Meclis’te arbede: ‘Hırsızsınız’ diyen DEM vekiline tekme tokatla cevap verdiler
CHP Genel Başkanı, yerel seçim zaferi sonrası 'Erken seçim çağrısı yapmayacağım' demiş ve siyasette normalleşme sürecini başlatmış ama çok eleştirilmişti. Dün ilk kez erken seçimden söz etti, 1,5 yıl sonra seçim olacağını söyledi.
Yerel seçimlerden çıkan sonuç Cumhuriyet Halk Partisi’nin 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi konumuna yükselmesi açısından beklenmedik bir durumdu. Seçim öncesi CHP kurmayları mevcut belediyelerin büyük bölümünü koruyacaklarını, ek olarak Balıkesir, Manisa, Bursa gibi kentleri kazanacaklarını düşünüyorlardı ama sandıktan ilk sırada çıkmak ‘seçim senaryoları’ içinde bile konuşulmuyordu.
CHP’nin yerel seçimde birinci parti olması, akla hemen erken seçim ihtimalini getirdi. Muhalefetin seçimden sonra erken seçim istemesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ise ‘Ben daha yeni seçildim, bu yerel seçim sadece, benim 4 yıl daha sürem var’ demesi ve bu konuda polemiklerin uzaması, Türk siyasetinin tarihi ‘mevsim normali’ydi ama bu olmadı. Çünkü CHP Genel Başkanı, ‘Ben erken seçim çağrısı yapmayacağım’ dedi.
Özgür Özel’in bu tutumu, siyasette adına ‘yumuşama’ veya ‘normalleşme’ adı verilen süreci beraberinde getirdi. Tayyip Erdoğan ile Özgür Özel iki kez uzun görüşmeler yaptı, CHP kurmayları hükümetin çok sayıda bakanına gidip bilgi aldı.
Mevcut anayasaya göre erken seçime iki yolla gidilebiliyor: 1. Meclis’te beşte üç çoğunluk erken seçim kararı alabiliyor; o zaman milletvekili seçimi ve Cumhurbaşkanı seçimi yeniden yapılıyor, bu yapılırken mevcut Cumhurbaşkanı’nın son dönemi bile olsa bir kez daha seçime katılması mümkün oluyor; 2. Erken seçime tek başına Cumhurbaşkanı karar verebiliyor, bu durumda hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem parlamento seçimi yenileniyor ama seçim kararı alan Cumhurbaşkanı eğer son dönemindeyse bu yenilenen seçimde aday olamıyor.
Cumhurbaşkanlığı görevine son kez 28 Mayıs 2023’teki seçimde seçilen Tayyip Erdoğan bu makamda ikinci ve son döneminde. Üzerinden henüz sadece 1 yıl geçmiş seçimi yenilemesi, kendisini siyasetten emekliye ayırması anlamına gelecek; çünkü seçimi kendisi yenilerse bir daha aday olamayacak. Meclis’te ise beşte üçlük bir çoğunluk bulmak bugün için mümkün gözükmüyor ama ileriki dönemde Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmak istemesi halinde Cumhur İttifakı çoğunluğunun beşte üçü tamamlamak için bugün muhalefette yer alan milletvekillerine ihtiyacı olacak.
Özgür Özel’in yerel seçimin ardından ‘Derhal erken seçim’ istememesi, CHP çevresinde ve bu partiyi destekleyen gazeteciler arasında da eleştirildi. Özel’i bu sebeple en çok eleştiren isimlerden biri, gazeteci Yılmaz Özdil halen bir kampanya başlatmış durumda.
Özgür Özel ise ‘yumuşama’ veya ‘normalleşme’ adı verilen sürecin Cumhur İttifakı içindeki iç tartışmalarla sona ermeye yüz tutması sonrası kendi tutumunda da değişiklik yapacağı izlenimi vermeye başladı. Bunun ilk işareti, Özel’in dün BirGün gazetesinde gazeteci Doğan Tılıç’a verdiği demeçti.
