Yasemin Adar 6. kez Avrupa şampiyonu
Milli güreşçi Taha Akgül 21 yıllık güreş kariyerinde birçok başarıya imza atarken Paris Olimpiyatları’nda aldığı bronz madalyayla güreş kariyerini noktalamıştı. Akgül, "Böyle kararlar radikalce olur" dedi.
Paris 2024’te kazandığı bronz madalyanın ardından ayakkabılarını mindere bırakarak emeklilik kararını açıklayan 33 yaşındaki Taha Akgül spora veda edişi hakkında konuştu. Kariyerinde bir olimpiyat, üç dünya ve 11 Avrupa şampiyonluğu bulunan eski milli güreşçi minderlere vedasına ilişkin “insanlar inanamıyorlar, böyle kararlar radikalce olur ve biraz da radikal olması gerekir” dedi.
14 yıldır birlikte olduğu hocasıyla pasta keserek kariyerini noktalayan milli güreşçi Akgül, “Kariyerim boyunca birçok zorluklar atlattım. Bizim ülkemizde sporcu olmak gerçekten de çok zor. Özellikle eğer senin bir sorumluluğun varsa; milli takımına, arkadaşlarınla, bayrağına, eşine dostuna, akrabalarına ve mensup olduğumuz her yerde bizim sorumluluğumuz var. Biz sadece mindere çıkıp antrenman yapmıyoruz. Herkesin yükü omuzlarımızda herkesin derdi ile ilgilenen insanlarız. Bu anlamda çok büyük misyonumuz var. O yüzden bizim ülkemizdeki sporcuların gerçekten stresleri genelde ağır oluyor. Olimpiyatta da kaybedilen, garanti görülüp kaybedilen madalyaları bu strese bağlıyorum. Genç arkadaşlarımız bu stresi kaldıramıyor. Biz büyük şampiyonuz ve her türlü kaldırıyoruz bu stresi. Genç kardeşlerimiz orada bir afallama yaşıyorlar ve bunu yaşadılar. Çok dünya şampiyonumuz elendi. Olimpiyatın havasına çarpıldılar ama sen çok tecrübeliydik bunu atlattık” diye konuştu.
Paris 2024’te altın madalya kazanamadığı için buruk bir veda yaşadığını dile getiren Akgül, “12 yaşında Sivas’ta evin ortasında abimle koltukları kenara çekerek başladığım güreş kariyerim son buldu. Taha bırakacaktı zaten, yapamıyordu’ dedirtmemek için bu karar çok önemliydi. Ben de onu dedirttirmedim. Şampiyonluğumun elimden alındığı bir yerde ben güreşi bıraktım. Paris’te, yarı finalde yapılan haksızlık beni çok üzdü. Altın madalyam elimden alındı ve ülkemizin kaderiyle oynandı. Olimpiyatlarda altın madalyamız yoktu. Ben altın madalya alsaydım ülkemiz 20 sıra birden yükselecekti. Maç bittiğinde ben ayakkabılarımı çözdüğüm andaki atmosfer anlatılamazdı. Böyle bir atmosfer gerçekten beklemiyordum. Tribünün dört tarafı da ayakta tam 15 dakika boyunca alkış hiç durmadı. Ben salondan çıkana kadar alkış hiç durmadı. Özellikle o andan sonra zaten ben çok duygusallaştım. Kariyerim, kazandığım madalyalar, başarılar ve sakatlıklar gözlerimin önüne geldi. Yıllar boyu yıpranmışlık, yaşadığımız sakatlıklar, zirvede bırakma arzusu, işte o müsabakalarda yaşadığımız gerilimler, ailevi durumumuz bütün bu etmenlerle birlikte bu kariyeri burada sonlandırmam gerektiğini işaret etti. Zirvede nokta koymama gerektiğini düşündürdü” dedi.
Güreş kariyerinde en mutlu anı Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya aldığında yaşadığını söyleyen Akgül, hocası Abdullah Çakmar’ın görevden uzaklaştırıldığı dönemi, kariyerinde kendisini en fazla yalnız hissettiği dönem olarak aktardı.
Bundan sonra kariyerinde gençlere hizmet etmek için çalışacağını aktaran Akgül, “Benden istenseydi, 2028 olimpiyatlarına kadar çok rahat bir şekilde yaparım. Başarılı da olurdum. Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nda ülkemi en iyi şekilde temsil ederim. Maddi ve manevi çok büyük kazançlar elde edebilirim. Ben artık bunların hiçbirini görmüyorum. Bunları elimin tersiyle ittim ve dedim ki ‘Taha artık burayı zirvede bırakacaksın’ Ben kimseye puan vermeden Paris Olimpiyatlarından döndüm. Bu da benim için ayrı bir gurur kaynağı oldu. Gürcü rakibim olimpiyat şampiyonu oldu. Gürcü rakibimi 4 ay önce çok rahat bir şekilde yendim. 13 müsabakamız var 10 galibiyetim, 3 mağlubiyetim var. Bu maçların 3’ünü de hemen hemen beraberlikten kaybettim. Çok büyük bir dominasyonum vardı rakibim üzerinde. Rakibim olimpiyat şampiyon oldu, resmen altın madalyamıza elimizden alındı. Bu da benim sınavımmış yaradan böyle takdir etti. ‘Taha artık bu sana yeter’ dedi. Biz de buna şükredeceğiz bundan sonra genç kardeşlerimiz için, onlara hizmet etme anlamında neresi olursa olsun makam, mevki bizim için hiç önemli değil. Zaten ben şu anda spor Bakanlığımız da spor müşaviriyim. Şu an bakanımızın emrindeyiz. O ne derse o ne görev verirse biz her zaman zaten gençliğimize hizmet etme adına buralardayız” dedi.
Olimpiyatların ardından Taha Akgül ile birlikte profesyonel antrenörlük kariyerini noktalayan Abdullah Çakmar ise çok hüzünlü bir veda yaşadıklarını ifade ederek, “Bütün ülkelerden orada bayraklar vardı. Japonya’dan, Hırvatistan’dan, Finlandiya’dan, İran’dan vardı. Hepsi Taha’ya sevgi ve saygı duydu, bu gurur bize yeter. Ben Paris’te röportajdan sonra ‘böyle bir hüzünlü veda olmamalıydı’ dedim. Biz oraya dört yıl boyunca emek verdik. Taha altın alsaydı tarihe geçecektik. Türk güreşinde iki altın, bir bronz madalya alan başka bir sporcu daha yoktu ama burada hakemler bunu engellediler. Ben orada bir cümle kullandım; ‘bize Türk olmanın bedelini ağır ödettiler’ dedim. Orada Taha Akgül’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Güreş Federasyonu’nun, Spor Bakanlığı’nın veya Cumhurbaşkanlığının altın madalyası alınmadı. Türkiye Cumhuriyeti’mizin altın madalyası alındı” dedi.