Kurtulmuş: İslam dünyasının dağınıklığı İsrail’in en önemli gücü
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili Yılmaz sosyal medyada, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un yeni anayasa hakkındaki sözlerini alıntıladı. Kurtulmuş'un ilk dört maddenin tartışılmazlığına yönelik açıklamasına laikliği ve Kemalizmi hedef alarak cevap verdi.
Yeni anayasa iktidarın sürekli gündeminde ve bu konuyla ilgili Meclis’teki tüm siyasi partilerle görüşmeleri yapan da TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş. 29 Ağustos’ta HaberTürk’te konuşan Kurtulmuş, anayasanın ilk dört maddesinin tartışma konusu dahi olamayacağını belirtmiş ve “İlk 4 madde tartışması yapmanın bir zaman kaybı olduğuna, Türkiye’de lüzumsuz tartışmaların kapısını açacağına, bu anayasa tartışmalarını da başından zehirleyeceğine inanıyorum” demişti.
Bu sözlerini kişisel Twitter hesabından da paylaştı ama o paylaşımı HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun vekili Halef Yılmaz alıntılayınca tartışma başladı. HÜDA PAR zaten özellikle genel seçim döneminde AK Parti’ye destek vererek siyaset sahnesinde görünürlük elde etmişti. O dönem Yapıcıoğlu’nun Hizbullah’ı terör örgütü olarak tanımlamaması da yine siyasetin sıcak başlıklarındandı. Dönem dönem HÜDA PAR aynı tartışmalar çerçevesinde gündeme geliyor. Hizbullah üyelerinin avukatlığını yapan ve şimdi de HÜDA PAR’da yer alan kişiler açıklamalarıyla tartışmanın kapısını aralıyor.
Halef Yılmaz da paylaşımıyla laiklik tartışması başlattı. Çünkü “Mesele, laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam’a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk 4 maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir?” diyerek, “12 Eylül darbecilerinin dayatmalarının hâşa vahiymiş, Allah kelâmıymış gibi kutsal ve dokunulmaz görülmesi akıl, inanç ve bilim zaviyesinden nereye oturtulacaktır? Aksi takdirde ne düzeltilmiş olacak? Neyi değişecek? Neresi yeni olacak? Neye çâre olacak? Niye değişecek?” sorularını soran Yılmaz’ın tam açıklaması şu şekilde:
“Mesele, ilk 4 maddeden çok daha önemli ve büyüktür. Yeni bir Anayasa’dan bahsedilecekse eskisinin omurgası üzerine yapılacak yamalar, bunu yeni bir anayasa yapmayacaktır. Sadece darbeciler tarafından hazırlanmış eski Anayasa üzerinde bazı değişiklikler yapılmış olacaktır.
Mesele;
Şekilsel değişikliklerden ibaret bir düzenleme yapmak olmamalıdır. Mesele, toplumumuzun tüm kesimlerine ve medeniyet değerlerimize, inancımıza, geçmişimizden gelen büyük müktesebatımıza ve adaleti ikame edecek birlik beraberlik ruhuna hizmet edecek ve büyük mefkûremizle geleceğimizi şekillendirip halkımızın ve bize sığınanların can, mal, akıl, nesil ve din emniyetlerinin tesis edildiği adil bir sistemi inşa ve ihya etmektir.
Mesele;
Bu milletin birlikteliğine, huzuruna, selametine ve değerlerine hizmet edecek, halkımızın hissiyat ve inancını yansıtıp temsil edecek, geçmiş yüzyılın yanlışlarını tekrar ettirmeyecek, yaşananlardan ders ve ibret alarak darbecilerin dayatması dışlayıcı ideolojik unsurların arındırılarak sivil ve yepyeni bir sözleşmeyi yapmak olmalıdır.
Mesele;
Bu millete dayatma ile hile ile çökmüş olan batıl bir ideolojinin ve kişilerin ilahlaştırılması yanlışının sonlandırılarak bir asırdır milleti batıya gönüllü kul köle yapmaya çalışan ve batının teknik ve ilerlemesini değil sapıklık ve batıl kültürünü taklid eden kemalizm zihniyetinden Anayasa’nın arındırılmasıdır.
Mesele;
Irkçı kafatasçı jakoben dayatmalara gerekçe yapılan nitelemelerden vazgeçip ülke sosyolojisine ve hakikate uygun şekilde toplumun bütün farklılık ve dillerinin kabul edilerek sadece fiziki değil gönülden inanç birliğinin yeniden sağlanmasıdır.
Mesele;
Laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam’a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk 4 maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir?
12 Eylül darbecilerinin dayatmalarının hâşa vahiymiş, Allah Kelâmıymış gibi kutsal ve dokunulmaz görülmesi akıl, inanç ve bilim zaviyesinden nereye oturtulacaktır?
Aksi takdirde ne düzeltilmiş olacak? Neyi değişecek? Neresi yeni olacak? Neye çâre olacak? Niye değişecek?”