CIA: Yahya Sinvar kendi komutanlarının baskısı altında
İsrail Başbakanı Netanyahu Doha'da ateşkes görüşmeleri sonrası İsrail'in sunduğu şartlardan geri adım atmayacağının sinyalini verdi. İsrailli politikacı ateşkes için "baskı yapılması gereken kişinin" Hamas lideri Yahya Sinvar olduğunu savundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu son dönemde dünya gündeminde sıkça yer bulan Hamas’la müzakereler hakkında yaptığı açıklamayla dikkatleri üzerine çekti. Netanyahu Gazze’de Hamas tarafından esir tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılması için yürütülen müzakerelerin son derece karmaşık olduğunu belirtti.
Netanyahu haftalık basın toplantısında yaptığı konuşmada İsrail’in karşılaşabileceği her türlü tehdide karşı hazırlıklı olduğunu vurguladı. “Kendimizi savunmak ve herhangi bir cepheden gelebilecek saldırılara karşı koymak konusunda kararlıyız. Bize zarar vermeye çalışan her düşman, ağır bedeller ödeyecektir” diye ekledi İsrail Başbakanı.
Bu sözlerin arkasında İsrail’in taviz vermeyeceği noktalar olduğu kadar esneklik gösterebileceği konuların da olduğu bir pazarlık süreci yatıyor.
Netanyahu İsrail’in esir takası için ortaya koyduğu şartlardan vazgeçmeyeceğini belirtti. Bu şartlar arasında Gazze Şeridi’nin kritik noktalarında kontrolün İsrail’de kalması ve Hamas’ın askeri kanadı üyelerinin Gazze’nin kuzeyine geçişinin engellenmesi bulunuyor. Ancak Hamas’ın bu şartları kabul etmeyerek Doha’daki müzakerelere bir heyet göndermediği biliniyor.
İsrailli politikacı Hamas’ın müzakere masasındaki inatçı tutumuna dikkat çekerek “Baskı yapılması gereken taraf İsrail değil, Hamas ve onun lideri Yahya Sinvar’dır” dedi.
Gazze’deki son gelişmeler, Hamas ile İsrail arasında sürdürülen ateşkes ve esir takası müzakerelerinde yeni bir krizin patlak verdiğine işaret ediyor. Hamas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun müzakerelere yeni ve beklenmedik şartlar ekleyerek anlaşmayı zora soktuğunu iddia ediyor. Yapılan açıklamada Netanyahu’nun bu tutumunun arabulucu ülkeler olan ABD, Mısır ve Katar’ı da zor durumda bıraktığı ifade edildi.
Hamas yetkilileri Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik kalıcı bir ateşkesi ve kapsamlı bir geri çekilmeyi reddettiğini belirterek Tel Aviv yönetiminin Gazze’yi ikiye bölen Netzarim Koridoru, Refah Koridoru ve Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru’nda İsrail işgalinin devam etmesi konusunda ısrarcı olduğunu öne sürdü.
Bu durum sadece ateşkes görüşmelerini değil, esir takası konusunda da ciddi engeller yaratmış durumda. Hamas, Netanyahu’nun bu yeni taleplerle süreci baltaladığını ve Gazze Şeridi’nde hayatın her alanını etkileyen saldırılarla Filistin halkını hedef aldığını savunuyor. Örgüt ayrıca Netanyahu’yu müzakerelerin başarısız olmasından ve esirlerin güvenliğinden doğrudan sorumlu tutuyor.
Netanyahu’nun bu açıklamaları Doha’da 15-16 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen ve İsrail ile Hamas arasında esir takası ile Gazze’de ateşkese varılması için yapılan görüşmelere de ışık tutuyor. Katar’ın başkenti Doha’da yapılan bu müzakereler ABD, Mısır ve Katar’ın ortak girişimiyle yürütülüyor.
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı Direktörü Bill Burns, Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil ve Mossad Direktörü David Barnea’nın başkanlığındaki heyetler bu görüşmelere katıldı. Ancak müzakerelerden çıkan sonuçlar Hamas’ın beklediği talepleri karşılamadı.
Hamas yöneticileri ABD Başkanı Joe Biden’ın 2 Temmuz’da açıkladığı önerilerin, Doha’daki müzakerelerde gündeme alınmadığını belirtti. Özellikle, Gazze’yi ikiye bölen Netzarim Koridoru ve Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Philadelphia Koridoru gibi stratejik noktalarla ilgili maddeler müzakere masasında yer almadı.
Hamas’ın önde gelen isimlerinden Sami Ebu Zuhri, ABD’nin Doha’daki görüşmelere “hayali bir olumlu atmosfer” yaratmaya çalıştığını, ancak gerçekte Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması yönünde bir niyet taşımadığını söyledi.
Böylesine karmaşık ve gergin bir süreçte, tarafların pozisyonları netleşmeye başlarken müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı ise belirsizliğini koruyor. Netanyahu’nun kararlılığı ve Hamas’ın tavizsiz tutumu önümüzdeki dönemde bölgedeki tansiyonun daha da yükselmesine neden olabilir.
Gazze’de savaş, Hamas öncülüğündeki Filistinli örgütlerin 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil binden fazla kişinin ölümü, 5 bin 132 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından patlak verdi. Militanlar ayrıca yaklaşık 250 rehine ele geçirdi; İsrail’in tahminlerine göre bunlardan 110’u Gazze’de kaldı, 36’sı öldü.
Gazze’de Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in askeri misillemesi çoğu sivil ve birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 40 bin kişinin ölümüne neden olurken, İsrail kuşatması korkunç gıda kıtlığı ve kıtlık tehdidini de beraberinde getirdi. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te dört günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan ‘insani ara’da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.
Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 300 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.
Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim politikalarının ve doğal kaynakları sömürmesinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ilan etti.
Güney Afrika, Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan BM’ye bağlı mahkemede İsrail’e karşı bir soykırım davası yürütüyor. Mahkeme, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini soykırım olarak tanımayı reddetti ancak İsrail’e Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerinde askeri eylemlerini durdurması ve Filistinlilere daha fazla zarar verebilecek eylemlerden kaçınması çağrısında bulundu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han da Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın yanı sıra üç Hamas lideri hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla tutuklama emri çıkarılmasını talep etti.