Süper krizin anatomisi… Gün, gün, dakika dakika
Fenerbahçe’nin dünyaca ünlü teknik direktörü Jose Mourinho Türkiye’deki ilk basın toplantısında konuştu. Toplantıda gelen klişe sorulara ibretlik yanıtlar veren Portekizli basınla adeta ısınma turu attı. Mourinho’nun çevirmenliğini Ali Koç üstlendi.
Fenerbahçe yazın belki de en büyük imzasını henüz 2 Haziran tarihinde attı. Kanarya 11 senelik şampiyonluk hasretine 2025’te son vermek için büyük oynadı ve tarihin gördüğü en büyük teknik direktörlerden Jose Mourinho ile anlaştı. “Bu forma benim derim” ve “Sizin hayalleriniz benim hayallerim” laflarıyla daha ilk günden tarihi sözler söylemeye başlayan Portekizlinin ilk basın toplantısı merakla bekleniyordu. İşte o toplantı 3 Haziran Pazartesi öğleden sonra 14.00’te Fenerbahçe Ülker Stadyumu 1907 Tribünü’nde yapıldı.
Toplantının o tarih ve saatte yapılacağı bir gün öncesindeki imza töreninden hemen sonra ortaya çıktı. Hal böyle olunca biz de 10Haber olarak hemen toplantıya katılım şartını öğrenip hazırlıklara başladık. Kurum kartıyla, bir anda sıcaklayan havada bunaltıcı güneş altında Kadıköy’ün yolunu tuttum. Öyle ya herhangi bir basın toplantısı değildi, katılacak teknik direktör de her an karşınıza çıkabilecek bir figür değildi, birkaç sene öncesine kadar Türkiye’ye gelmesine ihtimal dahi verilemezdi. Hal böyle olunca Jose’yi yakından görecek olmanın ve onun Türk basınıyla tanıştığı anlara şahitlik edecek olmanın heyecanı Söğütlüçeşme Marmaray ve Saracoğlu arasındaki yaklaşık 10 dakikalık yürüme mesafesini daha terletici ve daha uzun kıldı. Sonunda Eda Erdem, Alex de Souza, Can Bartu ve Lefter Küçükandonyadis heykellerinin yanından geçerek 1907 Tribünü’ne girdim, kurum kartımla icazet alıp asansörle toplantının düzenleneceği alana çıktım.
Burada karşıma, saat daha 13.30 olmasına karşın büyük bir kalabalık çıktı. Reuters’tan TRT World’e, yerel medyanın öne çıkan tüm kanallarına, herkes yerini almış, kameramanlar en iyi açıya ekipmanını kurabilmek için uğraş içindeydi. 7-8 sıralık sandalyelerin ilk iki üç sırasında çok az boşluk kalmıştı. Meslektaşlarım arasından eski bir arkadaşım sağ olsun çantasının yanını işaret etti ve üçüncü sırada Mourinho’yu hemen cepheden görebilecek yerde yer kapan şanslı azınlıkta yerimi alabildim.
Soğuk sıcak içecek ikramının yanında tatlı tuzlu atıştırmalıklar da kavurucu havada bu önemli toplantıya gelen basın mensuplarını bekliyordu. Bana sektörden tanışıklığım olan dostlarımla sohbet etmek daha tatlı gelmişti elbet. Kalabalık her geçen dakika arttı. Ortamda “Keşke kurum kartı değil de akreditasyon istenseydi, çok kakafoni olacak” diyerek bu kalabalıktan şikâyet edenler yok değildi. Haksız da sayılmazlardı zira yönetim kurulunun da ayrı bir tarafta dört beş sıra halinde oturduğu düşünülürse dar bir alana onlarca kişinin sığması gerekecekti. Ancak bir yandan şunu düşünmek gerekirdi; gelen dünya futbol tarihinin en ikonik isimlerinden, lakaplarından biri “Special one” yani “Özel biri” olan Mourinho’ydu. Yani o kadar kalabalık da bir noktada olsundu… Nitekim ayakta kalan onca gazeteciyle beraber belki de 100’den fazla insan salondaydı.
