş, dost, hısım, akraba atamalarının mahşeri vicdanda nasıl yaralar açtığını hepimiz görüyoruz, ibretle takip ediyoruz. Adalet terazisi son derece hassas olan gençlerimiz, iyice zıvanadan çıkan bu kayırmacılık vakalarından ciddi anlamda rahatsız oluyor. Gençlerimizin kamu kurumlarına ve yöneticilerine olan güvenlerini sarsan bu skandallara artık bir ‘dur’ denilmesi gerekiyor. Bir göreve seçilmiş olmak kimseye orayı bir akraba çiftliğine dönüştürme hakkı vermez. Atanarak ve seçilerek gelinen her konumun sahibi milletimizin ta kendisidir. Buralar, affınıza sığınarak söylüyorum, birileri için arpalık değil, ülkeye ve millete hizmet vasıtalarıdır. Nepotizm meselesini yakından takip etmeyi sürdüreceğiz. Gerek kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerekse nepotizmin engellenmesi noktasında muhalefetin de sorumluluk almasını bekliyoruz.”
Erdoğan esnaf, çiftçi, memur, işçi, sanayici, tüccar fark etmeksizin herkesin Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olduğunu belirterek “Bu devlet bizim devletimiz, bu vatan bizim son sığınağımız, hangi siyasi görüşe, kökene, meşrebe mensup olursak olalım hepimiz Türkiye gemisinin yolcularıyız. Bu gemiyi fırtınalı sulardan sahili selamete çıkarmak ortak görevimizdir. Her kim geminin tabanında delik açmaya yeltenirse ona engel olmak da yine müşterek menfaatimizedir. Meselelerimiz ortak olduğuna göre çözüme de ortak akılla, ortak iradeyle birlikte varmalıyız” dedi. Bu anlayışla çalışıldığı sürece başarının topyekun herkese ait olacağını ifade eden Erdoğan başta kamu kurumları ve görevlileri olmak üzere herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet etti. Erdoğan Türkiye’nin ekonomide yeni başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğine yürekten inandığını, bundan kimsenin şüphe etmemesini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TOBB üyesi 58 kişiye “Hizmet Şeref Belgesi” takdim ödül takdim töreni sırasında yeşil pasaporta ilişkin “Bu 20 yıllıklar bizi çok heyecanlandırdı. Bu heyecan sebebiyle de pasaport olayını Dışişleri Bakanı’mızla da görüştük. İnşallah yaklaşık 365 yanılmıyorsam oda-borsa başkanlarına bu yeşil pasaporttan verilecek. Hayırlısı olsun, görevde oldukları süre içerisinde yeşil pasaportu kullanma imkanına sahip olacaklar” dedi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da genel kurul konuşmasında “Ama bir konu var ki, bizleri üzmeye, mağdur etmeye devam ediyor. Tüm bu mücadelenin liderlerini, vize kuyruklarında bekletiyoruz. Özel sektörün kanaat önderlerinin dış temaslarını kolaylaştıralım ki, yolumuz açılsın. Dolayısıyla oda-borsa camiamızın da, yeşil pasaportu fazlasıyla hak ettiklerini düşünüyoruz. Her zaman olduğu gibi, reel sektörün yanında duran sizden, bu konuda da müjdeler geleceğine inanıyoruz” dedi.