Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ın görevden alınarak yerine kayyım atanması özellikle muhalefet kanadında endişeye yol açtı. DEM Parti 31 Mart’ta kazandıkları il ve ilçelerde bu uygulamanın devam etme ihtimaline karşı ses yükseltirken CHP de yaşananların demokraside yeri olmadığı görüşünde.
Son olarak ana muhalefet lideri Özgür Özel “CHP’nin bir belediyesine atanmasına nasıl tepki veriyorsak buna da aynı tepkiyi veriyoruz. Sana göre demokrasi bana göre demokrasi olmaz” demiş, Hakkari’ye hem destek hem inceleme için heyet göndermişti.
Bir eleştiri de dün itibariyle Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Meclisi Başkanı seçilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi.
‘Halkın karar alma düzenine güvenmek istediğini’ dile getiren İmamoğlu kuralların kişiye göre değişmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“(…) Dolayısıyla görevden alma nasıl olur, görevden almanın koşulları, a kişisine göre şöyle b kişisine göre şöyle böyle olmaz. Bu ülkenin her insanı bizim her kurumumuza en üst seviyede güvenmek zorunda. Yani güvenmeli, zorunda demeyeyim yanlış oldu. Onlara güven duyacakları zemini hazırlamak zorundayız biz yöneticiler olarak. Bu bakımdan kişiye göre, partiye göre kayyum ata ya da kayyum ata birini yolla oraya meclisini yok say. O kadar yanlış peşpeşe geliyor ki. Bu sefer toparlayamıyoruz işin sürecini.
‘Kanun herkese aynı olmak zorunda’
Süreci çok ciddi kaygıyla izliyorum. Üzülüyorum. Ve bu bizi çok büyük sıkıntıya sokuyor. İtibar kaybı. Dünya çapında itibar kaybı. Ben dünyanın bütün olimpiyat komite başkanları temsilcilerine sunum yapacağım yarın ve öbür gün Romanya’da. Avrupa’nın bütün ülkeleri orada, komite başkanları orada, sporla ilgilenen insanlar… Onlar bile bu durumu bize soruyorlar. Bu hoş bir durum değil. Hukuk, yargı, Anayasa, kanunlar her şey Ekrem’e göre ne ise Hakkari Belediye Başkanına da öyle, Gaziantep Belediye Başkanına neyse İzmir Belediye Başkanı’na da öyle, Trabzon Belediye Başkanı’na neyse Mersin Belediye Başkanı’na da aynı olmak zorunda.
Bunu sağladığımız gün gerçekten herkes kurumlarına da hukukuna da yargı sistemine de Anayasal zemine de güven duyar. Verimli yegane talebim budur. Şu andaki süreç de kötü gidiyor, nokta.”
İmamoğlu’nun ‘kanunlar herkese aynı olmak zorunda’ olduğu görüşü akıllara Kepez’de yaşananları getirdi.
Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz geçen nisan ayında Antalya’daki teleferik kazasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanmış, ardından belediye meclisinde yapılan seçimle CHP’li Refik Emre Altekin başkanvekili olarak göreve gelmişti. Burada ‘kayyım ataması’ söz konusu olmamıştı.
Kayyım politikalarına dönüş mü?
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi nedeniyle ilan edilen ‘olağanüstü hal’ döneminde ilk olarak HDP’li belediyelere yapılan uygulama Mart 2019’daki yerel seçimlerden sonraki ‘olağan’ dönemde de devam etmişti.
Öyle ki 2020 yılına gelindiğinde HDP kazandığı belediyelerin çoğunu bahse konu uygulamayla kaybetmişti. Yöneltilen suçlamalar ‘terör’le ilintiliydi.
Gelişme ‘kayyım politikalarına dönüş’ olarak nitelendiriliyor.
Bazı AK Parti yöneticileri ise kulislerde Hakkari’deki durumun ‘genel bir politikanın yansıması olmadığını’ savunuyor. Bu görüşlerinin gerekçesi ‘Akış hakkında 2014 yılında açılmış bir dava olması ve yüksek ceza ihtimaline karşı yurtdışına kaçma ihtimali bulunduğu’ iddiası.
Bu nedenle Akış’ın durumunu diğer belediye başkanlarıyla bir tutmanın doğru olmadığını savunuyorlar.
Erdoğan: Hakkari ilk adım
Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kulislerde konuşulanların tersi açıklamalar yapıyor.
Hakkari’de hukukun görevini yaptığını’ savunan Erdoğan 8. Anadolu Medya Ödülleri törenindeki konuşmasında şunları söyledi:
“Dünyanın hiçbir medeni ülkesi, demokrasinin kundaklanmasına göz göre göre müsaade etmez, etmeyeceğiz. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesi dağdaki eli kanlı teröristlerin tünel kazarak belediyelere sızmasına göz yummaz. 31 Mart’tan önce ne dedik? Eğer adaylarınız herhangi bir gayri meşru gayri yasal işlemlere girmediyse onlara söyleyecek herhangi bir sözümüz yok ama gayri yasal işler yapmışsa bizler de yasaları işletiriz. Hakkari bunun ilk adımı olmuştur. Hukuk da görevini yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir.
Türkiye yakın geçmişte şehirlerimizin imkanlarının millete hizmet yerine teröristlere peşkeş çekildiği, terör örgütünün emrine verildiği, hendek ve çukur açmak için kullanıldığı kötü günler yaşamıştır. Bunları daha fazla yaşamak istemiyoruz. Türkiye, belediye hizmet binalarında Kandil’in atadığı komiserlerin başkan tokatladığı, güya mahkeme kurup haraç kestiği dönemler geçirmiştir, bunları tekrar yaşamak istemiyoruz. Türkiye, sözde siyasetçilerin terör örgütüne ayakçılık ve kuryelik yaptığı utanç verici hadiselere şahit olmuştur. Milletimizin hafızasında derin izler bırakan bu acı olayların tekrarlanmasını hiçbirimiz istemeyiz, buna izin de vermeyiz.”