Toplantı 15 dakika gecikmeli başladı. Mourinho’ya sorulacak soruları Başkan Ali Koç bizzat İngilizce’ye çevirecekti. Portekizliyi Fenerbahçe’ye kazandıran operasyonun başındaki isimlerden Mario Branco da konuşmacılardan biriydi. Soru alımı açılış konuşması ardından başladı. Fenerbahçe Futbol Takımı Basın Sorumlusu Alper Yemeniciler ilk sözü -ve birçok sözü- ön tarafta oturan ‘kıdemli’ gazetecilere vermeyi tercih etti. Aygün Özipek’in sorduğu ilk (iki) soruyu dinlemek birkaç dakika, yanıtını almak 10 dakikadan fazla sürmüştü. Uzun bir basın toplantısının sinyalleri daha baştan verilmişti. Öyle ki Mourinho daha sonra “20 yıldır katıldığım en uzun basın toplantısı buydu” açıklaması yapacaktı.
Toplantının başında Aziz Yıldırım-Mourinho görüşmesinin olup olmadığı uzunca konuşuldu. Mario Branco süreçte Mourinho ile ilk görüşmeyi kendisinin yaptığını dile getirdi. Adeta Yıldırım’ı yalanlayan demeçlerin verildiği toplantının ardından da bu durumun yansımaları devam etti.
Ara ara Mourinho’nun verdiği ikonik cevapların ardından salonda çeşitli mırıldanmalar ve kahkahalar duyuluyordu. Bunlardan biri de “Ben bugüne kadar hep I’am Jose Mourinho diyordum. Ben Jose Mourinho. Bugünden itibaren Ben Fenerbahçe Teknik Direktörüyüm diyeceğim” demeciydi. Ancak “Başkan değişse de Fenerbahçe’de çalışır mısınız?” tarzı bazı soruların salonda yarattığı etki Portekizlinin ekşi yüzüne de yansıyordu.
Bıraktığı takım için İsmail Kartal’a teşekkür edip onu da onore eden Mourinho basın mensuplarına daha ilk toplantıda bir ders vermeyi pas geçmiyor, “Sorularınız biraz uzun, daha kısa sorular sorabilirsiniz” diyordu. Toplantının hemen hemen ortalarına doğru gelen bu rica üzerine bazı basın mensupları “Kızım sen anla” misali verilen mesajı alıyor, sorularını kısa tutuyor ancak birçoğu adeta “Fırsat bu fırsat hayatımda kaç kere Mourinho göreceğim” diyerek nutuk atmalı soruları sürdürüyorlardı. Portekizlinin “Fenerbahçe taraftarı sabırlı değil, onlara sabretmeyi öğretecek misiniz?” temalı nutka verdiği cevap da adeta ders niteliğindeydi: Sabırlı olması gerekenler, sakin olması gerekenler başkan, yöneticiler, hoca. Taraftar çılgın ve talepkâr olmalı, üstümüzde baskı yaratmalı. Baskıyı kaldıramayan oyuncu Fenerbahçe’de oynayamaz. Ben bu tutkuyu isterim.
Mourinho transfer konusunda henüz somut bir adım atmadıklarını belirtirken teknik ekibiyle alakalı gelen soruya “Patronun ben olduğum önemli, ekibimde kimlerin olduğu sizler için önemli olmamalı. Hepsi yüksek kalitede insanlar olacak. Kendilerini yavaş yavaş tanıyacaksınız, ben bu konuda bencilim ve bütün ilgiyi üzerimde isterim” diyor, Türkiye Süper Ligi’nin gidişatı hakkında da “Ben burada olduğum için Avrupa’dan daha çok insanın da ilgisi burada olacak” diyerek adeta federasyona bazı konularda standardı yükseltmesi için mesaj veriyordu. Fenerbahçe’de izleyeceği oyun planıyla alakalı gelen sorulara ise Avrupa Şampiyonası’nda mücadele edecek futbolcuların fazla olmasından yakınarak en kısa sürede fazla oyuncuyla idman yapma gerekliliğine vurgu yapıyor, şakayla karışık Almanya’da olacak oyuncuların erken elenmesini diliyordu.
Alt metni bol geçen toplantı yaklaşık bir buçuk saatin sonunda bitti. Büyük kalabalık adeta çil yavrusu gibi dağılırken bazı televizyon kanalları canlı yayına geçti, bazıları tası tarağı toplayıp gitme telaşına kapıldı. Ben de “Özel biri”nin ilk özel basın toplantısından kısa ve öz soru sormanın gerekliliğini layıkıyla kavramış biçimde ayrıldım. Geçen sezon olumsuz anlamda fazlasıyla kaotikti. Söz konusu Türk futbolu olunca gelecek sezonun daha az kaotik geçmesinin garantisini kimse veremez. Ancak en azından özel bir sezon olacağını ve basın toplantılarının eğlenceli manada kaotik geçeceğini şimdiden söylemek yanlış olmaz.