Zam endişesi perakendeye satış rekoru kırdırdı
Ekonomik şartlar iki ebeveynin de çalışmasını şart koşuyor. Peki evdeki küçük çocuk ne olacak? Eğer yardıma koşacak bir aile büyüğü yoksa, kreş, yuva ve bakıcı fiyatları el yakıcı seviyede. Anne-babadan birinin geliri buna gidiyor.
Hayat pahalılığının günden güne arttığı Türkiye’de yediden yetmişe herkes ay sonunu kara kara düşünürken özellikle küçük çocuğu olan anne babalar birden fazla cephede ‘savaşıyor.’
İki ebeveynin de çalıştığı ailelerde en büyük sorun evdeki küçük çocuğun ne olacağı. Eğer aile büyüklerinden çocuğa bakmaya bir gönüllü yoksa, zorluk daha da artıyor; çünkü özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde kreş ve yuva gibi küçük çocukların gün boyu bırakılabileceği yerlerin sayısı zaten çok az; olanlara da yüzde 150 zam gelmiş durumda. Bir başka alternatif gündüzler için bakıcı tutmak olabilir ama onların fiyatı da çok zamlanmış halde.
Bu durumda küçük çocuk sahibi anne babanın seçenekleri çok azalıyor. Ya ebeveynlerden biri çalışmayı bırakıp evde çocuk bakacak, bu ailenin gelirinin belki yarı yarıya düşmesi demek. Ya da anne-babadan birinin geliri olduğu gibi kreş, yuva veya bakıcıya gidecek.
Bazıları daha şanslı böyle bir maddi yükün altından kalkamayacağına karar verip nine, dede gibi aile büyüklerinden yardım alıyor. Bazılarının ise yakınları başka bir şehirde yaşıyor ve yardıma gelecek durumda değil. O zaman zor seçimler gündeme geliyor.
Peki ‘büyük’ ayarlayamayan ve parası bunların hiçbirine yetmeyenler ne yapacak, çocuklarını kime bırakacak? Sorular cevapsız şekilde masada duruyor.
Özel Anaokulları Derneği Başkanı Hacı Murat Kuş ücretlerle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Biz geçen sene 7 bin ila 14 bin arasındaki rakamları söylemiştik. Bakıcı fiyatları ise 15 bin lira civarındaydı. Bu sene ise anaokullarında 17 bin ila 35 bin lira bandı arasında bir rakam söz konusu. Burada okulun vermiş olduğu hizmetlere ve o bölgede bulunan mülkün kira giderleri ve diğer giderlerine göre orantılı olarak değişiyor. Kıyasladığımız bakıcı fiyatları da şu an yaklaşık 45 bin lira gibi bir rakama tekabül ediyor.
Ülkemizin koşulları belli. Maalesef ki şu anda hem anne hem de babanın çalışması gerektiği bir durumun içindeyiz. Bu sebepten dolayı da hem anne çalışıyor hem de baba çalışıyor ve çocuklarını nereye bırakacaklarını bilmeyen bir veli kitlemiz var.
Burada eğer imkan varsa veliler bir anaokuluna verebiliyor, imkanı yoksa da köyünden ya da şehrinden anneanne ya da babaanne gelip bu işler için yardımcı olabiliyor. Bu imkanı da sağlayamıyorlarsa ya da çocuğun çok fazla bakıma ihtiyacı varsa bakıcı devreye giriyor. Kimisi dil eğitimi için bakıcıları tercih ediyor ancak anaokulu bu konuda akran eğitimi de dahil olmak üzere çocukların en net bir şekilde gelişimlerini sağlayabileceği yerlerden biri.”
Kuş ayrıca ailelerin dikkat etmesi gereken hususlara da değiniyor. Hiçbir velinin okulun ruhsatını sorgulamadığını dile getirdikten sonra şunları anlatıyor:
“Yani okula gidip ruhsatınız var mı, ruhsatınızda kaç kontenjanınız var, kaç öğretmeniniz var, öğretmenlerimizin nitelikleri neler ve mezuniyetleri nedir gibi sorular sorulmuyor. Bunların haricinde de ilk yardım sertifikası var mıdır gibi şeyleri sormuyor veliler. Bunlar çok önemli şeyler. Sadece fiziksel mekan önemli değildir. Fiziksel mekana bakarsak yanılırız aldanırız.
Çocuklarımızı gönderirken hangi kuruma veriyorsunuz, hangi şartlarda veriyorsunuz, hangi eğitimleri alıyor, ne kadar fiyat aralığı veriyor. Burada çok ucuz fiyatlara girdiğiniz zaman mutlaka sıkıntı yaşarsınız. Öğretmen kalitesizlikleri olabiliyor, herhangi bir şekilde öğretmenlik vasfını yitirmiş kişilerin sınıflara girdiği duyumlarını da alıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda gerekli tedbirleri alıyor ama burada öncelik her zaman velidir. Velilerimizin bu konuyu da dikkate almasını önemle rica ediyoruz.”