Seçimde, savaşta, siyasette hep tartışıldı: SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi öldü
Fransız haber ajansı AFP'nin iddiasına göre son dönemde Nijer'de savaşmak ya da madenleri korumak için gelen Suriyeli savaşçılar için bir şirket aracılık yapıyor; Türkiye'de iktidara yakınlığıyla bilinen SADAT. Ankara haberi yalanlıyor.
Geçen yıl Fransa destekli yönetimi indiren Nijer cuntası son günlerde Amerikan askerlerini ülkeden kovup yerine Rus birliklerini getirmesiyle gündeme gelmişti. Fransız haber ajansı AFP bu kez Türkiye’yi de ilgilendiren bir iddia ortaya attı: AK Parti iktidarına yakınlığıyla bilinen ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu askeri şirket SADAT’ın Suriye’de desteklediği savaşçılardan bazıları paralı asker olmak için Nijer’e gidiyor.
Nijer’de darbe olduğunda cunta destekçilerinin bir elinde Nijer bayrağı, diğer ellerinde Rusya bayrağı vardı. Dünyanın en büyük beşinci uranyum üreticisi Nijer petrol ve altın gibi diğer doğal zenginliklere sahip. Darbe olduğunda Fransa yıllardır uranyum konusunda sahip olduğu imtiyazı kaybetti. Nijer ise doğal zenginliklerini IŞİD ve El Kaide gibi cihatçı örgütlerden korumak için yüzünü Wagner’e döndü. Ancak AFP Nijer’in destek aldığı tek paramiliter grubun Wagner olmadığını iddia ediyor.
DW Türkçe’nin aktardığı AFP haberinde Nijer’e SADAT aracılığıyla giden savaşçıların bazılarının Suriye iç savaşında yer alan ve Türkmen kimliğiyle öne çıkan silahlı muhalif grup Sultan Murat Tugayı’na bağlı olduğunu iddia ediliyor. Bazıları neden Nijer’e gittiklerini AFP’ye anlatmış da. Örneğin kendisini Ömer diye tanıtan bir savaşçı Nijer’de ayda yaklaşık 1500 dolar maaş aldığını söylüyor. Ahmed ve Abed adlarındaki savaşçılar da paranın bölgeye gelmelerinde bir etken olduğunu söylüyor. “Suriye’de kalsam 1000 TL için ölecektim, Nijer’de hiç olmazsa 1500 dolar için öleceğim” diyorlar.
Bir ilginç nokta da savaşçıların SADAT ile altı aylık sözleşme imzaladıklarını söylemesi. Ahmed’in iddiasına göre SADAT yetkilileri Sultan Murat Tugayı’nın ana karargahına geldi, kendileriyle görüştü. Savaşçıların Nijer’e gitmesi karşılığında seyahat ve konaklama gibi konuların koordinasyonuyla SADAT’ın ilgilendiği belirtiliyor.
Ömer anlaşmayı kabul ettikten sonra önce Gaziantep’e, sonra da İstanbul’a götürüldüğünü iddia ediyor. İstanbul’dan da Burkina Faso’ya giden bir askeri uçağa bindirildiklerini, ardından özel araçlarla Nijer’e gönderildiklerini anlatıyor. İki hafta süren bir eğitim aldığını anlatan Ömer Nijer’de bir madeni korumakla görevlendirildiğini aktardı. Ancak madenin ve bölgenin adını hatırlayamıyor.
Nijer’e gönderilen kişilerin “korumalar” ve “savaşçılar” olarak ikiye ayrıldığını belirten Ömer bir grubun cihatçılarla mücadele için Boko Haram’a, diğerinin Togo’nun başkenti Lome’ye gönderildiğini iddia etti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin başındaki Rami Abdulrahman Nijer’de yaklaşık 50 Suriyeli savaşçının öldüğüne dair haberler olduğunu söylüyor. Çoğunun cihatçıların saldırılarında öldürüldüğünün söylendiğini belirten Abdulrahman, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi olarak bu ölümlerin yalnızca dokuzunu teyit edebildiklerini belirtiyor. Bu dokuz kişiden yalnızca dördünün cenazesi Suriye’ye gönderilmiş.
Gözlemevi son dönemde “Türk projelerini ve çıkarlarını korumak için Nijer’e en az bin savaşçı gönderildiğini” iddia ediyor. ABD merkezli Suriye Adalet ve Hesap Verilebilirlik Komisyonu’ndan (SJAC) Muhammed Abdullah’ın iddiasına göre de Azerbaycan ve Libya’ya gidecek savaşçılara “Türk vatandaşlığı” vadediliyor.
AFP haberinde SADAT’ın “Ankara’nın Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki savaşlarda kullandığı gizli silah” olarak görüldüğünü yazdı. SADAT’ın 2020’de de Libya’ya savaşçı taşıdığını yine AFP iddia etmişti. Türkiye Savunma Bakanlığı hem Nijer hem de Libya’yla ilgili iddialarla ilgili olarak AFP’ye “Tüm bu iddialar yanlış. Gerçek değil” cevabı verdi.
Darbeden sonra ABD ve Avrupa ülkeleri cunta yönetimini tanımasa da Ankara bu konuda onlardan farklı davranıp Nijer ile ilişkisini sürdürdü. Erdoğan Nijer cunta yönetiminin Başbakanı Ali Mahamane Lamine Zeine’yi şubat ayında ağırladı. Zeine 14 Mayıs’ta Amerikan gazetesi Washington Post’a Batılı ülkelerin aksine Türkiye, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendilerine “kucak açtığını” söylemişti.