90'lardan bu yana akıl sağlığı sorunlarıyla uğraşan Robbie Williams, bu süreçlerde çizimlerle bezeli görsel günlükler tutmuş. Şimdi eserleri Barcelona ve Amsterdam’da MoCo müzelerinde sergileniyor.
Akıl sağlığı sorunlarının, özellikle depresyon ve kaygının yaygınlaştığı, neredeyse bir epidemi boyutunda olduğu tartışmasız bir gerçek. Bu konuyu bir tabu olmaktan çıkarmada sporculardan şarkıcılara ünlülerin büyük rolü oldu.
Mesela tenisçi Naomi Osaka ‘akıl sağlığımı önceliklendiriyorum’ diyerek, Fransa Açık Tenis Turnuvası’na katılmamaya karar verdiğinde, konu popüler kültürde enine boyuna tartışıldı. Osaka, “OK olmamak OK” diyerek Time dergisinin kapağında yer aldı.
Şarkıcı Billie Eilish de yıllardır klinik depresyona girip çıktığını söylüyor. Son albümü için Rolling Stones’a verdiği röportajda “Neşeleniyorum, kahkaha atıyorum. Ama mutlu bir insan değilim. Depresyona girdiğimde ‘geçecek’ diye kendime telkin ediyorum, ama son sefer bayağı zorlandım. İnsanlardan korkuyorum, dünyadan korkuyorum” dedi. Türkiye’den Teoman da depresyonla ilgili açık yüreklilikle konuşuyor.
Bu konuda son zamanların belki de en ilginç çıkışı Robbie Williams’dan geldi. Ünlü şarkıcı 8 Mart’ta Amsterdam’daki MoCo müzesinde ‘Pride and Self-Prejudice‘ (Gurur ve Kendine Dönük Önyargı) adında ilk kişisel sergisini açtı.
Williams önce Take That isimli grubun mensubu olarak ünlendi. Ardından solo kariyer yolculuğu başladı. Ne var ki profesyonel başarılarla dolu bu yolculukta sık sık rehabilitasyon merkezlerine girip çıkmak zorunda kaldı. 90’lardan beri yaşadığı zorluklarla baş etmek için günlük tutan ve çizimler yapan Williams, akıl sağlığının gidişatı ile ilgili ipuçları veren bu görsel günlüğünü sergi aracılığıyla paylaşmaya karar verdi.
Williams sergide insanları korku ve kaygılarını yaratıcılığa dönüştürmek konusunda yüreklendiriyor: “Kendimi sanatımla ifade etmeyi çok seviyorum. Bu ifade şekli yıllar içinde karşılaştığım zorluklarla baş etmeme çok yardımcı oldu. Çokça yazılıp çizildiği gibi, dönem dönem akıl sağlığım bozuldu. Bu sergiyle sanatın iyileştirici gücünü göstermek istedim.”
Yüz binden fazla ziyaretçinin geldiği bu ilk solo sergi gördüğü ilgi üzerine Eylül’e dek uzatıldı. Ayrıca Williams 20 Haziran’da Barselona’daki MoCo Müzesi’nde bu sefer ‘Confessions of a Crowded Mind’ (Kalabalık Bir Zihnin İtirafları) başlığıyla, farklı 17 eserini sergilemeye başladı Yani yakın zamanda yolu Amsterdam veya Barcelona’ya düşeceklerin her iki sergiyi de görme olanakları var.
Bu arada MoCo Müzesi’ni bir süredir takipteyim, Barcelona’daki “şube”sini görme şansım da oldu. Geleneksel müzecilik anlayışını kıran, daha “light” ve “pop” bir sunumu benimseyen bu bağımsız müze zinciri epey ilgi görüyor. Instagram dostu fotoğraf çekme imkanlarının bol olduğu, popülerliğe yakın durmaktan çekinmeyen bu müzede, görmeye değer işler oluyor.
MoCo, Jean Michel Basquiat, Banksy, Yayoi Kusama, Studio İrma, Takashi Murakami, Kaws gibi çağdaş sanatçıların eserlerine odaklanıyor. Depresyon gibi akıl sağlığı olgularının daha iyi anlaşılması, bir insan hali olarak kabullenilmesi için bu tip mekanlarda böyle sergiler iyi bir yöntem. Farkındalık hepimize lazım. Bu bağlamda Leyla Navaro’nun ‘İki Boy Ufak Pabuç: Sağlıklı Depresif Tepkiler’ kitabı dikkatimi çekti. Bazı depresif tepkilerin sağlıklı olduğunu öğrenmek bile bir kazanım.
17 Kasım 2024 - Booker’ın son kazananı Orbital tam da COP 29’a denk geldi!
10 Kasım 2024 - Her şeyin sorumlusu: Çocuksuz kedi kadınlar!
27 Ekim 2024 - Intermezzo: Sally Rooney yine mest ediyor
20 Ekim 2024 - Kimse kendini kandırmasın, Victoria’s Secret’ta değişen bir şey yok
13 Ekim 2024 - Baskı, şiddet, yaş ayrımcılığı: Filmekimi karanlık köşeleri aydınlattı