Kayıptı, devrik traktörünün altında bulundu
Türkiye'nin tarım sigortası sistemi TARSİM, kurulduğu günden 2022'ye kadar hep büyüdü, yani daha çok tarım alanı sigortalandı. Ama 2022'de ulaşılan bu zirveden geçen yıl çok keskin bir düşüş yaşandı, bu yıl da şimdilik durum parlak değil. Neden?
Tarım sektöründe üretim büyük oranda doğa koşullarına bağlı olduğu için “açık hava fabrikası” olarak nitelendirilir. Bu sebeple tarım alanında faaliyet gösteren bitkisel ve hayvansal üretim süreçleri doğal afetlerin riski altındadır.
İnsanlığın temel gıda ihtiyacını karşılayan çiftçiler doğal afetlerin yıkıcı etkilerine karşı korunmaya muhtaçtır. Bu ihtiyaçtan hareketle ülkemizde 2005 yılında Tarım Sigortaları Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunla birlikte devlet kurumları, sivil toplum örgütleri ve sigorta şirketlerinin katılımıyla Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (TARSİM) kuruldu. TARSİM, 24 sigorta şirketinin eşit paylaşımıyla yönetilen bir yapıya sahip ve 2006 yılından itibaren sigorta hizmeti sunuyor.
Ne var ki yaklaşık 19 yıllık bir süreçte sigorta yapılan çiftçi sayısı ve arazi miktarı artmış olsa da hedeflenen başarıya ulaşılamadı. 2006 yılında yalnızca %0,06 oranında bitkisel üretim alanını sigortalayan TARSİM 2022 yılı itibariyle bu oranı %16,72’ye yükseltebildi. Ancak 2023 yılında bu oran %15,90’a geriledi; bu durum tarım sigortaları tarihinde bir ilk olarak kaydedildi. Çiftçilerin TARSİM’e güvensizliği yüksek sigorta primleri ve zarar karşısında alınan düşük tazminatlarından kaynaklanıyor.
Sigortalanan tarım alanlarının ne kadarının çiftçi talebiyle ne kadarının banka kredileri karşılığında yapıldığına dair net bir bilgi bulunmuyor. Bankalar tarım kredisi verirken kredi karşılığı olarak tarım sigortasını zorunlu kılıyor. Bu durum çiftçileri istemese de sigorta yaptırmaya mecbur bırakıyor. 2023 yılında toplam 33,2 milyon dekar tarım alanı sigortalandı ancak bu alanların ne kadarının bankalar tarafından ne kadarının çiftçiler tarafından sigortalandığı bilinmiyor.
2023 yılında sigortalanan tarım alanının azalması, sadece artan prim ödemeleriyle açıklanamaz. TARSİM yönetiminin bu konudaki başarısızlığı da gözler önünde. Kredi kullanım miktarlarının artmasına ve bankaların sigorta zorunluluğuna rağmen, sigortalanan alan miktarının düşmesi, sistemin işleyişinde ciddi bir sorun olduğunu gösteriyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele eden çiftçilerin sigorta yapmaktan kaçınmalarının sebepleri sorgulanmalı.
Son yedi yılda ülkemizde afetten etkilenen alan miktarı 10 ile 19 milyon dekar arasında değişti. Ancak bu bölgelerdeki sigortalılık oranı bilinmiyor. Ayrıca 2024 yılının ilk 5 ayı sona erdiği halde 2023 faaliyet raporu henüz yayınlanmadı. Bu durum kurumun veri paylaşımı konusundaki eksikliğini gösteriyor.
Sonuç olarak, çiftçilerin (büyük oranda) banka kredilerinin bir şartı olmadıkça sigorta yapma eğiliminde olmadıkları görülüyor. Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı’nın durumu değerlendirerek gerekirse radikal değişiklikler yapması gerekiyor. Devlet destekli bir kurumun yıllar içinde ilerleme kaydedememesi kabul edilemez. Bankaların dayatmalarıyla yürütülen bir sistemin sürdürülebilir olmadığı apaçık ortada.
20 Kasım 2024 - TÜSEDAD ve USK verileri çatışıyor: Çiğ sütte kimin hesabı doğru?
17 Kasım 2024 - Mütevazı sofraların vazgeçilmezi tavuk ve yumurta artık lüks mü olacak?
15 Kasım 2024 - Süt üreticileri deli para kazanıyor (!)
13 Kasım 2024 - Ekim ayında yağış azaldı, tarımsal üretim için tehlike çanları çalıyor