Özel, erken seçim konusunda şöyle dedi Tılıç’a:
“Türkiye ilk seçimde Erdoğan yönetiminden kurtulacak. İlk seçim dediğim 2028 değil. Ben 31 Mart seçim sonuçlarını araçsallaştırarak seçim istemeyeceğimi söyledim. Bu seçim istemiyorum demek değil. En çok ben istiyorum. Vatandaş da, anketler gösteriyor ki yavaş yavaş seçim istemeye başladı. Erdoğan beş yıllığına seçildi, ama bence seçildikten iki buçuk yıl sonra, bugünden bir buçuk yıl sonra erken seçim olur. Ben erken seçimden kaçmam, bunun için koşarım.”
Bu noktada Özel’in iki ay önce “Ben ana muhalefet lideri olarak seçimde verdiğim söze bağlıyım ve bir erken seçim çağrım yok. 31 Mart seçimlerinin sonucunu böyle okumuyorum. Ama yarın hala yanlışlar yapılır ve millet erken seçim talep ederse ben erken seçimi en çok isteyecek kişiyim. Çünkü bir an önce iktidar olmak istiyoruz. Ama millet istemeden ben istemeyeceğim. Bu CHP’nin yeni dönem siyaseti, millete kulak veren, milletin tarafında siyaset” dediği için eleştirildiğini hatırlatalım.
CHP lideri, birkaç gün önce bu nedenle gazeteci Yılmaz Özdil’le de gerilim yaşamıştı:
“Kutuplaşma ortamından beslenenler var. Normal siyaset ortamında kendisine yer olmadığını düşünenler var. Mesela bir adam Youtube videosu çekiyor, ağır hakaretler ediyor. Bana hırsı ne? Geçmişte ‘Bidon Kafa’ diye köşe yazısı yazmış arkadaş, seçimin ertesi günü. Bir yerde sular kesilmiş, ‘Hadi bakalım bidon kafalılar, bu iktidarı siz seçtiniz şimdi gidin su sırasına girin’ diyor. Ben vaktiyle bunu eleştirmiştim, onun da hırsı bundan. İyi ki de onunla aramda böyle bir açı var.”
Özel, Erdoğan’ın “Normalleşmesi gereken muhalefettir” sözlerine de “Ben iktidarı normalleştirme peşinde değilim. Ben MHP olmasa da AKP olmasa da normalleşirim. Benim derdim onların seçmenleriyle normalleşmek” yanıtını verdi.
AK Parti liderinin ‘yumuşama’ yerine ‘normalleşme’ kelimesini kullanmasına dikkati çektikten sonra şunları kaydetti:
“Dünden itibaren bu sürecin terminolojisinde bizim kullandığımız ifadeye döndü ve o da normalleşme demeye başladı. Şunu görmüş olmalılar, bu süreçte muhalefette yumuşama kimse beklemesin. Millet bu kadar zorluk içindeyken ne yumuşaması.”
Özel sözlerinin devamında MHP’yi eleştirdi. Parti içinde bir güruhun Bahçeli’ye rest çektirdiğini savunan CHP lideri, “AK Parti ile CHP arasında ittifak bizim samimi dileğimizdir” şeklindeki sözlere atıfla “Dediler ki CHP ile yürüyün. Bizim bu 22 yılın sonunda AKP ile yürüyecek bir yolumuz olamaz” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı parti olarak düzenledikleri mitinglerle ilgili de şunları söyledi:
“Asgari ücrete zam vermezseniz biz sokaklara döküleceğiz diye söyledik. Geçinemiyoruz mitingine DİSK, Hak-İş ve Türk-İş başkanlarını arayıp davet ettim. Ben masadan ve görüşmeden bir asgari ücret zammı çıkarsam bunun kaybedeni olmazdı. Çıkaramadım, şimdi bunun bedelini iktidarın tek başına ödemesi için ben buna susmayacağım. Mücadele müzakere dengesi bu.”